Hızlı çözüm arayışı, yavaş ölüm getiriyor

Son dönemde gündeme oturan “sarı serum” vakaları, hepimize acı bir gerçeği bir kez daha hatırlattı.

Sağlık, şansa bırakılacak bir mesele değildir.

Hızla iyileşmek için doktor kontrolü olmadan uygulanan bu serumların aslında ölümcül olabileceğini gözler önüne seriyor.

Bu “kurtarıcı” diye lanse edilen sarı serumların içeriği basit.

B ve C vitaminleri, magnezyum ve bazı diğer mineraller.

Ancak sorun, bu maddelerin yanlış dozlarda veya alerjik reaksiyonlara yol açabilecek şekilde doğrudan damara verilmesi.

Bir insanın bedenine müdahale bu kadar kolay mı olmalı?

"Komşum denedi, çok iyi geldi," diyen birinin sözleriyle sağlığımızı tehlikeye atmayı nasıl bu kadar normalleştirdik?

Son yıllarda toplumda hızla yayılan bir sorun var.

Sabırsızlık.

Grip oluyoruz, dinlenmek yerine bir an önce ayağa kalkmanın yollarını arıyoruz.

Birkaç gün hasta yatmayı bile “zaman kaybı” olarak görüyoruz.

İşte bu noktada devreye, sağlık profesyonelleri yerine sosyal medya fenomenlerinin tavsiye ettiği şifa yöntemleri giriyor.

“Enerji veren atom serumu” diye reklam yapılan bu uygulamaların altında yatan gerçek ise; kontrolsüz, denetimsiz ve bilimsel dayanağı olmayan bir tehlike.

Bir an durup düşünelim.

Kalp krizini, anafilaktik şoku, solunum yetmezliğini hangi “vitamin” iyileştirebilir?

Sağlık Bakanlığı’nın da defalarca dile getirdiği gibi, bu serumların ancak bir doktor gözetiminde ve gerek görüldüğünde uygulanması gerektiğini unutmamalıyız.

Ancak burada asıl sorun, insanlar neden doktor yerine alternatif yöntemlere yöneliyor sorusunda yatıyor.

Güvensizlik mi, maliyet kaygısı mı, yoksa hızlı çözüm arayışı mı?

Belki hepsi bir arada.

Bu köşeden topluma küçük bir çağrıda bulunmak istiyorum.

Hastalık doğal bir süreçtir.

Bazen dinlenmek, bazen birkaç gün yavaşlamak gerekiyor.

Bedenimize gösterdiğimiz bu sabırsızlık bizi mezara götürmesin.

Evet, vitamin almak önemli, ama bu doğal besinlerden, doktor kontrolünde alınan takviyelerle olmalı.

Moda olan her şeyi denemek zorunda değiliz.

Sarı serumun arkasında ölümcül gerçekler varken, hala bunu evde uygulamaya devam eden bir topluma dönüşmemeliyiz.

Sağlık, hafife alınacak değil, ciddiyetle korunacak bir değerdir.

Unutmayalım, hızlı çözüm arayışı bizi yavaşça felakete sürüklüyor olabilir.