• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Yaşar Baş
Av. Yaşar Baş
TÜM YAZILARI

Baro seçim sistemleri

29 Mayıs 2020
A


Av. Yaşar Baş İletişim: [email protected]

Türkiye’de barolar ile ilgili olarak konuşmaya başladığımızda altını çizmemiz gereken birinci konu üç büyük ilin baro yönetimlerinin marjinal sol grupların vesayeti altında, terör uzantılarının sözcülüğüne mahkum edilmiş olduğu gerçeğidir.

Yıllardan bu yana bu gerçeğin altını onlarca kez en açık bir dille ve net olarak çizdim. Sol partilerin yedek kulübesine dönüştürülen barolar ve üç büyük ilin barosunun vesayeti altında kalan barolar birliği, gündemine avukatlık mesleğini bir türlü almadı.

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, son bir yıl içinde üç büyük baronun vesayetine karşı sadece avukatlık mesleğini gündemine alınca, azgınlığın boyutlarına daha yakından tanık olduk. Değiştirmek için Barolar Birliği Genel Kurulunu beklemeye bile tahammülleri yok. Derhal olağanüstü genel kurul talebinde bulundular. Mevcut sistem devam ettiği takdirde, daha önce marjinal grupların desteği ile seçilen Metin Feyzioğlu’nun ilk genel kurulda yeniden seçilme ihtimalini düşünen bile yok.

Oysa Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun vesayet zincirinin dışına çıkarak avukatlık mesleğine odaklandığı son bir yılda, avukatlık mesleğinin statüsüne sınıf atlatan gelişmelere tanık olduk.

Azgın azınlığın marjinal siyaset için araçsallaştırdığı avukatlık mesleğinin giderek artan hızda ivme kaybetmesi durdurulmuş oldu. Daha önce aklımıza bile gelemeyen yeşil pasaport dâhil, savunma mesleğinin güçlendirilmesine yönelik adımları görmeye başladık. Avukatlık meslek örgütünün, gündemini sadece avukatlık mesleğinin gelişimine odakladığında, hızlı bir şekilde olumlu gelişmelerin olabileceğinin göstergesi oldu son gelişmeler.

Nedense Ankara Barosu Yönetimi, avukatlık mesleğinin değil de LGBT topluluklarının sözcüsü gibi davranınca, son bir yılın olumlu atmosferi kaybolup gitti. 

Baroların seçim sistemindeki çarpıklık da, terör uzantılarının vesayetinde tek sesli baroların ortaya çıkmasının temel nedenlerinden. Bu tek sesliliğe karşı Anadolu’da çok başarılı örnekler de görüyoruz. Defalarca altını çizdim. Özellikle Çorum ve Afyonkarahisar Baro Başkanlarının çizgisinin iyi incelenmesinde fayda var.

Barolardaki marjinal sol örgütlerin vesayetinin ortadan kaldırılmasına yönelik arayışlar var. Baroların gündeminin marjinal sol örgütlerin talepleri olmaktan çıkarılıp, sadece avukatlık mesleğine odaklanmasını savunanların nerdeyse tamamına yakını, baro organlarının seçiminde nisbi temsil sisteminin uygulanması gerektiğini savunuyorlar. Sadece İstanbul’da bence sayıları az olan bir grup arkadaşımız, kendi ödedikleri aidatlar ile marjinal grupların sözcülerinin finanse edilmesine karşı, baro tekelinin kaldırılmasını ve herkesin kendi barosunu kurması gerektiğini savunuyor. Şahsen ben de baroların, benim ödediğim aidatlarla seçimlerde sol partilerin hukuki yardım ofisine döndürülmesine karşı etkili bir müdahale yapılması çağrısını buradan defalarca dile getirdim.

Barolar üzerindeki marjinal sol grupların vesayetinin kaldırılmasını ve baroların sadece avukatların mesleki konularına odaklanmalarını sağlayacak yöntem arayışlarında farklı görüşlerin gündeme gelmesinden daha normal bir şey yok. Bu görüşler hiçbir etiketlenme korkusu olmadan tartışılabilmeli ki, en doğru yol bulunsun ve yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.

Bazılarının konuyu herkese ayrı baro kurulmasına karşı çıkıyorsan mevcut baro yönetimlerinin azgınlığını ve saldırganlığını destekliyorsun anlamına gelecek ikilemler üzerinden tartışılmasına yönelik davranışlarını görüyorum. Böyle bir yöntem asla sağlıklı olamaz. Hem doğru karar alınmasına yönelik istişarelerin sağlıklı bir zeminde yürütülmesine engel olur, hem de birbirini tanıyan bilen insanlar arasında daha sonra ortadan kaldırılması çok zor kırılmalara neden olur.

AK Parti, toplumun çoğunluğunu kucaklayacak yöntem arayışlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hatta son Anayasa değişiklikleri ile iktidarı toplumun çoğunluğuna mecbur etmiştir. Bir dönem dar alanlara mahkûm olduğunu düşünenlere, toplumun makul çoğunluğunun sesi olabilecek bir yol önerisi yapılabileceğini kanıtlamıştır.

Avukatlar da sonuç itibariyle içinde yaşadıkları toplumun bir parçasıdır. Avukatların çoğunluğunun marjinal grupların sözcülüğü rolünü onayladığını hiç düşünmüyorum. Avukatların içinde bir gruba inzivaya çekilecek bir kompartıman inşa ederek çoğunluğu terk etme yolunun açılmasını, Ak Parti’yi ortaya çıkaran temel yaklaşımlarla çeliştiğini düşünüyorum. Ak Parti hiçbir zaman, kendini marjinalize ederek ayrı bir kompartımanda ve kendi mahallesinde yaşamayı savunmadı. Aksine devletin, milletin, vatanın ve bayrağın tekliğini savundu. Barolarda bu yaklaşımdan ayrılmasının doğru bir yöntem olacağını sanmıyorum.

Seçim sistemindeki adaletsizlikleri ortadan kaldırıp, baroların mesleki konular dışında rol arayışlarının yolunu kapatıp, makul çoğunluğun yöneteceği baroların yolunu açmanın en doğru seçenek olduğunu düşünüyorum.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23