Şayet haya etmiyorsan….
Şayet haya etmiyorsan….
Ali Sandıkçıoğlu
Peygamber Efendimizin (sas) hepimizin çok defa duyduğumuz, belki de zaman zaman söylediğimiz bir hadisi şerifi vardır.
“El haya-u min’el iman”.. Haya imandandır.
İnsanlık için haya çok çok önemlidir.
Ebû Mesut el-Ensârî’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 6; İbni Mâce, Zühd 17)
Şayet bir insanda haya, daha doğrusu utanma duygusu kalmamış ise ne istersen onu yap, nasıl yaşarsan yaşa.
Çünkü onda ar, haya ve utanma duygusu olmadığı için her yaptığının iyi, güzel ve faydalı zanneder. Sadece kendi doğruları doğrudur.
Bir atasözü halinde nesilden nesile aktarılarak gelen “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” hikmeti, utanma duygusunun insanı fenalıklara dalmaktan alıkoyduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir.
Şu halde Allah’tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her hareketi yapması mümkün değildir. İmanı, hayası ona birçok yanlış işi yapmaya engel olur.
Utanma duygusuna sahip olmayan bir kimsenin ise önünde hiçbir engel yoktur; dolayısıyla öyle bir kimse her türlü çirkinliği, ahlaksızlığı, edepsizliği ve hukuksuzluğu kolayca yapabilir.
“Yapacağın işe iyi bak! Şayet bu iş Allah’tan ve insanlardan utanılacak bir şey değilse, onu gönül hoşluğu ile yap!
Eğer yaptığın takdirde Allah’tan ve insanlardan utanacaksan, onu kesinlikle yapma!” demektir.
Bu söz insana bir davranış ölçüsü vermektedir. Yapılacak bir iş, neticede insanın utanmasına yol açacaksa ondan sakınmalıdır. Utanılacak bir durum mevcut değilse, onu yapmakta herhangi bir sakınca yoktur.
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” hikmeti, utanma duygusunun insanı fenalıklara dalmaktan alıkoyduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir.
Şu halde Allah'tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her hareketi yapması, hırsızlık, haksızlık, yapması, devletin malına el uzatması, fakır ve fukarayı mağdur etmeleri, onların haklarına tecavüz etmesi mümkün değildir.
(Kaynak: Riyazü’s Salihin, 7.Cilt, Erkam Yayınları)
Şunu hiçbir zaman bir insan olarak unutmamalıyız:
Mutlaka yaptıklarımızdan bir gün Cenab-ı Hakk’ın huzurunda hesaba çekileceğiz.
Kendi azalarımızın birçoğu o gün lehimizde veya aleyhimizde şahitlik edeceklerdir. Yanı Hz. Allah (cc) onları konuşturacaktır.
Cenab-ı Hak bu hususu Kur’an-ı Kerim’inde şöyle bildirmektedir:
“O gün onlara, onların dilleri, elleri ve ayakları (hayat filmleri) yapmış olduklarına şahitlik edecek.” (Nur suresi 24)
Cebrail (as)’ın Peygamber Efendimize şöyle söylediği rivayet edilir:
İnsanlar olarak bu tavsiyelerden ibretler alarak kendilerimizi ona göre imtihan salonu bu dünyada hazırlamalıyız:
“Ey Muhammed, dilediğin kadar yaşa! Sonunda öleceksin! Dilediğini sev, bir gün ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin. Şunu iyi bil ki müminin şerefi, gece namaza kalkmaktır. İzzeti ise, insanlardan istememek (onlara karşı müstağni davranmak)tır. (Hâkim, Müstedrek, 4/360)
Hayâyı, "nefsin, mekruh addedilen şeyi işlemek korkusuyla kendisini tutmasıdır" diye tarif edenler de olmuştur. Burada işlenmesinden korkulan mekruh, dinî bir mekruh olabilir, aklî bir mekruh olabilir, örfî bir mekruh olabilir. Dinî mekruhu işleyene fâsık, aklî mekruhu işleyene mecnun, örfî mekruhu işleyene ebleh denir.
Bazı âlimler hayâ, haram kılınan şeylerde ise vâcib, mekruh şeylerde ise mendub, mübah şeylerde ise örfîdir demiştir.
Şeriatte (Haya), kötü ve çirkin olandan içtinab etmeye, hak sahibinin hakkına riayetsizlikten men etmeye sevkeden ahlâka denir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) "Hayânın tamamı hayırdır" demekle, her çeşit çirkinlik, haksızlık ve kötülüklerden içtinâb ve kaçınmanın hayır olduğunu belirtmiştir.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), hayânın İslâm dininde tuttuğu ehemmiyeti belirtmek için, onun "imandan bir şube" olduğunu belirtmiştir. İnsanlık tarihindeki yerini de şöyle belirtmiştir. (Alıntı sorularla İslamiyet)
Allâh’ın (cc) çok sevdiği bir haslet olan HAYA hakkında, Fahr-i Kâinât (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurur:
“Hayâ îmandandır!” (Buhârî, Îmân, 3)
“Hayâ ve îman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider!” (Süyûtî, I, 53)
“Hayâ ancak hayır kazandırır.” (Buhârî, Edeb, 77)
“Hayânın hepsi hayırdır.” (Müslim, Îmân, 61)
“Kaba söz, ayıptan başka bir şey getirmez! Hayâ ve edep ise, girdiği yeri süsler.” (Müslim, Birr, 78)
“Allâh’ım! Sen’den hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.” (Müslim, Zikir, 72)
Ebû Mesut’un (r.a.) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!” (Buhârî, Edeb, 78)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“İman, yetmiş küsur parçadır. Hayâ da imandan bir parçadır.” (Müslim, Îmân, 57)
Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) söyle buyurmuştur:
“Her dinin (kendine özgü) bir ahlâkı vardır; İslâm ahlâkı(nın özü) hayâdır.” (İbn Mâce, Zühd, 17)
Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Arsızlık nerede ve kimde olursa olsun çirkinleştirir; hayâ ise nerede ve kimde olursa olsun zarifleştirir.” (Tirmizî, Birr, 47)
Selmân’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Yüce Rabbiniz hayâ sahibi ve cömerttir. Kulu (dua etmek için) O’na ellerini kaldırdığı zaman, o elleri boş çevirmekten hayâ eder.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 23) (Alıntı İslam ve ihsan)
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözü, yukarıda belirtildiği şekilde, hayâ duygusundan yoksun olan birinin her şeyi yapabileceğini ifade etmektedir.
Bu sözü bir tehdit olarak anlamak da mümkündür. O takdirde bu söz, “İstediğin fenalığı yap bakalım; bir gün bunların hesabını tek tek vereceksin” anlamına gelmektedir.
Günümüzde gördüğümüz birçok fenalıkların yapılmasına sebep haya duygusunun kayıp etmiş insanlardır.
Bu önemli hususu ifade etmek için Peygamberimiz (sas) “Haya etmiyorsan dilediğini yap” bu işin ne kadar ciddi ve mühim bir husus olduğunun ifade etmektedir.
Zaten Adem (as)’dan son peygamber, Peygamber Efendimize (sas) kadar bütün peygamberler ve getirdikleri dinler hayayı ön plana çıkarmışlardır.
Haya, edep ve iffet sahibi insanları tenzih ederek; üzülerek ifade edelim ki, günümüzde haya hem erkeklerden hem de kadınlardan göç eylemiş gitmiştir.
Sokaklarda dolaşan ucube halindeki erkekler ve kadınlar bunun en canlı ispatıdır. i
Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. Son nefeste kamil iman nasıp eylesin, bizleri, neslimizi hayadan, edepten, güzel ahlaktan mahrum eylemesin inşallah,
Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.
SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZA:
Muhterem bakanım!
Bendeniz aslen Rizeli olup İstanbul- Sarıyer ilçesinin bir mahallesinde oturmaktayım.
Ortaokul ikinci sınıfa giden bir kız torunum var. (Oldukça başarılı)
Bir gün eve geldim. Okul çantasını evin girişine bıraktı. Niçin bıraktığının sordum. “Büyük baba çok ağır yoruldum. Onun için bıraktım.” Dedi. Çantayı aldırdım tarttım tam 9.800 kilogram.
Gerçekten çok ağır.
Çocuklarımızı kitap hamalı olmaktan kurtarmak için acilen gerekenin yapılmasını ve milli eğitim müdürlüklerimize bir genelge göndermenizi istirham ederim.