• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Alparslan Aydar
Alparslan Aydar
TÜM YAZILARI

6284: Aileden, Kadınlar Cehennemine…

06 Ağustos 2018
A


Alparslan Aydar İletişim:

“Derin nefes alın ve hayal edin lütfen:

Evlisiniz ve evinizde eşinizle karşılıklı kahve içerek bir konuda tartışıyorsunuz...

Tartışmanın bir yerinde kırılma yaşanıyor ve sorunlar aşılamaz bir noktaya geliyor.

Eşiniz telefona sarılıyor ve polisi arıyor.

Sizi en az üç ay evinizden uzaklaştırmak/atmak için, kendini güvende hissetmediğini söylemesi yeterli…"

Düşünelim…

Aksini ispat etmeniz için ne gerekir?

Karşı deliller mi?

İyi ama 6284, 8/3 delil veya belge aranmaz demiyor mu?

Bu madde nedeniyle artık neredeyse bütün boşanma davalarına evden uzaklaştırma kararları eşlik ettiğini düşünüyoruz fakat gerçek rakamları yetkililer elbet açıklayacaklardır.!

Bekliyoruz…

Aydınlanma Hareketi tüm insanlığa daha özgür ve daha adil bir dünya vaadetti.

Halen, Derin Dünya'nın Irak ve Suriye'de demokrasi ve adalet için bulunduğunu düşünüyorsanız eğer sözcükler anlamını yitiriyor.

Tüm dünyada katledilen milyonlarca insan...

Hepimiz Irak ve Suriye'de yaşananlara yakından şahid olduk.

Sorsanız, demokrasi, adalet ve insan hakları için geldiler.

Oysa gördüğümüz, kan, gözyaşı ve sömürüden ibaret...

Aydınlanma Hareketi için bilgi, hakikate ulaşmanın vesilesi değil, yeryüzüne tahakküm kurmanın aracıdır.

Zira bilgi güç demektir.

Dünyanın yeni patronlarına göre eski ve eskiye ait ne varsa kötüydü ve ortadan kaldırılmalıydı.!

Vahiy, gelenek ve aile...

Kamuoyuna lanse edilen şiddet haberlerinde kullanılan argümanların neredeyse tamamı çarpıtılmaktadır...

Kadına Şiddet yaygarası, bu köklü projenin bir aparatından ibarettir..

Derin Dünya ve gönüllü neferlerinin gerçekleri çarpıtmaktaki mahareti takdire şayandır...

Kendisini sol olarak tanımlayan fakat kapitalizmin bu topraklardaki misyonerleri gibi davranan çoğu kadın dernekleri de boş durmadı.

2009 yılından beri daha yoğun bir saldırı altında olan Ak Parti iktidarının, Kadın ve Aile politikalarının Gezi Aklı ile gösterdiği paralellik, Ak Parti tabanının kadın dernekleri noktasındaki yanlızlığıyla birleşince 2012 yılında Kadına Şiddet üzerinden sergilenen çarpıtmanın meyvesi olan  ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun' (6284) yürürlüğe girdi.

O günden bu güne her şey daha kötüye gidiyor.

En azından kanuna gerekçe olarak gösterilen kadın cinayetleri açısından durum ortada.

Bizi biz yapan ve milletin yapı taşı olan aile yapımız çözülüyor.

Aile kurumu can çekişiyor.

Geçtiğimiz günlerde Fuat Tosun ne olduğunu, sebeplerini ve yaşananları yazmayı denedi.

Belki gözlerimiz açılır ümidiyle de kitabına çarpıcı bir isim seçti:

Kadınlar Cehennemi…

“Kadınlar Cehennemi' ismi -empati oluşturma çabasının ötesinde bir gerçeği de yansıtıyor. Özellikle boşanma sürecindeki erkekler, 'Maymunlar Cehennemi' filmindeki insanlar kadar olmasa da büyük bir baskı altında yaşamaya çalışıyor.

Evlerinden kovulmuş, karakolları mesken tutmuş, çocuklarından  koparılmış..."  (Fuat Tosun, Kadınlar Cehennemi)

Tüm kitap boyunca, sorular soruluyor, rakamlar veriliyor, dikkatimiz bize gösterilen cambazdan farklı bir noktaya çekilmeye çalışılıyor:

"Erkek ölümlerinin de önemli kabul edilebilmesi için, politik olarak fayda sağlaması şart mıdır?

İntihar eden evli erkeklerin sayısı yıllık binin üzerine çıkmış olmasına rağmen neden kimse ses vermiyor?

Neden, çocuklarını öldürüp intihar cesaretini dahi gösteremeyen kadınlar değil, öldürülen kadın haberleri gündem oluyor?

Neden kadınların taammüden öldürdükleri erkekler değil, öldüren erkek haberleri gündem oluyor?

Neden annelerin öldürdüğü değil, babaların öldürdüğü çocuk haberleri gündem oluyor?

Oysa hazır elde istatistikler  de var.!

Aile içi geçimsizlik nedeniyle intihar eden erkek sayısı kadınların neredeyse dört katı.

Kadınlar, öz çocuklarını erkeklerden beş kat daha fazla öldürüyorlar...

Erkekler daha çok (boşanma sürecinde) devletin aile içi meselelere kadınlar lehine karışması nedeniyle, içine düştükleri psikoloji sonucunda öldürürken, kadınlarsa daha çok aldattıkları eşlerini, aldattıkları sevgilileriyle birlikte öldürüyor.

Yani erkekler çoğu zaman cinnet halinde yani üzerlerindeki baskı nedeniyle akıl sağlıklarını yitirdikleri anlarda öldürürken, kadınlar planlayarak yani taammüden öldürüyor." (Kadınlar Cehennemi)

Tüm bu sorular, aslında ne olduğunu anlamamız için aile üzerinde odaklanmamız gerektiğini söylüyor.

“Aileler üzerinde oyun tezgâhlayan güce birçok isim verilebilir. Kimi Emperyalizm, kimi Faşizm, kimi de küresel güçlerden bahsedebilir ancak Faşizmden Emperyalizme, küresel güçlerden diktatörlüklere kadar bütün bu kavramların yaslandığı tek güç ‘para ve kapital’dir. Bu nedenle, aile üzerinde oynanan oyunların tezgahlayıcısı olarak farklı kavramların çevresinde dolaşmak yerine, sorumlu tanımlanırken ‘Kapitalizm’ kavramını kullanmanın daha doğru olduğunu düşünmekteyiz.

Kapitalizm, seçimlerden değil, aynı hedef etrafında kenetlenmiş topluluklardan korkar. Bu yüzden, etnik ayrıştırma, sınıf içi ayrıştırma ve son olarak aileleri ayrıştırma, parçalama ve çürütme hedefini daima gündeminde tutar.(Kadınlar Cehennemi)

Zira parçalanmış aile demek: İki ev, iki araba, iki buzdolabı yani daha çok tüketim demektir. Fazla acımasız bulanlar için kapitalizmin dünyayı ne hale getirdiğine bir kez daha dönüp bakmalarını tavsiye ederiz.

Zira, malları sebebiyle azgınlaşan Müstekbir Zümresi asla doymuyor.

Sürecin mağdurlarınca oluşturulan Aile Platformu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada üzerinde durduğu temel noktalar ise şunlar:

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali,

6284 Zulmü,

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’nin iptali,

Çocuk Haczi,

Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS),

Tek Taraflı Velayet,

Aile Reisliği ve Süresiz Nafaka Zulmü…

Dikkat edilirse medyada konu sadece nafaka ve çocuk haczi üzerinden ele alınıyor.

Modern dünyada aileyi tehdit eden bir çok faktörden bahsedilebilir.

Fakat üzerinde durulması gereken asıl nokta:

Kadınların boşanmalarına ve kocalarına iftira atabilmelerine imkân sağlayan yasal düzenlemelerin yürürlükte olduğudur.

Bu topraklarda hiç kimse bu güne kadar sonuçları itibariyle aile kurumunu böylesine tehdit eden uygulamalara imza atmamıştır.

Ak Parti iktidarının neredeyse son on yıldır kesintisiz devam eden saldırılardan sonra, ancak nefes alabildiğinin farkındayız.

Fakat artık GEZİ’den bu tarafa Ak Parti’nin Kadın ve Aile politikalarını esir alan kadın derneklerinin değil, Aile Platformu’nun talepleri tüm boyutlarıyla konuşulmalıdır.

Konuştuğumuz geleceğimizdir…

(Devam edeceğiz inşallah.)

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23