Bir yanda feryat figan, diğer yanda kahkaha seyran!
Bir yanda feryat figan, diğer yanda kahkaha seyran!
ŞEVKİ YILMAZ
Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
Yerine göre gülmek ve yerine göre ağlamak insan için sıhhattir, sağlıktır ve stresten kurtulmak için moral kaynaklarından biridir! Düğünlerde sevinip gülmek ne kadar doğruysa boşanmalarda, cenazelerde, depremlerde, işgallerde üzülüp ağlamakta insan için o kadar doğaldır ve moraldir!
Yerine göre gülmek ve yerine göre ağlamak sadakadır!
Ama nerede ve neye gülüp sevineceğimizi, nerede ve neye üzülüp ağlayacağımızı şaşırmış bir durumdayız!
“Allah’ın Elçisine muhalif olarak (Din ve Devlet Müdafaası için Bizanslılarla yapılan ilk savaş olan Tebuk Cihadından) geri kalanlar, (evlerinde) oturup-kalmalarına ferahlanıp sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehdetmeyi (çaba harcamayı) çirkin ve tehlikeli görerek (çevrelerine): “Bu sıcakta (sefere) çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” Keşke bir kavrayıp-anlasalardı. İşledikleri bu kötü ameller, yüklendikleri günahlar sebebiyle hak ettikleri (ve Ahirette tadacakları) cezalarından dolayı az gülsünler, çok ağlasınlar.” (Ana hayat ve Anayasamız Kur’an-ı Kerim Tevbe Suresi 81-82. Ayet-i Kerimeleri ) İlahi mesajıyla Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed Efendimizin, “Cennet ve cehennem gözlerimin önüne serilip bana gösterildi. Hayır ve şer açısından bugün gibisini görmedim. Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız!” buyurduğu hakikat karşısında hâlâ oyunda oynaşta hayatımızı gaflet uykusu içinde geçirmeye devam ediyoruz!
Yuvalar yıkılınca sevinen, işlenen cinayetleri görmezden gelen, Gazze’de bomba altında bebekler ve çocuklar feryad-ı figan ederken ve tüm yeryüzü mazlumlarının katliamlardan ve açlıktan çığlıkları arş-ı alâyı titretirken; başta BAE gibi orta doğu ülkeleri olmak üzere, ülkemiz dahil şehir şehir festivallerle çılgınca eğlenen, vicdanları körelmiş, merhamet damarları tıkanmış vurdumduymaz nesilleri ve Allah’ımızın Sünnetullahı gereği göndermeye devam ettiği kıtlık, kuraklık, bereketsizlik, yangınlar, depremler vs.. bitmeyen bela ve musibetlerden gafil basiretsiz, ferasetsiz ve merhametsiz idarecileri gördükçe içimiz dilhun olup ağlıyoruz!
“… Onlar ki, ne zaman kendilerine Rahmân’ın ayetleri okunsa, gözyaşları içinde derhal hıçkıra hıçkıra) ağlayarak secdeye kapanırlardı!” (Meryem Suresi 58) İlahi mesajında belirtildiği gibi Allah’ımızın gönderdiği ve bilhassa Cennet ve Cehennemi haber veren ilahi mesajlar okundukça ve namazda özellikle secdeler de Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimiz ve ashabının ağlayışları ve hıçkırıkla inleyişleri uzaklardan duyulurdu!
Asr-ı Saadet’ten itibaren hak ve adaletle sağlanan güçlü iktidarlar dönemlerinde kaçınılmaz gerçeğimiz olan ölüm, geçici kabir ve sonsuz hayat ahiret eğitimiyle yetiştirilen Müslümanlar günahlarına üzülür ağlar, iyiliklerine sevinir ve ancak mazlumların gülüşleriyle gülerlerdi!
“Derken onların ardından, yerlerine öyle bir nesil geldi ki, Allah ile aralarındaki en sağlam bağ olan namaz kılma, (zekât verme)duyarlılığını kaybettiler! bunun doğal sonucu olarak da, şehvet, arzu ve heveslerinin peşine takıldılar ve bu Peygamberlerin bu büyük İslam mirasını hoyratça tahrip ederek (fert toplum ve devlet olarak helalleri haram haramları helal kılarak) ahlâksızlığın ve rezilliğin en aşağı derecesine düştüler! Fakat azgınlıklarının cezasını, yakında çekecekler!” (Meryem Suresi 59) İlahi ihtarında haber verilen bela ve musibetleri tam üç asırdır bela ve musibet acılarını yaşıyoruz!
Başka bir ilahi mesajda belirtildiği gibi, “Yağmur damlaları bile sert mermerleri delerken dünyaya, mala ve makama tapma ve esir olma hastalığından dolayı kayadan da katılaşmış kalblerin İmanla ve İslam ile erime vakti hâlâ gelmedi mi?
Başta, baş bela faiz, fuhuş, fahiş zam, kumar, alkol uyuşturucu, hırsızlık, hayasızlık, çıplaklık, yuvaları yıkma, mazluma şiddet ve diğer tüm Allah’ımızın yasakladığı haramlarına ağlayarak tevbe edip nefsimiz, neslimiz ve tüm mazlumlar için yaptığımız başta namaz ve zekat olmak üzere hayırlara sevinip gülme zamanı hâlâ gelmedi mi?
Ve maddi manevi huzurun saadetin tek yolu olan, “Kurtuluş sadece İslam’dadır!” gerçeğine dönüp; ölüme, sonsuz ahiret yurduna hazırlıksız yakalanmakta olan nefislerimizin ve nesillerimizin ıslahı için secdelerde hıçkıra hıçkıra ağlayarak dua etme zamanı gelmedi mi?
Ey azgın nefsim!
Ey Devlet Yöneticileri!
Ey Milli Eğitim!
Ve Ey Aile sorumluları!
Ey büyük mahkemede en büyük hesabı verecek olan Riyaseti Diyanet!
Ey Cemaatler, vakıflar ve dernekler! Cümle STK’lar!
Tam 55 yıldır ülke ülke, kıta kıta Hakk’ın ve adaletin tebliği ve tesisi için dolaşan 70 yaşında bir kardeşiniz olarak nefsime ve hepinize ölümle uyanmadan önce ağlayarak haykırıyorum!
Şeytanın tuzakları; küfrün, şirkin, putperestliğin günümüzdeki markaları olan ataizmin, kapitalizmin, komünizm ve deizimin cümle İslam karşıtı beşeri ideolojilerin saldırıları karşısında “ırzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan... Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan!” diyerek hepimize bir nefes yakın ölüm ve ahirete hazırlanma ve toplumu hazırlamak için kınayanların kınamasına, kuduranların kudurmasına aldırmadan çalışma ve tedbir alma zamanımız hâlâ gelmedi mi?
Allahımız hepimizi; “İşte bugün de (Ahirette) mü’minler, (o) dünyada kendileriyle alaylı ve kahkahalı gülen kâfirlere (ve zalim nankör döneklere düştükleri aşağılık durumdan dolayı) gülüyorlar (elbette güleceklerdir) (Mutaffifin Suresi 34) ilahi müjdesinde haber verdiği dünyada günahlarına daima ağlayıp tevbe eden, nefsinin, neslinin ve tüm mazlumların sadece İslam ile kurtuluşu için yaptığı, infak, ihsan, sadaka vb. hayır ve iyiliklere gülüp sevinen ve ölüm gelmeden uyanan akıllı basiretli ve ferasetli Müslüman kullarından eylesin!
Amiin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mukaddes Mescid-i Aksa’mızın, Filistin’imizin, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun. Selam, sevgi ve duayla...