Adaletin üstünlüğü mü, şahısların gücü mü?
Toplum olarak yıllardır süregelen bir zihniyetin gölgesinde yaşıyoruz.
Oysa İslam’ın özüne, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) örnekliğine, Kur’an’ın insana bakışına döndüğümüzde bambaşka bir manzarayla karşılaşıyoruz.
O, Allah’ın elçisiydi ama aynı zamanda istişare eden, farklı görüşleri dinleyen ve hakikate ulaşma konusunda tekelleşmeyen bir liderdi.
Ashabı zaman zaman ona bile itiraz etmiş, fikirlerini açıkça söylemiş, O da haklı bulduğu görüşleri kabul etmiştir.
Peki, ya bugün?
İslam, aklı kullanmayı, adaleti gözetmeyi ve hakikate ulaşmak için çabalamayı emreder.
İslam’ın özündeki özgürlüğü, bireyin aklını ve vicdanını merkeze alan yaklaşımı unuttuk.
Eğitimi, bireyi özgürleştiren, ona düşünme ve sorgulama kabiliyeti kazandıran bir yapıya dönüştürmeliyiz.
Kendi içimize dönüp samimi bir muhasebe yapma vakti geldi de geçiyor.
Eğer gerçekten bir kurtuluş istiyorsak, önce zihniyetimizi dönüştürmeliyiz.
Yoksa içinde sıkışıp kaldığımız bu sarmaldan çıkmamız mümkün olmayacak.
Yol belli. Tercih bizim.
Allah'a emanet olun ...