• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Yaşar Baş
Av. Yaşar Baş
TÜM YAZILARI

Herkese bir baro vermek

11 Mayıs 2020
A


Av. Yaşar Baş İletişim: [email protected]

Yasadışı örgütlerin ve marjinal sol partilerin yedek kulübesine dönen İstanbul, Ankara ve İzmir Baro yönetimlerinin azgınlıklarının tahammül sınırlarını aştığını çok iyi biliyoruz.

Barolar Birliği yıllardan bu yana, üç büyük ilin vesayeti altında. Son bir yıl içinde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, azgın azınlığın tahakkümüne baş kaldırdı diye koparılan kıyameti de görüyoruz. Artık üç büyük ilin barolarının şemsiyesi altında terör gruplarının sloganları açıktan söyleniyor.

Bunların sebeplerini de çok iyi biliyoruz.

Bu azgınlığın birinci nedeni baroların organlarının ve barolar birliği delegelerinin seçiminde dünyanın en adaletsiz seçim sisteminin uygulanması ve organize bir azınlığın üç büyük ilin baro organları ile barolar birliği delegelerinin tümünü teslim almalarıdır.

İkinci nedeni de bırakın mevzuat iyileştirmelerini, mevcut mevzuatın gerektirdiği prosedürleri uygulamayarak, baroların kuruluş amaçları dışında her konuda rol çalmalarının önlenmemesidir. Baroların bünyesinde LGBT komisyonları kurulurken sessiz kalıp, diyanet işleri başkanlarına yıllardan bu yana defalarca söyledikleri sözlerin tekrarlanması üzerine ortalığı bir birine katıp, tartışma bitince herkesin kendi mevzisine çekilip her şeyin unutulmasıdır.

Üçüncü nedeni ise; İstanbul Barosuna kayıtlı avukat sayısı henüz yirmi bin civarındayken muhafazakar cephenin adayı beş bin civarında oy almış iken, avukat sayısı kırk beş bine yaklaştığında muhafazakar cephenin adayının aldığı oyun üç binin altına neden düştüğünün sorgulanmamasıdır.

İstanbul Barosu’nun son seçimlerinde muhafazakar cephenin aldığı oy, kayıtlı avukat sayısının yaklaşık yüzde beşi civarında. Bu ülkenin yarısından fazlasını oluşturan hayat tarzının, avukatlar arasında böyle asimetrik olarak yansımasının doğal bir durum olduğunu kim söyleyebilir?

Aslında sorun da çözüm de ayan beyan ortada duruyor. 

Baroların azgınlığının dizginlenmesini, meslektaşları arasında bir bağ kurulmasını başaramamış ve avukatlık mesleğinin sorunlarının çözümü konusunda meslektaşlarının güvenini kazanamamış gruplara baro hediye ederek bu sorunlar çözülmez.

Barolar başta olmak üzere meslek örgütlerinin kuruluş ve var oluş nedenlerine odaklanmalarını sağlayacak modellerin konuşulması gerekir. 

Bugün avukatların güvenini arkasına almayı başaramayanlara, hediye edilecek baronun hiçbir etkisi ve karşılığı olacağını düşünmeyin. 

Barolar başta olmak üzere herkesin kendi meslek örgütünü kurmasının yolu açıldığında, belki farkında olmadan yasadışı örgütlere meşru bir örgütlenme alanı da açılacaktır. Yarın bu meslek örgütlerinin kendi aralarında kuracakları meslek birlikleri eliyle çok daha saldırgan hale gelmesinin yolları da açılacaktır.

Bugün bir meslek grubunun ancak yüzde beşine erişebilen gruplar eliyle sizin de bir baronuz olsa ne işe yarayacak ki? Emin olun o yüzde beşlik kesimin büyük çoğunluğu da sadece bugün tanık olduğumuz azgınlığın karşısında durduğunu göstermek için oy veriyor.

Türkiye’nin değişik yerlerinde baro seçimlerinde çok başarılı olan arkadaşlar var. Geçmiş yıllarda muhafazakar adayların çok başarısız olduğu bölgelerde, başarılı bir mesleki vizyon ve doğru iletişim yollarını bulan arkadaşlar seçimleri kazandılar. Çorum ve Afyonkarahisar başta olmak üzere başarılı olan örneklerin özellikle incelenmesinde özellikle büyük fayda var.

Eğer baroların yapısı ve seçim sistemi ile ilgili bir model aranıyorsa, başarılı olan modellerin değerlendirilmesi ve başarılı olan arkadaşlardan görüş alınması gerekir.

Görüyorum ki baroların yapısı ile ilgili çalışmalarda başarısız hatta çok çok başarısız olanlar yeni sistemin oluşturulmasında en çok sözü söylüyor. 

Başarılı olanların görüşleri nedense gündemin geri tarafında kalıyor. Böyle bir yol ve yöntem kısa bir süre sonra dönüp bu süreci duvarın önüne kadar getirecektir.

Bugün barolar başta olmak üzere meslek odaları ile ilgili en temel sorun, mesleki konular ve meslektaşlarının sorunlarına odaklanmak yerine, yasadışı örgütlerin arka bahçesi ve sol partilerin yedek kulübesi haline dönmüş olmalarıdır.

Bunu engellemek yerine, herkese bir yedek kulübesi yapalım demek asla ve asla doğru bir çözüm olamaz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

mizan

İki mevzu var ki meslek teşekkülleri onlardan uzak olsunlar. 1.Vazifeleri olmayan ve kendilerini doğrudan alâkadar etmeyen konulara girmesinler. 2.Kayıtlı azalarına karşı müstebit olmayıp hürriyet olsun.

Doruc

Barolarda sendikalar gibi çeşitli olsa olmaz mı? Herkes istediği baroya kaydolsa.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23