Kadının adını kim sildi?...
Birleşmiş Milletler Örgütü’nde Kofi Annan’ın Genel Sekreter olduğu dönemde “Global Compact” adlı bir sivil inisiyatif programında tespit ettiğine göre, istihdamda cinsiyet eşitliğini sağlayan şirketler, verimlilikte % 30’luk artış sağlıyormuş.
Birleşmiş Milletler, Çin de dahil hepsinin sömürgen olduğu beşli bir çete tarafından yönetiliyor..
Dünya tarihinin en önemli buluşu, bu çeteye göre, kadının istihdama katılmasıdır…
•
Kadın emeği, ilk çağların bil mecburiyetinden, hatta günümüze dek köylük alanlarda süre gelen geçimlik tarım ekonomilerinde, üretim faktörlerinden birisidir, kadın emeği. Hem de helalinden..
Amma beri tarafta da nükleer enerji kullanmak her obanın harcı değil. Kadın emeğinden kaşaneler edinmek, hemen bütün merdiven altlarına kadar, mümkün..
Kadın emeğinin, şarta bağlılığından ötürü, kalıcılığı mutlak olmamalıydı. Savaş dolayısıyla erkek gücü kesildiğinde bu görüş, bir süreliğine belki doğruluk kazanabilirdi. O kadar..
Lakin, birikim amaçlı böylesi bir şeytanizorlama, günümüzde zulüm perdesini açıverdi..
Denildi ki, “Bir elin yetmezliğinde ikinci el, muharrik güç olarak devreye alınmalıdır”..
Şimdi hükümet de, kadını “adı yok”luktan kurtarma aşkına, kadın emeğine açık kapı uğraşında.
•
Bir toplumun ekonomik yapısının, kadın eline muhtaçlığı halinde, kadın istihdamı, işverenlercetercih sebebidir. Üretimde kadının eli, sermayenin verimliliğini arttırır…
Sebebi basittir. Ölüm ötesine inanılmayan toplumlarda, laikliğinden ötürü bilmecburiye kadın, erkeğe nispet yarı yarıya kimlik kaybına uğrar. Bu yarımlık hali, elbet ücret politikalarında da etkisini gösterecektir. Kadının eşit işine, kimlik kaybı dikkate alındığında, eşit ücret verilmez..
Bizim Cumhuriyet’in özel emek borsasında “Kadının Adı Yoktur”
Amma beri yandan, bu tarz işlemler laik hukuk nezdinde, insan haklarına, vicdan ya da genel ahlaka da uygun olmadığı söylenir. Esasen zulmün kaynağı da buradadır.
Dikkat buyurulsun, bugün eşit işe eşit ücret ödemekten kaçınanlar bile, kitle halinde “ANDIMIZ” diye yırtınıyorlar.. Niye?.
“Andımız” ile Atatürk’ün izi sürülür. Atatürkçülüğün belirgin rozetidir “Andımız”. Aynı zamanda, kadına düşük ücretin de takviyesi…
•
Sermaye, evvela maliyette birim başına verim artışına bakar. Kadının erkekle eşitlenerek fordizm bandlarında yer alması, anayasadan kaynaklanan demokratik bir hak olsa da, üretim süreçlerinde canlı emek yerine robot kullanmak da, ayrıca bir insan değil midir?..
Hak sahipliğinde sınır bu kadarla kalsa yine iyi. Gel velakin, işverenin gerçekten ahlaken mazbut, vatanını da seven bir kimse olması durumunda, işçilerini kayda alacak. Ücret, vergi, tazminatlar ve sosyal ikramlar, peşi peşine sıralanacak. Oysa robotların ne ücret bordrosu vardır, ne de kıdem tazminatı!. Robot teknolojisi el altında böyle kapasite israfı olarak dururken, istihdamda erkek yerine üretimde tezgahlar, niye robotlara bırakılmasın?...
İyi de, nereye kadar. Ürünleri satın alacak işçi eli ücretsiz kaldığında sermaye neyini, kime satacak?
•
Ölüm sonrasının inançsızlığına gelelim..
Cumhuriyet öncesi egemenlik göklerdeymiş. Padişahlar da, yukarıya vekâleten toplumu çekip çeviriyor. Vakta ki göklerdeki iradi güç yere indirilmiş. Toplumun idaresi de kendi eline verilmiş.
Hikâye böyle…
Yurt gazetesinden Yüksel Baysal, Mehmet Akif’in fikriyatı üzerinden giderek, gökyüzü iradesine son verilişin hikâyesi düzmüş. Bu hikâye, Atatürk’lü yıllarda da çok kimseler tarafından da sık sık ileriye sürülürdü.
İstiklal Marşı’mızda aksayan bir taraf varmış. “bilmem ki” diyor “nasıl anlatayım”… “Akif, inanmış bir adam. Fakat onun inandıklarının hepsine inanmıyorum”. Bunların arasında mekandan münezzeh Allah’ın varlığının da yer alacağı gayet tabii..
“Mesela bakın” diyor. “Gelecektir sana vaat ettiği günler hakkın”.
Buraya bir “HAYIR” koyarak devam edip gidiyor.
“Gelecek günler için gökten ayet inmedi bize”
•
Hoppalaaa!
Pekiyyy, nasıl oldu istiklal..
“Gökyüzündeki iktidarı yeryüzüne indiren gücün eliyle” olarak anlaşılması gerekir.
Her halde, ve de mutlak, Atatürk’ün eliyle..
•
Kadının adı konulmuş olduğu söylense de, sonra gelen takipçileri silerek temizlemişler ellalem..
Neticeye gelelim..
Kadın okuyacak. Kocası dışarıda ekmek peşinde koşarken, karısı da ocaktaki pilavı demlenmeye bırakacak. Bu arada da oğlunun fizik dersindeki kaldıracın izahını yapacak.
Hepsi bu kadar…