• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Yangın ve laiklik

31 Ocak 2025
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

Yangın ve laiklik

İdris Günaydın

Laiklik Türkiye’de algılandığı kadarıyla; kimsenin kimseye inanç telkin etmemesi yani herkesin inancında ve yaşantısında hür ve serbest olmasıdır. 

Onun için denir ki; “En iyi Müslümanlık Türkiye’de!” … 

Bu, Arap ülkelerindeki despot idarelere bakarak söylenen bir sözdür. Müslüman ülke olup Arap Ülkelerine benzemeyen Endonezya ve Malezya örnekleri de var. O ülkelerdeki Müslümanlık da eşitlikçi, çoğulcu ve kızların eğitimine önem veriyor.

Türkiye’deki bu, bana göre yanlış telakki, kızların okutulmasıyla, bir de çoğulcu demokrasi ile ilgili. Yoksa isteyenin inanıp inanmama hürriyeti, inanmayanın da inanmadığı gibi yaşama hürriyeti zaten İslam’ın cevaz verdiği bir husus.

Ancak, her ülkede var olan “toplumun uyması gereken genel ahlak ve emniyet kurallarına uymak” şartıyla. 

Bir de Allah bu hürriyeti yani inanmama hürriyetini tanımakla birlikte ceza vermekten vaz geçmiyor.

Eğer, nasıl olsa inanmadığım şekliyle yaşama hürriyetim var deyip, halkının yüzde doksan beşi Müslüman bir ülkede, mesela Ramazan Ayında herkes oruçlu iken millete göstere göstere yemek yer, sigara tüttürürsen; o ülkenin görevlileri seni uyarır veya oruç tutanlarca sert veya yumuşak şekilde uyarılırsın! Bu, tıpkı hamile bir kadının aş yerdiği çağda, karşısında sıkarak  limon yemeye benzer. O kadını tahrikten başka şey sayılmaz bu durum. Kimse de bunu yaşam özgürlüğü olarak görmez.

Evet, laiklik diyor ki;  kimseye inanç anlatamazsın, dayatamazsın; işinden gelir işine gidersin.  Bu yönüyle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin okullara konması, camilerde vaizlerin din adına vaaz vermeleri laikliğin düz mantığına aykırıdır. 

Ama aslında laiklik hakikate aykırıdır.

Laiklik, bir başka deyişle şunu demek istiyor:  Mesela  Bolu’da Grand Otelde menfur bir yangın çıktı. 78 vatandaşımız yandı. Bu yangın esnasında insanlar otelin pencerelerine koşup bağırdılar, yardım istediler.  Biri aşağıdan yukarı şöyle bağırsaydı:  Niçin bağırıyorsunuz. Biz size yardım edemeyiz. Türkiye’de laiklik var. Yanma hürriyetiniz var. Kimse kimseye karışamaz. Yaşam özgürlüğü var.”

Bu söz ne kadar saçma ise, ne kadar vahşi ise; aynı şekilde bir insanın “bana karışamazsın. İstediğim gibi yaşarım. Sonunda yanacaksam ben yanacağım. Sana ne! Sen karışma” demesi de aynı anlamdadır.

Şuna mutlak anlamda inanıyoruz ki; dünyada İslam dışı bir hayat süren ahirette mutlaka yanacaktır. Dünya ile ahiret arasında bir mezar üstü toprağı kadar perde vardır.

Ben Müslümanım diyen birine Müslümanlığın kurallarını hatırlatmak kadar doğal ne vardır? Trafiğe çıkan birine trafik kurallarını hatırlatan polise kızılır mı?

Öyle ise Türkiye’deki Müslümanlık Müslümanlığın iyi olduğunun göstergesi değil, dinsizliği yaşama göstergesi. Buna iyi denmez, denemez.  

Eğer bu hal iyi ise, dinin kurallarına göre yaşamanın egemen olduğu bir hayat, yani Allah’ın yaşanmasını istediği bir hayat zorbalık olur. Bu da Allah’a iftiradır.

NE OLUR?

Bir inanan, bir orta yollu inançsızı veya bir gafili hatta bir inançsızı uyarsa ne olur? Zorlamaz. Çünkü zorlamak zaten dinin tabiatına aykırıdır. Nitekim “senin dinin yani inancın ve yaşantın sana; benim dinim yani inancım ve yaşantım bana” diyen dinin kendisidir.

Dinde zorlama yoktur” diyen dinin kendisidir.

Nitekim bu savaşlara kadar sirayet etmiş ve İslam Orduları hiçbir düşmanla savaşmamıştır ki; önce barış teklif etmesin.

Hatta esirlere işkence edilmemesi bundandır. Müslümanlara esir düşen müşrik de olsa kral gibi yaşar. Müşrik veya Müslüman olmayana esir düşse; velev ki kendi dindaşı olsun; ölümlerden ölüm beğenir.

İslam rahmettir ama laiklik İngiliz’in zoruyla benimsetilmiş ve bu rahmetten gazaba dönüş, çeşitli felsefi söylemlerle alkışlanmıştır.

MÜSLÜMAN PATATES GİBİDİR 

Patates dediysem bir bitki anlamındadır, bir yiyecek anlamında değil.

Patates diğer bitkilerden ayrılan özelliktedir. Meyvesi görünmez. Patatesin bitkisi kendini meyvesiyle değil gövdesiyle gösterir. Toprağın üstünde yeşerir, büyür, çiçeklenir ve kurur. Gövdesi bir işe yaramaz.

Tıpkı insan hayatı da öyledir. Çocuk olur, genç olur. Güzel olur, çirkin olur. Zengin veya fakir… Mevkii yüksek veya düşük. Lakin sonunda her biri bir kuru dala dönüşür ve varlığını bir gün yitirir.

Eğer o gürbüz çağında ahirete yatırım yaptıysa yani toprağın altındaki, mezardaki yumruları büyüttüyse, işine yarayacak olan amelleri büyüttüyse, kısacası toprağın altına yatırım yaptıysa; zamanı gelince oradan sepet sepet devşirir. Yani onları orada hazır bulur ve harcar.

İşte Müslüman toprağın üstünde görünen lakin altına yatırım yapan insandır. Toprak üstünde görünen kısmı sadece bir heves ve gösterişten ibarettir.

Ey insan! Sen sen ol; toprağın altındaki yumrularını büyüt. Sana lazım olan odur. Üsttekini bir süre sonra  kimse hatırlamayacaktır, vesselam.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

İdris abi yaz bakalım bir gün "ben inanmıyorum" diye. Bak o zaman başına geleceklere, anında aforoz edilirsin, mürted olursun. Mürtedliğin cezasını da sen benden iyi bilirsin.

Okur

İnsan laik olmaz. Devlet laik olur.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23