• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Alparslan Aydar
Alparslan Aydar
TÜM YAZILARI

Amazon Cumhuriyetine Doğru

02 Şubat 2020
A


Alparslan Aydar İletişim:

Hak ve batıl mücadelesi Hz. Adem (as) ile başlamıştır ve kıyamete kadar sürecektir.

Dünya hayatı; nihayetinde bir imtihandan ibaret olup, işlediğimiz zerre miktar hayrın ve zerre miktar şerrin hesabı elbet görülecektir.

Allahu Teâlâ'nın bizlere rehber olarak gönderdiği peygamberler içinde iktidar nimetine kavuşanların sayısı yok denecek kadar azdır. Bu hakikat; zafer ya da mağlubiyetin, imtihanın gereklerinden olduğunu anlamamıza vesile olmalıdır.

Son iki asırdır kan ve gözyaşı bu toprakların adeta mütemmim cüzü haline gelmiştir. Bu sebeple kimileri dininden vazgeçmiş, kimileri de dinlerini yeniden anlama ve anlamlandırma çabası içine girmiştir.

Kanaatimiz odur ki; ümmetin kahir ekserisi dininden utanmayı, ya da dininden vazgeçmeyi aklından dahi geçirmemiştir. Bu dönemde en sağlam sığınak olarak aileyi görmüş, mücadelesini sessiz sedasız fakat kararlılıkla sürdürmeyi tercih etmiştir.

Modern devletler, tüm özgürlük söylemlerinin aksine son derece totaliter ve müdahalecidir.

12 Eylül'ün üzerinden neredeyse kırk yıl geçmiştir. Fakat ortaya koyduğu anayasal düzen halen yürürlüktedir. Hemen her alanda olduğu gibi kadın ve aile politikalarında da Batı normlarını esas alan düzenlemelerin kaynağıdır.

12 Eylül ile gerçekleştirilen yapısal düzenlemelerin sonrasında, yaşadığımız süreç dünyevileşme şeklinde tezahür etmiştir.

Özellikle bugünlerde ben müslümanım diyen her bir ferdin tekrar tekrar muhasebesini yapması gereken en önemli konu aile ve aile hukuku noktasında yaptıklarımız ya da yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdır.

Fakat problemi sadece erkek ya da kadınların bireysel hataları üzerinden okumaya kalkmak ileride telafisi mümkün olmayan hatalara sebep olacaktır.

Zira yaşadıklarımız sebebiyle aile kurumu bu topraklarda tarihte hiç olmadığı kadar tehdit altındadır.

Son dönemde İstanbul Sözleşmesi'nin ortaya çıkarttığı vahim tablo sebebiyle artan tepkiler sonucu sergilenen politikaları savunmak adına yapılan çeşitli açıklamalar, haksız isnatları da içinde barındırmakta ve bu gerçekleri çarpıtan açıklamalar muhafazakar tabanı üzmektedir.

Kadın ve aile politikalarına karşı hızla yayılan tepkinin giderilmesi adına daha sonra muhtemelen camiamızın önemli kalemleriyle diyaloğa geçilmiş destek istenmiştir ve ana hatlarıyla mealen şu eleştiriler gündemimize düşmüştür.

-Tüm günahı İstanbul Sözleşmesi ve 6284'e yüklemek doğru değildir. Gerek dünyada gerek Türkiye'de yaşanan sosyal değişimi iyi okumak gerekir.

-Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kastedilen cinsiyetsizleştirme projesi değil, kadının toplum içinde hak ettiği yere kavuşmasıdır.

- Kadına şiddet hiçbir şekilde savunulamaz. Söz konusu yasaya tepki verenler kadına şiddeti savunur duruma düşmüşlerdir.

- Ak Parti'nin kadın ve aile politikalarını eleştirenlerin asıl derdi Ak Parti'yi yıpratmaktır.

Tüm bu eleştirilerde ve daha nicelerinde elbette haklılık payı söz konusu olabilir. Ancak bu durum, Ak Parti'nin kadın ve aile politikalarındaki tutarsızlıkları açıklamakta yetersiz kalacaktır.

Bu kıymetli kardeşlerimiz milletin ızdırabına kulak kesilmeye öncelik vermelidir. Ortada bir ızdırap varsa bu ızdırabı ranta çevirmek isteyen çevreler elbette söz konusu olacaktır.

Yapılması gereken konuyu gündeme getirenleri suçlamak yerine tüm boyutlarıyla değerlendirme çabası içinde olmaktır.

Ak Parti'nin kadın ve aile politikaları Gezi Aklı'na emanettir.

Uluslararası arenada ölüm kalım mücadelesi verirken, millet ve devlet arasındaki makasın kapanması ümidi bunca yeşermişken, kendi evimizde hiç olmaması gereken bir konuda sergilediğimiz yanlış politikaların açıklanabilir bir tarafı yoktur.

İmzalanan uluslararası sözleşmelerde aslolan bizim kavramlara yüklediğimiz anlam değil, bu kavramların uluslararası sistemdeki karşılığıdır.

Geç kalmadan milletin feryadına kulak kesilmeli, kadın ve aile politikaları ekseninde yerli ve milli aklı harekete geçirmeli, kadın ve aile politikalarımızı tahakküm altına alan tüm uluslararası sözleşmelerden çekilmeliyiz.

Önlem almazsak eğer, sürüklendiğimiz felaketin varacağı nokta Amazon Cumhuriyeti olacaktır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yaşlı Doçent

Sayın Cumhurbaşkanımız; emeklilik hakkını elde etmiş olan yaşlı Doçentleri, Profesörlüğe başvurmak için gerekli olan 5 yıllık bekleme süresinden muaf tutmanızı saygılarımızla istirham ediyoruz.

hak söz

makalenin konusu ve içeriği güzel lakin "- Kadına şiddet hiçbir şekilde savunulamaz. Söz konusu yasaya tepki verenler kadına şiddeti savunur duruma düşmüşlerdir. - Ak Parti'nin kadın ve aile politikalarını eleştirenler asıl derdi Ak Parti'yi yıpratmaktır." bu cümleler biraz yazıyla uyumlu değil. gerçekleri yansıtmamaktadır. -Maalesef çalışmalar ve verilen haklar sürekli çalışan ve toplum değerleriyle uyuşmayan çalışan kadınlara göre yapılmakta, malumunuz kadının çalışması demek ailenin çocuğun ihmali demektir. sizinde belirtiğiniz gibi asıl aileyi ayakta tutan ve çocuğunu yetiştiren ve ailesinin anneliğini yapanlar yok sayılmakta onlara göre herhangi bir hak ve düzenleme yapılmamaktadır. Ayrıca malum kadının yeri dinen de bilimsel olarakta evidir. onu evinden çıkarmak büyük bir faciadır.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23