• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Fitne Devrinde İslâm’ı Yaşamak

15 Haziran 2025
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Fitne Devrinde İslâm’ı Yaşamak

Yaşar Değirmenci

Hep konuşulur. ‘Fitne devrindeyiz’ diyerek amel işleme yerine mazeretlere sığınılır. Bizim her hâl ve şartta müracaat kaynağımız Ayetler ve Hadislerdir. Fitne bölümüne baktığımdaki bazı bilgileri zaman zaman sizlerle paylaşacağım İnşallah.

Resulullah aleyhisselam buyuruyorlar ki:

“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekân bulursa ona sığınsın.” 

Fitne patlak verince yapılacaklar konusunda hadislerde belirtilen tavsiyeler:

1.  Ebu Ümeyye eş-Şa’bânî anlatıyor: “Ey Ebu Sa’lebe, dedim, şu ayet hakkında ne dersin?” (Mealen): 

“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar veremez...” (Maide, 5/105).

- Bana şu cevabı verdi:

“Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi  Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a sormuştum: Demişti ki:

“Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır.  O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” 

AÇIKLAMA:

Hadis, kişinin kendisiyle meşgul olmasını, başkasının sapıklığının kişiye zarar vermeyeceğini ifade eden bir ayeti (Maide, 5/105) açıklama sadedinde varid olmuştur. Ayetin zahirine bakılınca emr-i bi’lmarufa yer vererek başkalarıyla meşgul olmayı değil, kendi işiyle meşgul olmayı emrediyor gözükmektedir. Ayet suale vesile olmuştur. Çünkü mü’min kişiyi emr-i bil marufta bulunmaya, münkerden nehyetmeye teşvik eden ayetler ve hadisler var. Bu ayetle öbür ayetler arasında zahirî bir tezad gözükmektedir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beyan buyurdukları açıklama ile “Marufa sarılın...”  emretmektedir. Ma’ruf, güzel kabul edilen, meşru olan, şeriatın yapılmasını tecviz ve teşvik ettiği her şeydir. Bunlar arasında emr-i  bi’l-maruf ve nehy-i anil münker de yer alır. Şu hâlde mü’min buna ara vermeden devam edecek. Ancak cemiyette zuhur edecek bazı alametler var. Onlar görüldü mü, artık emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münkeri terketmek evladır. Çünkü, bu safhada emr-i bi’l-maruf, fayda değil zarar verebilecektir. Hadiste bu alametler şöyle sayılır:

* İtaat gören cimrilik. Bazı alimler aşırı, hırsla karışık cimrilik diye açıklamıştır.

* Hevaya uyulması, yani şeriatın emirlerinin terkedilmesi.

* Dine tercih edilen dünya.

* Rey sahiplerinin kitaba, sünnete, icma-ı ümmete, sahabe  akvaline bakmadan kendi görüşünü beğenip ona tabi olması.

Bu sayılanlar, haricî bir düşmanın hâkimiyeti değil, İslam cemiyeti içerisinde gayr-ı İslamî, beşerî değerlerin hakimiyetidir, fitnedir, dâhili kargaşanın had safhaya ulaşmasıdır. Bu derece bozulan insanlara emr-i bi’l-maruf fayda vermez, zararı daha da artırır mânasında olmak üzere Aleyhissalâtu vesselâm, kişiye, cemiyeti terk etmesini, kendini kurtarmayı düşünmesini tavsiye etmektedir. Çünkü arkada sabrın övüleceği sıkıntılı günler gelecektir.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (bir gün) parmaklarını kenetledi ve dedi ki:

“Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hâle gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?”

“Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah’ın Resulü!” dedim. Buyurdular ki:

“Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terk edersin. Kendi yakınlarının (hâllerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terk edersin.” 

(Ahdin bozulması, güven ve emniyetin kalkmasıdır. İster mal ister can, isterse ırz emniyeti olsun, hepsinin kalkması, halel görmesi, ahdin bozulması ile ifade edilmiştir. Irz emniyeti deyince vicdan hürriyeti, din hürriyeti gibi kişinin şahsiyetine giren hususları da anlamamız gerekir. Ahdin bozulmasıyla cemiyette bunlar da kalmaz, vicdanlara baskı artar, inançları sebebiyle dindarlara taarruz ve tasallut tahammül edilmez hâle gelir. Önceki hadiste de kısmen geçtiği üzere dindarlığın, ahir zamanda, elde ateş tutmak gibi zorlaşması, ahdin bozulmasıyla din ve vicdan hürriyetinin de ortadan kalkacağını ifade eder.)

(İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi’nden istifade edilmiştir.)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Hikmet Yılmaz

İRAN'ın hainleri gibi devletimize sızmış ve hâla görevde olanlar var. 15 Temmuz bunun örneği. Evinde terlik giyip çayını içen ve taklacı Suud'lara para kazandırmak için Umre ve Hac yapanlara yazıklar olsun. TÜRK'ÜN TÜRK'DEN BAŞKA DOSTU YOKTUR. Fitvecileri-puştları velhasıl kim kime polim yapıyor bilyor,hepsinin cemaziyelevvelini biliyoruz.

Nedim

Yazı çok güzel ve çok mühim... Özellikle de Osmanlı sonrası İslam dünyasında emperyalist siyonist kâfirlerin hâkimiyeti altında olması durumu var maalesef.Bu ya direk maddi fiziki bir işgal altında olduğu gibi ya da manevî onların hayat tarzları sistemleri akideleri inançları kültürleri altında olmak.Bu ikincisi diğerinden daha sinsi ve daha tehlikeli olduğu bu son yüzyılda görülmüştür.Cunku fiziki işgal altında olanlar dini,milli vb saiklerle düşmana karşı koydukları görülmüştür.Zaten emperyalist siyonist kâfir güçler de taktik değiştirerek İslam dünyası ni ve özellikle de kritik merkezleri kontrol altında tutmak için çok sinsi işler içinde olmuştur ve şu an da olmaktadır.Kur'anda enfal 39 da ve birçok yerde en büyük fitnenin küfür şirk olduğu bildirilirken bunu şeytani güçler de kâfirler de biliyor.Ve o şekilde Osmanlı sonrası İslam dünyasında sistemleri ile hayat tarzları ile şirk ve küfür ihraç ettikleri bilinir.Mesala hayat tarzlarında devlet yönetimlerinde kendi tanrılarını (Niche) öldürdüklerini yasama ve yargı da göstererek yasama ve yargı gücü nü tanrıya Allah'a değil kişilere nefislerine ve kurumlarına verdikleri bilinir.Ve İslam dünyası na da bu nu Kur'an deyişiyle şeytan dostlarına vahyederek İslam dünyasına da aynı sistemi yani yasama ve yargı gücü nün Allah cc elinden ukdesinden hakimiyetinden alıp kişilere diktatörlere kurumlara Fakat kendilerine hizmet edenlere verdikleri görülmüştür ne yazık ki.. Zaten giren hadislerinden birinde de bu şöyle anlatılır "İslamın bağları ( esasları)vardır.Ve ilk çözülecek bağ Allah'ın hâkimiyeti bağıdir.Son bağ ise namaz in terkidir" mealen böyle anlatılır.Ve ne yazık ki Osmanlı sonrası İslam dünyasında Yasama ve yargı Allah cc elinden ukdesinden hakimiyetinden alınıp kişilere despotlara krallara ve kurumlara verilerek ilk bağ çözülmüştür.Zaten Osmanlı gibi devletler yani asrı saadet gibi ideal olmazsa (saltanat babadan ogula geçiş sistemi)bile yasama ve yargı gücü Allah cc elinde ukdesinde hakimiyetinde olduğu devlrtler ne yazık ki yok.Zaten emperyalist siyonist güçler bu konuda hep tetikteler.Cunku onlar da biliyor Kur'an sünnet ve icma merkezli bir toplumun ve bu toplumun Devleti'nin neler yapacağını neyi bozacağıni insanları kula kulluktan yalnızca Allah'a kulluga cevirecegini ve böylece dünyada ki mazlumların fıtratı bozulmamış güzel insanların orgutlenecegini ve güzel insanların bu yapı ile dünyada bir ruh bir saadet getireceğini biliyorlar.Ve hep bunu engellemeye çalışırlar.En tehlikeli olanlar ise haşa Kur'an sünnet icma merkezli yani sahabe yapısının geride kaldığı artık bu yüzyıllarda daha güzel sistemler!!! Olduğunu söyleyip insanları etkilemeleri...La ilahe illallah yani Müslüman Türklerin ileikelimetullah davası bütün dünyaya adelet mutluluk getireceği ve fitnelerin önüne gececegini biliyor şeytanlar kâfirler...Onun için bu fitne dönemlerinde yani küfür ve şirk inançların sistemlerin ideolojilerin hayat tarzları nin(DİN YANİ) etkisini kırmak ve cahiliyye oyununu bozmak için ilk yapılması gereken Sahabe akidesini öğrenip onlar gibi gereğini yapmak ve bu akide ye sahip olanların sahabe gibi bir toplum ve bir devlet yapısı oluşturup dünyaya bu akideyi yaymak yani Türkler in Sahabe gibi ileikelimetullah davası ile neler başardıkları bilinir vesselam
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23