Bir Kitap Bir de Sevda
Bir Kitap Bir de Sevda
HÜSEYİN ÖZTÜRK
“Büyük düşün, büyüklenme
Taşıyamayacağın yükü yüklenme
Umut ol, sevgi ol, çiçeklerin rengi ol
Kalemin yazar olsun, terlesin avucunda
Benim sana bırakacağım
Bir kitap, bir de sevda başucunda
Ana ocaktır oğlum/Baba dağdır ardında
Kalemler gönül, kitaplar sevdadır aslında.
………….
Bir kısmını yukarıya aldığımız mısralar, Ankara/Kalecikli Şair Osman Yılmaz’a ait.
Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş olan; ananın ocak olduğunu, babanın dağ olduğunu, büyük düşünüp, büyüklenmemeyi, umut olmayı hatırlattığı kitabındaki şiirinden.
Kalemin avuçta terleme devri geçse de günümüzde terleyen kalemler ve sahipleri pek kalmasa da iyi eserler, yine de avuçlarda terleyen kalemlerden çıkmaktadır.
Çünkü sonunda emek vardır, bedel vardır. Göz, beyin, kalp, el, düşünce, bilgi, beceri imece ederek, hakkı ve hakikati yazarsa, bütün kitapların yolu ilk kitaba çıkar.
Kitap okuma konusunda hatta bir sevda hâline gelmemesi hususunda dertliyim. Kitap basılmasından şikâyetim yok ama okunmasına, okunanların da ne kadar nasıl anlaşıldığına dair nedense hep bir endişe taşırım.
Belki de yanılıyorumdur. İnşaallah öyledir.
Söz kitaptan açılmışken, Beyan Yayınları’ndan çıkan eserlerden birisinin üst başlığı, “İslam’ın İlk Emri Oku İse” alt başlığı, “Bu kadar Cehalet Niye Var” sorusuyla yayınlandı.
O eserin ilk sayfasında Arif Nihat Asya’nın şu iki mısraı var.
“Bizde ayrı sayılmaz bir kitap bir mihraptan,
Ki uğuldar kubbemiz ‘Oku’ diyen hitaptan.
Kütüphane raflarında bekleyen yahut süs eşyası olarak kullanılan eserlerin sayfaları açılmadan, satırlarının altı çizilmeden, kenarları bükülmeden bir işe yaramaz. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Maalesef; “Bakın bizim de kitaplarımız var” gösterişinden öte geçmiyor.
……………
Kitap okumak bir sevda hâline gelmelidir. Sevda denilince akla elbet başka şeyler de gelebilir ama Kalecikli şairin başucundaki sevdası, kitaba ve içinde yazılanlaradır.
Dünyalıklarımıza sevdalandığımız kadar kitaplara sevdalı değiliz. Oysa bizi hakikate, yarına ve tabi ahirete hazırlayacak olan kitaplardır.
Son yıllarda bir de şu iddia ileri sürülmektedir:
“Günümüzde kitaplara, gazetelere, dergilere ihtiyaç kalmadı, her şey cep telefonlarında, bilgisayarlarda yüklenmiş hazır vaziyette oradan okunmalı”.
Söyleyeceklerimiz var da neyse. Kelimeler de kendi içlerinde bir değere, kıymete haizdir. Tabii ki teknolojinin nimetlerinden faydalanmalı lakin kitaptan, gazeteden, dergiden uzaklaşmak, zamanla kendimizden uzaklaşmaktır.
Camın öte yakası ile kitap sayfası aynı değildir. Biri, balı cam kavanozdan seyretmek, diğeri sayfalardan tatmaktır. Kitabı kendimizden bir parça gibi görürüz ama bilgisayarda aynı dostluğu göremeyiz.
…………..
Ezcümle Mevlana Hz.lerinden gelsin:
“Hayat bir nefestir aldığın kadar. Hayat bir kafestir kaldığın kadar. Hayat bir hevestir daldığın kadar”.
Gelin “esas kitaptan” ve ona şirk koşmayan kitaplardan uzak kalmayalım. Okumayı sevda hâline getirelim.