İnsan Bahçesi Mevlana Müzesi
“Topraktan yaratılan beden kabadır; ama cila kabul eder; cilala onu” Mevlana.
Dünyada İstanbul’dan sonra en çok bilinen şehir Konya’dır. “Mevlana Hz.’lerini duymayan insan topluluğu yok” denilir.
Mevlana müzesinin içi ve avlusu ve hatta civarı, “gönlü ferahlayan insanlar bahçesi” gibidir. Niçin böyle söylenir? Diyelim o vakit.
Mevlana Hz.’lerinin ve ailesinin medfun bulunduğu müze, devri zamanında Alaeddin Keykubad’ın gül bahçesiymiş.
Bu zaviyeden içerideki ve dışarıdaki ziyaretçilere baktığımızda, hakikaten iyi insanların toplandığı kalbi mutmainler bahçesi gibiydi.
Ülkemizin çeşitli illerinden, ilçelerinden ziyaretçi geldiği gibi esas yurtdışından da çok ziyaretçi vardı.
Her dilden-inançtan-ırktan yüzlerce insan, çiçeklerden ballarını toplayıp, arı kovanına dönen işçi arılar gibi büyük bir gönül rahatlığı ve eminliği içerisinde geziyor-izliyor ve sürekli kıpırdayan dudaklarla, sanki birbirlerini her an kucaklayacakmış samimiyetiyle hareket ediyorlardı.
Böyle insan manzaralarını her yerde görmek mümkün değildir. Hem büyük bir topluluk içerisinde birbirinize güvenecek, inanacak hem de hayatınızı muhasebe edeceksiniz.
•
İl Kültür Müdürü Abdüssettar Bey, müzenin günlük ziyaretçi sayısını söyleyince inanamadım. Hafta içi 5 ila 6 bin, hafta sonu 10 bini aşmaktaymış.
Çok ciddi bir rakam ve sevindirici bir hal! Hani İstanbul olsa normal denilebilir, çünkü İstanbul’a günde gelen turist sayısı yahut müzeleri gezen insan sayısı, 15 ila 20 bin arasında.
Mesela Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylara bağlı Topkapı Müzesi’nin günlük ziyaretçi sayısı 15 bin civarında, Dolmabahçe Sarayı’nın ziyaretçi sayısı 7-8 bin arasında.
Evet, dünya dönüyor ve insanlık hareket halinde.
Esas mesele; bu kadar insanın kalbini-yüreğini-dilini-düşüncesini-eylemini, “iyilik üzere” deruhte edebilmek ve iyilikleri çoğaltabilmektir!
Yeri gelmişken Konya’da müze olarak tarihin anlatılabileceği bir başka mekândan da söz etmek isterim.
TRT, Mevlana dizisi için büyük masraf yaparak yahut sponsor bularak, 55 bin metrekare alandan oluşan dev bir plato yapmış.
Burada Mevlana dizisi çekilmiş. Sanırım önümüzdeki sezon yayınlanacakmış. Yalnız burası bir plato değil, adeta 13. yüzyıl Konya’sı inşa edilmiş.
Alaeddin Keykubad Sarayı’ndan, Mevlana’nın günümüze ulaşamayan evine kadar bütün bir Konya’nın Selçuklu eserleri inşa edilmiş.
Abdüssettar Bey’in nezaretinde gezdik gördük ve sanırım plato halen TRT’nin elinde ama atıl durumda.
TRT yetkilileri ne düşünüyor bilemeyiz fakat Selçuklu Konya’sının minyatürü olan ve kültür turizmi açısından çok büyük bir hizmete vesile olacağı ve tarihi yeniden canlandıracağı aşikâr. Böylesine büyük bir emek heba edilmemeli.
Keşke Kültür İl Müdürlüğüne yahut Konya Büyükşehir Belediyesine devredilse de ne harcanan paraya ne de tarihe ve medeniyete yazık edilmese.
………………….
Ezcümle:
Tarihini koruyamayan veya yaşatamayanlar, başkasının yaşattığı tarihi benimser ve sahiplenirler.