• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Dava’nın Davası

29 Ocak 2024
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

 

“Gecikmiş adalet, adalet değildir” denilir ya, doğrudur ama bazen gecikmiş adalet eğer okkalı olursa, gecikmesinde mahsur yoktur. Gerçi yine de gecikmemeli.

Efendim böyle dememin sebebi, bu hafta gündeme getireceğim kitapla alakalı.

Öyle bir kitap ki, 12 Eylül darbecilerinin düzenlediği hukuk tarihinin yüz karası ile ilgili. Sanırım hiçbir ülkenin tarihinde böyle karanlık bir hukuk tarihi yoktur.

Yukarıdaki sözün meramına gelince:

Gecikmiş adaletle de olsa 12 Eylül darbecileri hak-hakikat ve vicdan sahibi adalet adamlarımız tarafından millete ve devlete karşı işledikleri suçlarından dolayı hak ettikleri cezayı aldılar ya ibret olması açısından kâfidir.

Geçelim “Dava’nın Davası” adlı karanlık bir dönemi aydınlatan kitaba. Ötüken Neşriyattan çıkan eseri hazırlayan isimler Raşit Demirtaş, Mahir Durakoğlu.

“Dava’nın Davası” kitabının alt başlığı, “Kurgulanmış Bir Davanın Arka Planı” ismini taşımakta.

Muhtevası nedir? Muhtevası, “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nı bugüne kadar yazılmamış pek çok yönüyle anlatmasıdır.

Bu davanın başından sonuna kadar birinci derecede savunmasını yapan Av. Şerafettin Yılmaz ve o dönem diğer savunma avukatlarıyla birlikte pek çok şahidin anlatımından oluşan belgeli, bilgili ve şahitli yakın tarih kitabıdır.

Ülkemizin 80 yılda, ABD ve Rusya ile birlikte, içerideki sol cephenin tüm siyasi-ekonomik-kültürel-sendikal ve sosyal temsilcilerinin elbirliği sonucu yabancı devletlerin boyunduruğu altında inim inim inlediğini ve içeride ne tür tezgâhlar sergilediklerini görmek için bu kitabın mutlaka okunması gerekir. Özellikle siyasetçiler tarafından.

Esere önsöz yazan Av. Şerafettin Yılmaz o yılları şöyle anlatıyor.

“MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası” olarak isimlendirilen, gerçekten de önceden tasarlanmış ve kurgulanmış bir davadan söz ediyoruz.

Toplamda 220 idam talebiyle açılmış olan bu dava, savcısından hâkimine, parti merkezini arayan askerlerinden polislerine kadar gerçeği söylemeyen bir kadronun ellerinde şekillenmiştir.

‘MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ iddianamesine başka bir suçtan yargılanan İbrahim Çiftçi davası kararının delil kabul edilmesi, emsali görülmemiş bir garabettir.

Bu dava öylesine ütopik ve insan zihnini zorlayan iddialarla bezenmiş bir dava konumundaki, iddianamede suç tarihi dahi belirlenmemiş olup, suçlamanın 1908’lerde kurulmuş bir derneğin suçlama kapsamına alınması dahi başlı başına nasıl bir dava ile karşı karşıya kalındığını ortaya koymaktadır.

İddianamenin girişindeki bölüme bakıldığı zaman suçlamada öne sürülen hususları, savcının kaleminden ziyade, yargılanan insan ve kurumlara karşı husumeti olan bir elin bu davanın oluşmasında emeğinin geçtiği kanaati görülmektedir”.

Ezcümle:

Devlet ve millet olarak son 20 yıl hariç, 80 sene boyunca içten ve dıştan; “Böl, parçala yut” tezgâhı hiç değişmeden sürdü gitti.

Kitapta bu tezgâhı ve sahiplerini de görmekteyiz.

Eser hakkında: Ötüken Neşriyat; 0212-251 03 50 [email protected]

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

müslüm

12 Eylül hukukunu kimse savunmuyor savunamazda.Ama bugünki hukukunda ondan farkı yok.MHP ve Ülkücüler davasına gelince elbette hukuksuzluklar olmuştur.Ama ülkücüleri koruyan ve kollayan bir iktidar anlayışı vardı.Bu rahmetli Demirel--Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz-diye kısaca özetlemişti.Maraş-Çorum olayları,onlarca Atatürkçü,solcu aydının katlinden sorumlu olanlar gerçek bir yargılamaya tabi olmalıydı.Ama 12 eylül hukuku hem devrimci-solcuları hem ülkücüleri öylesine yargıladı.

Hadi ..

Devlet ve millet olarak son 20 yıl hariç, 80 sene boyunca içten ve dıştan; “Böl, parçala yut” tezgâhı hiç değişmeden sürdü gitti.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23