Kılıçdaroğlu niçin yılana sarıldı!
Afrin harekâtı tüm hızı ile devam ediyor.
İnşallah en kısa zamanda ve en başarılı şekilde sonuçlanacak.
Kabul etmek gerekir ki, “Zeytin Dalı”, “Fırat Kalkanı”ndan çok daha zorlu çıktı.
Nedeni, terör örgütleri ve onların yılmaz hamilerinin buraya olan ilgileri.
Görünen o ki, bölgeye hayli yığınak yapılmış ve adeta bir cephaneliğe dönüştürülmüş.
Mehmetçik ve ÖSO, bütün zorluklara rağmen, ilerleyişini planlanan şekilde yürütüyor.
Allah güç ve kuvvet versin.
Harekât devam ederken, dışardaki çatlak seslere içerden de aleni veya üstü kapalı destekler geliyor.
Yıllardır PKK destekçileri, defalarca yaptıklarını yine yapıyorlar.
Diğerleri de öyle.
Burada yadırganacak bir durum yok.
Yargı yasadışı olanlara gereğini yapıyor, yapacak.
Benim dikkatimi çeken asıl nokta, ana muhalefetten çıkan çatlak sesler.
Ana muhalefetten de özellikle liderleri Kılıçdaroğlu’nun “Afrin patinajları” çok bariz.
Peki, durup durduk yere, Kemal Bey niçin Afrin’de “ABD’ye” yanaşıyor?
Türkiye’nin meşru hakları karşısında, ABD’nin tezlerini savunuyor?
Sanırım, anlamak için konu üzerinde uzun uzadıya kafa yormaya gerek yok.
Bence nedeni gayet belli: “2019 Cumhurbaşkanlığı Seçimi”.
CHP ve Kılıçdaroğlu, yaptıkları hesaplarda “normal yollardan, millete dayanarak”, seçim kazanamayacaklarının farkındalar.
Erdoğan ve AK Parti’nin 2019’da, olağan yollardan yenilgiye uğratılması da çok olası görünmüyor.
Bu durumda başarı için geriye tek çare, “olağan dışı yol ve kurtarıcılar” kalıyor.
Osmanlı’nın son iki yüz yılından ve Cumhuriyetin başlangıcından beri, Türkiye’de seçimler ve yönetim değişikleri üzerinde en etkili çevreler “Avrupa ve ABD” olduğu, kimse için sır değil.
Gerçi 2000’li yıllardan sonra bu çevrelerin etkileme gücü biraz zayıflasa da, tamamı ile “sıfırlandığı” söylenemez.
Son seçimler ve referandumda, söz konusu çevrelerin Erdoğan ve AK Partiye karşı nasıl canhıraşane çırpındıkları herkesin malumudur.
Bu çırpınışların, sonucu değiştiremese de hiçbir “etkisinin olmadığı” da söylenemez.
İşte, bu nedenlerle, “Denize düşen Kemal Bey, tam anlamı ile yılana sarılmak” durumunda kalmış görünüyor.
Kemal Bey’in “Afrin söylemleri” ve Trump’la aynı çizgiye gelmek için yaptığı “patinajlar” bunun aleni ispatıdır.
Alın size birkaç örnek;
-Başlangıçta, ABD’nin “Afrin ilgi alanımızda değil” demesi üzerine Kılıçdaroğlu ve CHP’si “Kahraman ordumuza güvenimiz ve operasyona desteğimiz tam (20 Ocak)” deyiverdi.
-ABD’nin yavaş yavaş kıvırma emareleri göstermesi üzerine, Kılıçdaroğlu, “TSK’nın ÖSO ile birlikte anılmasını içime sindiremiyorum (29 Ocak)” diye çıkışıyor.
-Nihayet ABD’nin “30 km’lik güvenlik koridoru oluşturalım” önerisi üzerine, Kılıçdaroğlu “Türkiye, güvenliğini alabilecek noktaya kadar gitmeli, Afrin’e girilmesini asla doğru bulmuyorum (7 Şubat)” açıklamasında bulundu.
Sanırım dün Tillerson’ın Ankara’da bir türlü çıkaramadığı baklayı, haftaya Kılıçdaroğlu tükürecektir.
Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Şimdilik bunlarla iktifa edelim.
Anlaşılan, Bay Kılıçdaroğlu 2019’a dair ümitlerini iyiden iyiye bay Trump’a bağlamış durumda.
Diyeceğim o ki, ben bu yaşıma kadar “Denize düşenlerden yılana sarılarak” kurtulanını görmedim,
Ya siz?
Hayırlı Cumalar…