• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

“Ben de Müslümanım” demek yeterli midir?

10 Nisan 2025
A


Nusret Reşber İletişim:

“Ben de Müslümanım” demek yeterli midir?

NUSRET REŞBER

İslam, (hakka) teslim olmak, itaat etmek boyun eğmek ve barış ortamına girmek” gibi manalara gelir.

İman ise bir şeyi gönül huzuru ile kabullenme, ona içten ve yürekten inanmaktır.

İbadet ve itaatten uzak, yalın olarak teslim olmak, boyun eğmek tek başına kabul görmeyebilir. Bir gücün karşısında tehditle teslim olmak, boyun eğmiş görünmek, onu benimsemiş olmak manası taşımaz. Korku ve çıkar düşüncesiyle bu eylemi yapan, fırsatı bulduğunda teslim olduğu, boyun eğdiği şeyden sıyrılır ve karşısında yer alır.

Bu sebeple olsa gerek Yüce Allah: “Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Hucurât 49/14)

Dolayısıyla Allah katında O’nun razı olduğu bir teslimiyet ve samimi bir iman kabule şayandır. Gerisi kendini ve başkalarını kandırmaktır ki o da fayda getirmez.

Yüce Allah, gönülden olmayan bir teslimiyeti, bir inancı kabul etmiyor.

Böyle olan münafıkların eylem ve söylemlerini, ayette geçtiği üzere, kabul etmediği gibi…

 “(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Tanıklık ederiz ki sen gerçekten Allah’ın elçisisin” derler. Senin hiç kuşkusuz kendi elçisi olduğunu Allah elbette biliyor; ama Allah tanıklık eder ki münafıklar (inandık derken) kesinlikle yalan söylemektedirler. (Müâfikûn 63/1) 

Neymiş demek ki? Teslim olmak da inanmak da içten olmalı; eylemle, söylem birbirini tamamlamalı. Ramazan ayından çıkalı daha 12 gün oldu. Bir tarafta, imanlarının gereği Allah’a şirk koşmadan, ömürlerini Allah’a ve Resûlü’ne itaat içinde geçirme hassasiyetiyle geçiren samimi Müslümanlar.

Diğer tarafta, İslam’ın hiçbir esasından haberi olmadan ve böyle bir endişe de taşımadan hayatlarını, nefisleri ve şeytanlarının emri istikametinde heba edenler…

Bir yanda, kış yaz demeden gelen Ramazan ayını oruçla, namazla, verdikleri infaklarla ihya edenler...

Diğer yanda, samimi müminlerin nefes kokularına tahammülleri olamayanlar…

Ve konu İslam-iman, cennet-cehenneme geldiğinde de bu değerlere sahip çıkmayı kimseye bırakmayan içi pof olanlar.

Allah’ın ayetlerini, peygamberin hadis ve sünnetlerini hatırlattığımızda da, “ bir tek müslüman siz misiniz?”, “siz kendinize bakın!” tarzında kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık” gibi temize çıkarmalar.

Kimse kimseyi kandırmaya kalkışmamalı. Hele akşama kadar, eylem ve söylemleriyle inkâra kalkıştıkları Allah’ı, hiç kimsenin kandıramayacağını da bilmeliler! 

Evet, İslam, Allah’a, peygamberine itaati, samimice boyun eğmeyi gerektirir; buna mugayir tavır içine girmeyi değil!

İman da, teslim olduğu Allah’ın emirlerini, peygamberin bildirdiği ve tatbik ettiği şekliyle kabul edip; pratik hayata aktarmayı gerektirir. 

“İslam nedir?” sorusuna Allah Resûlü (s.a.s.), şöyle cevap verir: “İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir”. 

“İman nedir?” sorusuna da: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayra ve şerrine iman etmendir” buyurur. ((Buhârî, Müslim).

Müşriklerin işkencelerinden henüz kurtulan Habbâb b. Ered (r.a.), bu işkencelerden şikâyette bulunur ve: “Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için Allah’tan yardım istemeyecek misin, bizim için Allah’a dua etmeyecek misin” dediğinde Hz. peygamber (s.a.s.) buyururlar ki:

“Sizden önceki ümmetler içinde bir adam için yerde bir kuyu kazılır, adam oraya atılır, bir testere getirilip başına konulur ve ikiye biçilirdi de bu onu dininden döndüremezdi. Yine demir taraklarla bir adamın etleri kemiklerinden ve kaslarından sıyrılırdı, bu işkenceler de onu dîninden çeviremezdi. Vallahi, Allah Teâlâ İslâm’ı mutlaka tamamlayacaktır. Hatta sizden biri süvari olarak San’a’dan Hadramevt’e kadar yolculuk yapacak da Allah’tan ve sürüsünü kurda kaptırmaktan başka bir şeyden korkmayacak; fakat siz acele ediyorsunuz” (Buhârî, Ebû Dâvûd)

Sonuç: Hayatında hiçbir değişikliğe gitmeden, Allah’a ve Resûlü’ne itaat etmeden; helal-harama riayet etmeden, şirkle hercümerç olmuş bir yaşayışla, “Ben de Müslümanım”,  “Ben de iman ettim” demek tek başına yeterli olmaz! Yeterli olsaydı İslam’a ve Müslümanlara karşı çıkan müşrikler bunu kabul ederlerdi. Hele tüm inkârcıların kabul ettiği ve şuan yeniden nükseden 17. Yüzyıl düşüncesi Deizm gibi bir düşünce, zaten anlamsız ve batıldır. 

Yüce Allah, bu durumda olan inkârcıların tarihte hep var olduğunu şöyle haber veriyor: “Şayet o inkârcılara, “Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı yasalarına boyun eğdiren kimdir?” diye soracak olsan, hiç tereddütsüz “Allah’tır” derler. O halde haktan nasıl yüz çevirirler?” (Ankebût 29/61)

İnkârcılar. Allah’ın varlığını kabul ettikleri halde haktan, ona bağlılıktan yüz çeviriyorlar.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

.....

Merak etme ...mahkemei Kübra da görürsün..çok acelecisin

Nadir

Resulullah sav in vefatı ile ilk önce İslam toplumunda bir aşiret bir topluluğun tevbe 103 ayetinde geçen" sadakalarinizi (zekat)peygamber e verseydiniz " üzerinden peygamber in vefatı ile ayette peygamber e verseydiniz in hükmü kalkmıştır diye ayeti anlamalar i tevil etmeleri üzerine artık zekat vermeyeceklerini çünkü halife Ebubekir ra peygamber olmadığı gerekçesini sununca Ebu Bekir ra tereddütsüz bunlar murted olmuş kâfir olmuşlar deyip biran evvel ordu gönderilmeli deyince başta Ömer ra ve ashab fakat bunlar la ilahe illallah diyor şahadette bulunuyor namaz kılıyorlar ve açıkça biz inkâr ediyoruz demiyorlar biz müslümanız diyorlar ve Resulullah sav in,"her kim la ilahe illallah dese onun malı da canı da haramdır "buyrulmasini hatirlatinca ashab a Ebubekir ra her kim namaz ve zekatı ayırır ve Resulullah a verdiği bir oğlak i esirgerse ordu gönderirim demesi üzerine sahabeler ve özellikle de Ömer ra vallahi Ebubekir olmasaydı biz bu konuda sapmistik anlamına gelecek sözler edecekti.Cunku İslamın 5 esasından olan zekat bir şekilde hükmü kaldırılması küfürdür.Akaid konularında cehalet tevil İşte Osmanlı sonrası İslam dünyasında bu tür sapkınlıklar yani küfür şirk olduğu hâlde sanki bu Dinin sahibiymis gibi yok yok küfür şirk kâfir değil müslüman diyenler ve kestiği eti yiyerek kurbanda ortak yaparak kız alışveriş i yaparak cenazesini kılarak Allah razı olsun gibi ancak müslümanlara söylenecek duaları ederek müslüman muamelesi yapılmakta ne yazık ki.Bu şeytanın ve onların dostları olan emperyalist lerin siyonistlerin bir planı olduğu görülmüştür.ortada Sahabe gibi Osmanlı gibi müslümanlar olsaydı Gazze böyle mi olurdu Suriye Afganistan böyle mi olurdu vesselam
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23