• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Vatana-millete muhalefet olmaz!

20 Aralık 2024
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Vatana-millete muhalefet olmaz!

YAŞAR DEĞİRMENCİ

Yaşadığımız zamanda mü’minlerle mü’min olmayanlar arasında bir farkın olmaması için ısrarla uğraşıyor olmak bizleri teyakkuza sevk etmelidir. Küfür tarafının İslam düşmanlığı aynıdır; ne kalktı ne de azaldı! Kılık kıyafetten yemeye içmeye, konuşmadan örfe kadar her şeyde iman farkı olması gerekirken bu fark gitgide erimektedir. Bu erime, mü’min olmayanların mü’minlere yaklaşması şeklinde olsaydı mesele olmayacaktı. Onlar hiçbir yaklaşma göstermedikleri hâlde mesafe erimektedir. Endişe verici olan da budur. Hele Müslümanların, ömürleri iman ve İslam düşmanlığı ile geçmiş insanlara aşırı iltifat gösterip dost kabul edip mahremine almaları kabullenilebilir bir durum değildir. 

Zevklerde ve günlük yaşantıda bir benzeşme caiz olmasa da bunun aklen izah edilebilir yönü vardır ama akidede benzeşmenin ya da akidedeki farkların eritilmesinin ne aklen ne de dinen izah edilebilir bir yönü yoktur.

Peygamberimizin bu husustaki hassasiyeti unutulmamalıdır. 

İmanla şereflenen bir insan dünyada doğar, dünyada yaşar ama ahirette ebedî bir hayat için mücadele eder. İman nimeti ile şereflenmeyen biri ise dünyada doğar, orada yaşar ve orada kalacak olan umutlar ve hayallerle yaşayıp ölür. Ebedîlik seviyesinde bir hayali yoktur onun.

Mü’min ile mü’min olmayan arasında bu açıdan bakıldığında ebedîlik ile fânilik kadar fark olması pek tabiidir. İki farklı gözün gördüğü, iki farklı kalbin kavradığı kesinlikle aynı değildir. Hz. Ömer: “Allah Teâlâ’nın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah’ın uzaklaştırdığına yaklaşma!” diye Müslümanları uyarmıştır. Hazret-i Ömer, kölesi ile nöbetleşe deveye biniyorlardı. Şam’a girerken deveye binme sırası köleye geldiği için, köle deve üzerinde idi. Şam ordusunun kumandanı olan Ebu Ubeyde bin Cerrah, bir heyetle karşılayıp, (Ya Halife! Böyle ne yapıyorsun? Bütün Şamlılar, bilhassa Rumlar, Müslümanların halifesini görmek için toplandılar. Sana bakıyorlar. Bu yaptığını beğenmezler) der. 

Hazret-i Ömer buyurur ki: 

Ya Eba Ubeyde, senin bu sözünü işitenler, şerefi, vasıtaya binip gitmekte ve süslü elbise giymekte sanacaklar. Şerefin, Müslüman olmakta olduğunu anlamayacaklar. Biz aşağı insanlardık. Allah Teâlâ Müslüman yapmakla bizleri şereflendirdi. Onun verdiği bu şereften başka şeref ararsak, Allah Teâlâ bizi yine zelil eder. İzzet, İslam’dadır. İslam’ın ahkâmına uyan, aziz olur. Bu ahkâmı beğenmeyip, izzeti, şerefi başka şeylerde arayan zelil olur.

“Şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri candan dost, müttefik, veli edinenler, kâfirleri kendilerine hâkim hale getirerek işlerini, onların ellerine bırakanlar, onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, izzet ve şeref, kudret ve hükümranlık bütünüyle Allah’a aittir.” (4 Nisa 139)

(Şeref ve yücelik ancak Allah’ın katında aranır ve O’na teslimiyetle elde edilir. Allah da o şeref ve yüceliği Resul’üne ve müminlere lâyık görmüştür. Müşriklere, kâfirlere, münafıklara yâni İslâm’a ve Müslümanlara karşı içinde sıkıntı duyan ve düşmanlık besleyenlere değil. Fakat münafıklar buna kulak vermezler/aldırmazlar karşılığı zillet ve azap olsa bile.)

Sevmemekle düşmanlık yapmak, veren olmakla alan olmak, sosyal ilişkiler içinde olmakla onların kültüründe erimek arasındaki çizgiyi koruyamamanın sıkıntısını yaşıyoruz. Hatta daha da ileri gidip, kültürle akideyi, ibadetle onların hayat tarzını, ticaretle sömürülmeyi karıştırır hale geldik. Bu hercümerc içinde mutedil ve müstakim olmaya mecburuz. 

“Allah’ın sana gösterdiğini, öğrettiğini esas alıp, insanlar arasında idareci, hâkim ve hakem olarak, icraat yapasın diye sana kitabı, Kur’ân’ı gerekçeli, hikmete dayalı olarak, toplumda hakça düzeni gerçekleştirmen için indirdik. Hâinlerin, haksızların savunucusu olma.” (4 Nisa 105)

Allah’ın kitabı zalimleri savunmaya mânidir. Yaşadığımız bu ‘modern çağ’da, yaşanmış ve yaşanacak bütün zaman ve zeminlerde nasıl hareket edeceğimiz, bizlere (Allah’ın kullarına, heva heveslerinin, nefs ve şeytanlara kulluk edenlere, bütün mahlûkâta) bildirilmiştir. Bizleri yaratan, yaşatan, yoktan var eden, öldüren dirilten, isyan-hata-günah ve isyanlarımıza rağmen bizlerin rızkını kesmeyen Rabbimize hamdü senâlar olsun. 

Allah Teâlâ hâinleri savunmayı, onlarla beraberliği, ‘ortak akıl’ paydasında bulunmayı men etmiştir/ yasaklamıştır.

Özgürlüğün Allah’a kulluk ile başladığını, ‘özgürlük!’ diye bağıranların, Allah’a kulluğun dışında her şeyin kul’u olabileceklerini de unutmayalım. Safımızı biz belirleyelim. Bulunduğumuz yeri, konumunu, kurumunu, zamanını-zeminini-zihnini vahyin inşa ettiği “sorumluluk bilinci” (Takva) ile tespit edelim.

En son yaşadıklarımız, sabır ve sebatla, azim ve gayretle, tarihe geçecek zaferle sonuçlanan, Allah’tan bağımsız hiçbir şeyin olmayacağını, Allah’a dayanan ve güvenenin “Kâfirler istemese de nurunu tamamlayacağı”nın vahiyle müjdesine nail olan mücahidleri dualarımızla tebrik ediyoruz. Bu duygular içindeyken Suriye Sivil Savunması, Şam’da devrilen Esed rejimiyle özdeşlesen ve işkenceleriyle bilinen Sednaya Hapishanesi’nden kurtulanların, cezaevinin yer altı hücrelerinde de tutulanların bulunduğuna yönelik ifadeler, belgesel gibi kan dondurucu görüntüler bizim muhalefeti etkilemedi.

Suriye’de 61 yıllık Baas, 54 yıllık da Esat aile diktatörlüğünü yıkan devrimin mücahidlerini (hangi düşünce/ideoloji yapısında olursa olsun. İnsanî, vicdanî özelliklerini kaybetmemişse) tebrik ve takdir etmeleri gerekirken bizdeki ‘Muhalefet Partisi’ ve iktidar karşıtı olma sapkınlığı, ‘Kemalizm Virüsü’ hastalıklarından kurtulmadan iflah olmazlar/olamazlar.

Bütün bunları düşünürken zikrettiğim ayet mealleri ve notları hidayetten nasibi olanların da kurtuluşuna vesile olur duasıyla yazıyorum. Tabii ilk adım da ‘Kemalizm’den kurtulmak!

Şam’da Emevi Camii’nde büyük bir coşkuyla kılınan Cuma Namazı tahammülsüzlüğü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temsilcilerinin katılımı iftihar vesilemiz olduğu hâlde bu güruhun feveranları, devletini de milletini de vatanını da tanımayanların içler acısı hâllerinin resmidir. 

Kim derdi ki, Suriye’de Türkiye’nin himayesinde 13 yıldır sabırla bekleyen öfkeli gençler bir sabah kıyam edecek, sadece bir hafta içinde Halep’i, Tel Rifat’ı, Hama, Humus, Lazkiye ve Şam’ı fethedecek, 53 yıldır Suriye’yi azınlık diktasıyla yöneten katil, zalim Esed hanedanlığını yerle bir edecek, bütün Suriye’yi özgürleştirecek, sürgündeki Suriyelilere kapıları ardına kadar açacak, Şam’da Emevi Camii’sinde de Cuma namazı kılınacak?

Kim inanırdı ki buna? Ama işte oldu. Bütün teorileri, senaryoları, analizleri altüst ederek, bütün karamsar kötümser yorumları çiğneyerek, hatta aklı bile aşarak özgür Suriye’nin bayrağını Şam’ın Emevi Meydanı’nda gururla dalgalandırdılar.

“Allah ol der ve olur.” Oldu nitekim. Neden daha fazlası olmasın ki?

Bir tarafta Hamas’ın destansı direnişi, diğer tarafta Suriye’nin şanlı zaferi, öte tarafta Türkiye’nin küllerinden doğuşu…

Mekke’ye yürüyen Hazreti Nebi’nin kutlu ordusu gibi “Lebbeyk” nidalarıyla yeri göğü inletecekler. Putları kıracaklar, zalimleri alaşağı edecekler, kuklaları devirecekler. Devrim neymiş, nasıl yapılırmış dünyaya öğretecekler. İnşallah tek tek fethedilecek mazlum, mahzun şehirler. Celâl, Cemal, Kemâl sıfatlarının sahibi Rabbimize hamdü senâlar olsun.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Reis Sevdalısı

ulül emre itaat farzdır. ülkemiz ve dünya ateş çemberinden geçerken, abd ve israil topraklarımıza göz dikmişken muhalefet etmek fitne çıkarmakla eşdeğerdir. Yeni anayasa kabulü sonrası hükümet sistemi değişmeli. Ak parti Erdoğan'ın temsilcisi olarak hükümet etmeli, MHP ve hüda-Par gibi partiler de denetleyici unsur olarak hükümette yer almalıdır. kökü dışarıda şer odakları olan muhalefet partilerinin kapatılması dini İslam ve vatanın selameti için elzemdir.

.....

Çok komik ya. ULUL EMİR... Ulul emriniz 460 gündür gazzede çocuklar açlıktan ölürken, hamile kadınlar ölürken, Müslüman kadınlara igrenclikler yapılırken neredeydi...Hatta Ceyhandan israile giden Azerbaycan petrolüne ne oldu acaba...SENINKI SEVDA DEGIL, KARA SEVDA...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23