İsrail’e nefret, Filistin’e destek artarak devam ediyor…
İsrail’e nefret, Filistin’e destek artarak devam ediyor…
MEHMET KOÇAK
New York'taki BM Genel Merkezi'nde 130 ülkenin üst düzey yetkililerini bir araya getiren ‘Uluslararası Yüksek Düzeyli Filistin Konferansı'nda, yayınlanan ‘New York Bildirisi’ iki devletli çözüme destek çağrısı, Bağımsız Filistin Devleti adına tarihi bir adımdır.
Bu konferansta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres "Filistinliler için devlet kurma bir ödül değil, bir haktır.İsrail'in meşru güvenlik kaygıları nasıl ciddiye alınmalıysa, Filistin halkının meşru hakları da aynı şekilde ele alınmalıdır." Vurgusunda bulunduğu konuşmasında; uluslararası topluma acil, somut ve geri döndürülemez adımlar atılması gerektiği çağrısı aslında konferansın hulasasıydı.
Türkiye'yi temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz’ın konferanstaki konuşmasında Türkiye’nin güçlü desteğini tekrarladığı bu konferansın kendisi, yapılan sunumlar ve öneriler ile çağrılar, İki devletli çözüme karşı çıkan, Filistin halkını siyasi haritadan silme ve 1993 tarihli Oslo Anlaşmaları'nın hükümlerini iptal etme yaklaşımı sergileyen Siyonist İsrail’in katil Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ırkçı yönetimine uluslararası toplumun bir karşı tavrının ifadesiydi.
New York Filistin Konferansına katılan 130 ülke gibi BM-GK kararıyla ‘1967 yılında İsrail’in işgal edilen topraklardan geri çekilmesi’ ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’nin tanınmasıyla ‘iki devletli’ çözümü destekleyen ülkelerin son zamanlarda artıyor olması gelecek adına önemli ve anlamlıdır.
İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya, Ermenistan, Bahamalar, Trinidad ve Tobago, Jamaika ile Barbados'un tanıma kararının ardından, Filistin devletini tanıyan ülke sayısı 146'ya yükseldi.
Fransa ve Malta’dan sonra İngiltere’nin de Filistin’i Eylül 2025’de tanıyacağını açıklaması, soykırımcı ve işgalci Siyonist İsrail’e karşı alınan bir tavrın sonucudur.
- İsrail hükümeti meşruiyetini kaybetti
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), 21 Kasım 2024 tarihinde ‘savaş suçları ve insanlık karşıtı suçlardan’ “cezai sorumluluk” taşıdıkları gerekçesiyle Siyonist İsrail’in katil Başbakanı B. Netanyahu, eski İsrail Savunma Bakanı katil Y. Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmış olmasına rağmen ABD’nin karşı girişimleriyle her iki katilin tutuklanıp Lahey’e teslimi gerçekleştirilemedi.
ABD’nin baskıları sonucu hukukun işleyişinin engellenmesine karşı çıkan İngiltere,Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Norveç, Gazze Şeridi’nde işlenen soykırım suçlularından sorumlu buldukları gerekçesiyle İsrailli aşırı ırkçı Siyonist Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e yaptırım uygulama kararın ardından Hollanda, aynı bakanları "istenmeyen kişi" ilan ederek ülkeye girişlerini yasaklaması hukuken alınan doğru bir karardır.
Ancak, katil Netanyahu'nun siyasi hayatta kalması açısından bu iki bakan kritik öneme sahip.
Çünkü, Netanyahu’nun koalisyon hükümetinin ömrü bu iki bakanın elinde.
Bir yandan hakkında tutuklama emri çıkartılan bir başbakan ve çok sayıda ülke tarafından ‘istenmeyen kişiler’ ilan edilip birçok ülkeye giriş yasağı olan iki bakanıyla aslında İsrail hükümeti uluslararsı düzeydemeşruiyetini kaybetmiştir.
İsrail’e karşı Filistin’e ise destek mahiyetindeki bu gelişmeler, ayrıca Arap ülkelerinin sessizliğine karşı dünya genelinde İsrail’e karşı artarak devam eden protesto gösterilerinin etkili olduğu ise diğer bir gerçektir.
Dileğimiz ve duamız; hukuk işletilerek Siyonist İsrail hükümetinin cezalandırılmasıyla akan kanın durması, bağımsız Filistin devletinin bir an önce kurulmasıyla gözyaşlarının dinmesi ve acıların son bulmasıdır.