• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Siz kimsiniz? Biz kimiz? Yazıklar olsun!

02 Nisan 2025
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Siz kimsiniz? Biz kimiz? Yazıklar olsun!

YAŞAR DEĞİRMENCİ

Gördünüz değil mi? Usulsüz yollarla elde ettiği diplomayla cumhurbaşkanı olmak isteyen, paranın her kapıyı açacağı vehmine kapılan, hırsıyla gözü dönüp ülkenin milyarlarca lirasını şahsi ikbali için çarçur eden bir hırsıza destek için sokaklara dökülenler, meseleyi hukuki, hatta siyasi zeminden çıkarıp yine “siz-biz” noktasına taşıdılar. Cami duvarına pislediler, bu topraklardaki tapu kayıtlarımız olan mezar taşlarımızı tahrip ettiler, alkol şişelerini cami bahçesine fırlattılar, metroda, sokaklarda başörtülü, çarşaflı kadınlara sataştılar, sosyal medyada kutsallarımıza sövüp, “bizi” yok edeceklerini söylediler. Cumhurbaşkanı’nın merhume annesine sövdüler.

Bütün yapılanlar ortada iken sicili bozuk olanların yaptıkları şahitleriyle, belgeleriyle ispatlanmış, hukuki sürecin gereği olarak cezalandırılmışken Beylikdüzü döneminden İBB başkanlığı sürecinde yaptıkları kendi değerlerimizle örtüşmeyen Yunan dostluğundan (Makarios’un heykelini yapmaktan) aile yıkımının projesi LGBT’lilere sahip çıkıp, cinsiyeti ortadan kaldırma çabasıyla milletinin değerleriyle kavgalı şovmenlik ustasını temize çıkarma, avukatlarının bile savunamadığı ‘suç makinesi’nin gönüllü avukatlığına soyunanlara ne demeli? Yazıklar olsun! Demekten başka. 

Önceki Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül çıkıp, yarım yamalak bilgisi ile savunma geliştirmeye çalışıyor: “Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı.” Bir yolsuzluk soruşturmasında, en son söylenecek şey değil mi bu?

Peki kendin de böyle mali olumsuzluklarla suçlandın mı ki, “Bize yapılan, Ekrem’e yapılmasın” diyorsun. Abdullah Gül’e yapılan ne idi?

“Eşin başörtülü. Sen cumhurbaşkanı olamazsın” Bunun dışında, Abdullah Gül’e, “Verdiği ihaleleri kazananlar, aile şirketinden daire satın almaya mecbur edildi. Böylece paraları paylaştılar” diye bir suçlama olmuş muydu? Tayyip Erdoğan’ın aldığı ceza okuduğu şiir yüzünden değil mi? Ceza da “min cinsi amel” (kıyas”lar aynı cinsten olur. “Amel, cins-i cezadır. Ceza, cins-i ameldir. “Amelin cinsine göre ceza” demek, amelin nevine uygun bir ceza demektir. Mesela, mali ibadetlerin cezası olarak mali cezaların verilmesi gibi.) Sahneye, gönüllü avukatlar çıkıyor. Şu gönüllü avukatlardan ibretamiz birkaçına ibretle/dehşetle/insanlığını kaybetmiş hallerine bir bakar mısınız? Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik, Ahmet Davudoğlu, Mustafa Çağırıcı, Ahmet Taşgetiren, Taha Akyol. 

“Sayın Gül bu uyarıyı yapmasaydı ülkeye karşı sorumluluğunu yerine getirmemiş olurdu. Çağrısı tarihidir” söyleyen bu güruhun düştükleri rezilliğe, sahiplendikleri kepazeliğe bakın!

Şu yazdıklarına, söylediklerine, beyanlarına bakın. Suça ve suçluya, yolsuza, sahtekârlığa, insanî değerleri yerle bir eden yapıya ve yapılanlara sahip çıkılmasına bakın. Kendi ülkesini terör ülkelerine şikâyet etmelerine, Gezi olaylarının benzerini gerçekleştirmek için her türlü rezilliğe, “hedefe ulaşmak için her yol mübah”la hareket edenlerin yazdıkları: 

“Kim bilir hangi nefsani hesaplarla Ramazan’dan, bayramdan sonrasını bekleyemedik. Gönüller kazanma zamanları olan Ramazan ve bayram günlerinde milyonlarca gönüller yıktık; milyonların kalbine yeni kin ve nefret tohumları ektik. Birbirimizin ağzımızın tadını bozmada da üstümüze yok! Yine öyle oldu ve son gelişmeler yüzünden toplum kesimlerinin ağzının tadını biraz daha bozmayı yine başardık.”  “Plan şuydu:

Gözünün yaşına bakmayalım. Yargı devreye girsin, gözaltı ile başlayıp ilerleyelim.

İlk planda içerde ve dışarda Erdoğan’ın “muhtemel rakibi”ni tasfiye gibi okunacaktı. Buna karşı “Yargı bağımsız” söylemi kullanılacaktı. Yolsuzluk ve terörle iltisak suçlaması halkta etkili olur, kontrol edilen medya gücü ile de yoğun bir propaganda yapılırsa “İmamoğlu itibarsızlaştırılır” diye düşünüldü. Bir de Cumhurbaşkanlığı için şart olan diploma iptali olursa zaten ümit kalmazdı! Bir yandan belediye imkânı elinden alınır, diğer yandan da itibarsızlaştırma kampanyası devam ederse İmamoğlu halkın içine çıkamaz hale gelirdi. Hesap buydu. İmamoğlu içerde, İmamoğlu’nun birlikte çalıştığı 100 civarında insan içerde, İstanbul’da kazanılan 5 belediyenin başkanları içerde. İstanbul’u ‘yargı marifetiyle’ ve idari operasyonla geri alıyor sanki iktidar. ‘İktidarın Yargıyı kullanarak gerçekleştirdiği yol kesme eylemi’ olarak değerlendirdi, kitlelere öyle takdim etti ve kitlelerin de bunu böyle okuması zor olmadı. Olay dünyada da böyle okundu.” Düşüncelerine bakın.

“Savaşın bile bir hukuku vardır” dedi Cemil Çiçek. “Şu anda yaşananlar savaş hukukunda bile kabul edilmez. Ekrem İmamoğlu’na ne dersen de onunla istediğin kavgayı ver, ama ailesinden ne istiyorsun? Ahlâk’ın ve hukukun yerlerde süründüğü bir ülke haline gelmek” Diyor Cemil Çiçek. Bu hâle mi düşeceklerdi? Yazıklar olsun!

Hırsızlığı, ihale yolsuzluklarını, ayak oyunlarını savunmak, Abdullah Gül’e düştüğü gibi AK Parti döneminde bakanlık yapmış Hüseyin Çelik de benzer beyanlarla devam ediyor. Madem CHP’lilerin bile “Bir an önce bu adamdan kurtulmalıyız” gözü ile baktıkları Ekrem İmamoğlu’nu savunacaksınız. Diplomadan sahtekârlığından, bir sürü yolsuzluklar, sahtekârlıklar. Ahmet Davutoğlu mu, Abdullah Gül mü çıkar karşımıza, Cemil Çiçek mi, Hüseyin Çelik mi, buyursunlar anlatsınlar. Suçları kesinleşmiş, cezaevinde bulunanları savunmaya devam ediyorlar. Sadece bunlar mı? İl müftülüğünden emekli olan, İslâm ansiklopedisinde maddeler yazan, en fazla da “ahlak maddesi”ni yazan Mustafa Çağırıcı’nın, Karar gazetesinde yazdıklarına bakın. İlmî dini boyutu olan, önemli bir cemaatin dergilerinde müdürlük yapmış, çeşitli görevlerde bulunmuş, şimdi de menfaatleri uğruna Karar gazetesinde çöreklenip, “Tayyip Düşmanlığı”na soyunup yazarlık yapan Ahmet Taşgetiren ve Taha Akyol’un yazdıklarına da bakın. 

Bize de bütün bunlara “Yazıklar olsun! Allah ıslah etsin!” demek düşüyor.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MUZAFFER..

BUNLAR DA ? SAHTEKAR LAR MÜNAFIKLAR PROJE ELEMANI OLDUKLARI NI İSPATLAMIŞ LARDIR.......BERABER HAŞROLUN KAFİRLER.........VATAN HAİNİ LERİ DİNİ İSLAM DÜŞMANLARI YAHUDİ VE HAÇLI UŞAKLARI DİR LER..........

Şeref

Sayın yazar , bu İmamoğlu meselesi sizin akordunuzu bozdu.Birbirinize düştünüz , bu ülkede cumhurbaşkanlığı,bakanlık yapmış saygın kişilerle ilgili söylediklerinize bakın bu bayram gününde. Yakışıyormu size. ? Reis bu konuda büyük bir hata yaptı, toplumu karşısına aldı.Simdi bu sosyo-ekonomik kaos tan nasıl çikarızın derdine düştünüz.Olan millete oluyor, olan ekonomiye oluyor .Ne oldu emekli maaşları, hani enflasyon geriliyor faizler düşüyordu.Hani süresiz nafaka konusu halledilecekti.Şimdi bu kaotik ortamda adamlar " reis" in silahı ile ( bundan birkaç ay önce cumhurbaşkanı fiyat artışları nedeni ile boykot çağrısı yapmıştı) Reis'i vuruyorlar .Yazık oluyor bu ülkeye ,yazık oluyor gençlere .. !!!!!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23