• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

İzmir’in dağlarında foseptikler patlamışmış…

27 Eylül 2018
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Dağlık yerler alçak ovalara nispet daha temiz ve havadar. Çiçekleri hemen tozlanarak solmaz ve kokularını da, albenileri gibi uzun süre muhafaza edermiş. Ne var ki, dağlar arasında bu normun dışında kalmış bir tek dağ bulunuyor…

Uludağ. Eski ismi Keşiş Dağı olan, Uludağ…

İskâna açılmış intibaını veren oteller, dağ kampları, günübirlik ziyaretçileri ve yerli yabancı misafirlerle piknikçilerin toprağa sızdırılan atıkları aşağının, şehir sakini Bursalıların demliklerinde buharlaşıyor…

Dağların çiçekleri bir yerde böyle buharlaşırken bir başka yerde ve yerlerde de kokuşuyormuş…

İyi veya kötü, güzel veya çirkin bu değişim ya da istihale kesin bir gerçek. Bu mekanize gerçeği çirkin bir tenkit silahı olarak politika pazarında kullanabilir miyiz?

Dalkavukluğun politikada da bir adap ve ölçüsü vardır. Ayıp ve günah olur…

İzmir, bir zamanlar “Gâvur İzmir” olarak anılıyormuş…

Osmanlı zamanında, yöneticiler yoğunlukla Müslüman, yönetilenler de yine Müslüman. Siyasi ve sosyal hayatın temeli İslami ilkeler üzerinde kurulu. Amma İzmir, Gâvur İzmir…

Olacak iş değilse de, olmuş işte…

Ticaret yolları değişmiş, endüstriye gereken önem verilmemiş, yerli Müslümanlar ticaret yerine kapıkulluğuna yönelmiş ve savaşlardaki can ve mal zayiatı Müslümanların üzerine yüklenmiş. Pazar ise, yerli Hıristiyanlarla yabancıların eline geçmiş…

İngilizler, İzmir’in pazarını Ege’nin içlerine doğru uzatmayı, padişah da demiryolu ile İzmir’i Aydın’a bağlamayı düşünmüşler. Düşüncelerdeki zahiri uyum üzerine işe başlanmış ve padişahın yük ve yolcu garantisiyle şimendifer seferleri açılmış…

İzmir, dış ticaret limanıdır. İngiltere’den gelen mallar demiryolu üzerinden İç Ege’ye postalanmaya başlar. Yerli Müslüman halk devletin kapıkulluğunda, medreselerde ve tarım alanlarında günlük maişet peşindeyken, yerli azınlıkların yanında yabancı tüccarlar da ithal mallarını Ege içlerinde pazara sunmaktadır…

İzmir dış ticaret limanı olduğundan ithalatın gümrük resimleri burada tahsil edilir. Ayrıca bunlar memleket içlerine gönderildiğinde “iç gümrük”! denilen bir başka vergiye tabi tutulur. Yerli tüccarın iç gümrük resmi, yabancıların iki katıdır. Bu ikilik, yerliyi öldürürken yabancıyı abâd eder…

Devlet eliyle zenginleşen yabancılar toprak alımına başlar. İzmir ve civarındaki bağlar bahçeler yabancının eline geçer. Zirai toprakların eski sahipleri yerli Müslümanlar, tapu sahibi yabancıların ki çoğunlukla İngiliz’dir, yarıcısı olurlar…

İzmir gâvurlaşmıştır

İzmir’in dağlarında açan çiçekler, İzmir’in aslına dönüşünün simgesidir. Daha açıkçası, 9 Eylül’ün yanında ve onunla ilişikli Sakaryaların, Dumlupınarların, Sütçü İmamların ortaklaşa kullandıkları simgenin nişanesidir…

Her devir ve her devrim kendi zenginlerini yarattığı gibi, kahramanlarını da yaratır. Cumhuriyet devrimi İzmir dağlarında çiçek açtırırken, şehir merkezindeki İktisat Kongresinde de, kendi zenginlerini yaratır ki, bu zümreye de “Aferistler” denilir…

Devrimin birinci nesil zenginleri, birinci nesil bürokrasisiyle politikacısı elbirlik, devrimin kahramanını yaratırlar…

Atatürk…

Zaman, her şeyi, maddi manevi, dünyevi ve uhrevi olmak üzere her olguyu törpüler. Hiçbir nesne olduğu gibi kalmayıp değişir ve değişirken de çoğalır. Söylendiğine göre İzmir’in o güzel kokulu çiçekleri pis kokuya dönüşmüş. Atatürk, kalkıp gelse, “Nerede o benim partim?” diyerek şaşkınlıkla yere düşüp bayılır…

CHP’nin ittifakta sol yanında dağların çiçeklendiği günlerde Sabiha Gökçen’in tepelerine bomba salladığı insanlardan bir demet, sağ yakasında da “Gericiler, Cumhuriyet düşmanı mürteciler” etiketiyle suçladığı karşıtları…

Bayılmaz mıydı?...     

Bizlerde âdet, hatta ahlaki gelenek böyledir işte. Tam kemale eremediğimiz için civarımızda bir yerde yüz kızartıcı bir pislik ortaya çıkmasın. Hemen yapıştırıverirler failinin, bilmem nere beldesinin şu partili belediye başkanının ikiz kardeşine dünürlük etiketini...

İktidarda olsun muhalefette olsun particiler, pek severler fırsatını bulduklarında rakiplerini karşılıklı olarak ahlaksızca etiketlemeye…

İzmir’in çiçekler açan dağlarında şimdi lağımlar patlamış. Olabilir, insan fıtratı değil mi, patlayabilir…

Üç-beş gün oluyor, Denizli’de kamunun sun’i şelale siparişinde ihaleyi üstlenenler, kreynin sepetini kopartınca, üç işçinin ölümüne sebep olmuşlar…

Hep düşeş atılacak değil ya, zaman gelir kumarbazın zarına hep yek de düşebilir…

İzmir’i pis kokular sarmış, lağımlar taşmış…

İyi güzel de, kim taşırmış?

CHP’li belediye!..

Tüzel kişilik sahibi belediye mi, yoksa belediyeyi çekip çeviren gerçek kişilerden mürekkep yöneticiler mi?

Bakmışsınız bunlar, hep yapılageldiği gibi, yarın partilerini değiştirmişler. Gittikleri yerde nur topu gibi ak pak olur ve el üstünde tutulur…

Tam kemale ermediğimiz, eremediğimiz için mi, yoksa erdirilmediğimiz için mi böyledir, politik ahlakımızdaki bu çirkinliğimiz?...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23