• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Atatürk, İnönü ve Amerikan Bayrağı

28 Kasım 2018
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Birkaç haftadır pullardan bahsediyorum. Beklentimin üzerinde geri dönüşler oldu. Büyük bölümü olumlu, birkaçı olumsuz. 

Tebrikler ve destekler bende kalsın, size şundan bahsedeyim: Pul koleksiyonu deyince, bazı insanların yüzünde alaysı bir ifade oluşuyor. Şunu söylüyorlar: “Pul mu kaldı, mektup mu kaldı?” 

Haksız sayılmazlar: Yeni nesiller, kültürümüzün kıymetli bir parçası olan, mektubu görmeden büyüyor. Hal böyle olunca, pulu da pek bilmiyorlar. 

Her şeyden önce…

Pullar, bizim tarih sahnesindeki serüvenimizin şahitleridir. Dünden bugüne gelen ve yarına doğru devam eden, yürüyüşümüzün işaret levhalarıdır. Aynı zamanda pullar, tarihi birer belgedir, vesikadır. Hatıra tarafı da ayrıca önemlidir, kıymetlidir. Mesela, Birinci Cihan Harbi’nden harf inkılabına kadar neler yaşanmış, hayatlar ve öncelikler nasıl değişmiş bir film şeridi gibi seyredilebilir.

Tam bu noktada, pul dünyasının önder isimlerinden, Türkiye Filateli Dernekleri Federasyonu Başkanı ve İstanbul Filateli ve Kültür Merkezi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı M. Ziya Ağaoğulları’na kulak verelim: “Pul koleksiyonculuğu insana çok şey kazandırır. Tarih bilinci, tasarruf bilinci ve düzen kazandırır. Pullar, insana her şeyi anlatır. Bir kere pullar ülkenin turizm elçisidir. Ülkenin ilk günden itibaren siyasi hayatını anlatır. Bir araştırmacı isen, pulların artış fiyatlarından ülkenin ekonomik durumunu takip edebilirsin.” (Türk Tarihinin Pul Hali, Lacivert Dergisi, Sayı 45, Nisan 2018)

Devam edelim.

Pullar, yakın tarihin en önemli propaganda malzemelerinden bir tanesidir.

İşte güzel bir örnek: 29 Mayıs 1953 tarihli İstanbul’un Fethi’nin 500. Yıldönümü Hatıra pulları büyük ses getirmiştir. On üç parçadan oluşan bu pullar, dünyanın en güzel serisi seçilmiştir. Bu pullar, üzerine yapıştırıldığı mektupların gittiği her yerde, şunun altını çizmiştir: İstanbul, İslam toprağıdır!

Kuşkusuz, en hafif tabirle talihsiz diyebileceğimiz örnekler de verebiliriz. İşte onlardan bir tanesi: 1971 yılında 27 Mayıs 1960 Devrimi XI. Yılı Konulu Sürekli Pul başlığı altında darbeci Cemal Gürsel’in portresi basılmıştır.

Bu kadarına, bir diğer darbeci Kenan Evren bile cesaret edememiştir. 29 Ekim 1987 yılında basılan Cumhurbaşkanlarımız pulunda, kendisinden önceki altı isimle birlikte yer almıştır.

Bugün yaşanan toplumsal kamplaşmanın kökenlerini ve nedenlerini de pullardan okuyabiliriz. Mesela…

Atatürk - İnönü rekabeti, sık sık gündeme gelen bir konudur. Mustafa Kemal’in vefatından Demokrat Parti’nin iktidara gelişine kadar uzanan dönemde, geçmişten gelen, bu rekabet su üstüne çıkmıştır. On iki yılda, onlarca farklı pulda İsmet İnönü resmi kullanılmış. Tam sayı verelim: Altmış yedi

1950 yılından itibaren tekrar eskiye dönülmüş. Elde kalan İsmet İnönü pullarına, ay yıldız ve “resmi” ibareli sürşarj (damga) vurulmuş.

Şurası kesin: İki yanlış, bir doğru etmez.

“Ne var bunda?” diyenler, şu soruları da cevaplamalılar: Bazı şer odaklarının “diktatör” yaftası vurmaya çalıştığı Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kendi resminin yer aldığı, kaç pul bastırmıştır? AK Parti hükümetleri, tıpkı İnönü gibi, Sayın Erdoğan resimleri bulunan pullar bastırmış olsaydı neler olurdu?

Hazır konu açılmışken, İsmet İnönü’den biraz daha bahsedelim. 

Türk - Amerikan yakınlaşmasının, rahmetli Adnan Menderes’in eseri olduğu söylenir. Acaba doğru mu? Pullar yalan söylemez. Onlara bir göz atalım.

15 Temmuz 1939 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin İstiklali’nin 150. Yıldönümü münasebetiyle, altı pulluk bir seri çıkarılmış. Türk ve Amerikan bayrakları, beraber dalgalanıyor. Serinin diğer pullarında; İnönü ile Franklin D. Roosevelt, Atatürk ile George Washington yan yana yer alıyor.

İsmet İnönü’nün Amerika sevdası bununla kalmıyor. 5 Nisan 1946 tarihinde, Amerikan Deniz Kuvvetleri bünyesinde bulunan ve ülkemize gelen, Missouri Zırhlısı’nın İstanbul Ziyareti konulu üç pulluk bir seri daha basılıyor.

Cumhuriyet dönemi pulları arasında gezinmeye devam ettiğimizde, birçok benzer örnek ile karşılaşıyoruz. Mesela, 28 Kasım 1957 tarihinde Benjamin Franklin’in 250. Doğum Yılı ve 15 Kasım 1974 tarihinde Guglielmo Marconi’nin Doğumunun 100. Yılı pulları bastırılmış. 

Yabancıların ölüm yıl dönümleri de ihmal edilmemiş. Mesela, 13 Şubat 1983 tarihinde Richard Wagner’in Ölümünün 100. Yılı, 29 Temmuz 1990 tarihinde dört pulluk Van Gogh’un Ölümünün 100. Yılı serisi ve 24 Temmuz 1991 tarihinde Mozart’ın Ölümü’nün 200. Yılı pulları bastırılmış.

İtirazımız yok, bunlar da olsun. Ancak nice önemli ve milli ismimiz ihmal edilmesin. Derdimiz budur.

AK Parti iktidarı ile birlikte bu tablo önemli ölçüde değişti. PTT Genel Müdürü Sayın Kenan Bozgeyik’in samimi ve gayretli çabalarını takip ediyoruz. Yunus Emre’den Evliya Çelebi’ye, Piri Reis’ten Ali Kuşçu’ya ve Kaşgarlı Mahmut’tan Sultan Abdülhamid Han’a kadar medeniyetimizin önemli isimlerini pullarımızda görüyoruz. 

Aynı şekilde geleneksel sanatlarımız, yöresel kıyafetler ve yemekler pullarımızı süslüyor. Keloğlan ve Nasreddin Hoca gibi kültürümüzün önemli figürleri unutulmuyor, unutturulmuyor.

Yazımızı bir temenni ile noktalayalım: Kâbe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara ve Mescid-i Aksa’nın da yer aldığı camilerimiz serisi en kısa zamanda basılır inşallah.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23