• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Maziden Atiye Diyarbakır (3)

10 Ekim 2025
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Maziden Atiye Diyarbakır (3)

HÜSEYİN ÖZTÜRK

“Beşinci Harem-i Şerifin” tarihine kaynaklardan yolculukla nihayetlendirelim sözü.

Diyarbakır, 639 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde, gerçekleşen fetihle birlikte, İslam medeniyetinin merkezlerinden biri konumuna gelir.

Anadolu ve Kafkaslara yapılan fetihlerle güçlü bir askeri ve idari üs olarak kullanılan Diyarbakır, bu dönemde Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervaniler gibi birçok İslam devletinin hâkimiyetine girer.

Emeviler zamanında (661-750) Diyarbakır, bölgenin idari merkezi özelliğini elinde tutarak, Emevi valileri tarafından cami, medrese ve saray gibi yapılar inşa edilir.

Abbasiler döneminde (750-1258) ise bilim, kültür ve sanat alanında önemli bir merkez halini alır. Şehirde birçok âlim, sanatçı ve edebiyatçı yetişir.



11. yüzyılda Türklerin hâkimiyetine girer. 1085 yılında Büyük Selçukluların fethiyle birlikte Diyarbakır artık Türk-İslam kültürünün merkezi olur.

Selçuklular döneminde şehirde birçok cami, medrese, kervansaray ve han gibi yapılar inşa edilir.

12. yüzyılda Artuklu Beyliği’nin merkezi olur. Artuklular da şehirde mimari eserler inşa ederek, Diyarbakır’ı bir kültür ve sanat merkezi haline getirirler.

Bu dönemde inşa edilen Ulu Cami, Diyarbakır’a ve İslam âlemine, “Beşinci Haremi-i Şerifi” ismini aldırır. 13. Yüzyılda ise Eyyubi Devleti’nin egemenliğine girer.



Eyyubiler döneminde şehir, ticari önemini korumayı sürdürür. 13. yüzyılın ortalarında maalesef Moğol istilasına uğrar.

Daha sonra şehir, Akkoyunlu Devleti’nin kontrolüne geçer ve Akkoyunlular, Diyarbakır’ı başkentleri yaparak, büyük ölçüde şehri yeniden imar ederler.

İslam dönemi, Diyarbakır’ın mimari ve kültürel dokusunun zenginleşmesindeki farklılığını halen sürdürmektedir.

Bu devirden kalan camiler, medreseler, hanlar ve hamamlar, şehrin İslam medeniyetindeki yerini göstermektedir.

……………

16. yüzyılda Diyarbakır, Yavuz Sultan Selim zamanında Cihan Devleti Osmanlı’ya katılır. Şehir, güçlü bir askeri ve idari merkez olmasının yanı sıra, bölgenin ticaret merkezi olarak da dillere destandır.


Diyarbakır, Musul, Halep, Van, Erzurum, Sivas ve Maraş gibi geniş bir coğrafyanın yeniden idari merkezi olur.

Osmanlı idare sistemi, şehri imar faaliyetleriyle geliştirerek, surları onararak, İçkale’yi genişletir, birçok cami, kervansaray, Hasan Paşa Hanı gibi hanlar ve çarşılar inşa eder.

İstanbul ve Bursa’dan sonra en fazla Osmanlı eserinin bulunduğu şehirlerden biri olan Diyarbakır, bu dönemde kültürel ve ekonomik olarak da yine başta gelmektedir.


Bir Hac Kervan geçiş güzergâhı da olan Diyarbakır, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda ilim, irfan ve edebiyat alanında da bölgedeki haklı yerini muhafaza eder.

Şehirde birçok medrese ve kütüphane kurulur, Ali Emiri Efendi, Sait Paşa, Süleyman Nazif ve Ziya Gökalp gibi önemli şahsiyetler bu dönemde yetişir.

…………………

Ezcümle:

Bir şehre mensubiyet ve mesuliyet duymak için geçmişine sahip çıkmalıdır. Geçmişi inkâr, geleceği olmayan avara kasnakların işidir. Kendi etraflarında döner dururlar.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şizofren

Hayırlı sabahlar hayırlı cumalar abi

Abdullah ergin

Hüseyin yazılarınızı takip ediyorum önemli konulara değiniyorsunuz ALLAH uzun ömürler versin inşallah
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23