O güzel manevi ruh olmayınca olmaz...
O güzel manevi ruh olmayınca olmaz...
Ali Sandıkçıoğlu
Hazreti peygamberimiz Dünyayı teşrif etmezden evvel dünya tamamen cehalet içinde idi.
Hak, hukuk, adalet ve namustan eser yoktu.
Güçlü olanlar güçsüzleri eziyor, ellerinden haklarını gasb ediyordu.
Kız evlatları ayıplara vesile olacak diye bizzat babaları tarafından diri diri kazılan kuyulara gömülüyor ve öldürülüyorlardı.
Kadınlar için bir nevi hayvan pazarı gibi pazarlar kuruluyor, kadınlar bir eşya gibi alınıp satılıyordu. İnsanlar taşlardan, hayvan pisliklerinden veya hamurlardan putlar yapıyor, onlara bir kurtarıcı nazarı ile tapıyorlardı. Hatta bazıları acıktıkları zaman biraz önce kendi elleri ile hamurdan yapıp, taptıkları putlarını yine kendileri yiyordu.
Böyle bir zamanda HZ. ALLAH (cc) tabir caizse insanlığa acıdı, merhamet etti. İnsanlığı düştüğü ateşin kenarından veya cehennem çukurundan kurtarmak için Peygamberimiz HZ. Muhammed (as) efendimizi insanlığın imdadına gönderdi.
HZ. Peygamberimize ilk olarak kadınlardan inanan HZ. Hatice validemiz, erkeklerden ise; henüz buluğ çağına gelmemiş HZ. Ali (ra ) efendimizdi. HZ. peygamberimiz normal midesini her gün tam olarak yemekle doyuramadan geceli, gündüzlü İslam’ı yamakla meşgul oldu. Müslümanların sayıları kırka ulaşınca Beytullah’a gittiler. Kur’an-ı Kerim’in “Mukaddemün” diye tabir ettiği İslam’ın o ilk ve öncü insanları her şeylerini Allah (cc ), Resul’u Muhammed (sas) ve İslam dini için seferber ettiler.
Zenginler servetlerini ortaya koydular.
İslam’ın yayılması için kullandılar..
Öyle ki, zamanla çok zengin olan ilk sahabiler Allah yolunda infak ede ede tabir caizse maddeten fakir duruma düştüler...
Yılmadan malları ile canları ile Allah (cc) yolunda her daim geceli gündüzlü mücahede ve mücadele ettiler...
Mekke müşriklerinin ezaları artınca da bilindiği gibi hicret izni çıktı .
Hali vakti, geçimi ve evi barkı müsait olan nice asaletli insanlar İslam adına, din için, Allah için memleketlerini terk ederek başka başka memleketlere gittiler.
Yollara düştüler muhacir oldular.
HZ. Peygamberimize hicret emri gelince çok büyük bir fedakarlık göstererek HZ. Ali peygamberimizin yatağına yatmış, HZ. Ebubekir (ra) peygamberimize yol arkadaşı olmuştur...
Hicret yolunda resulullah efendimizin birçok mucizesine HZ. Ebubekir bizzat şahit olmuştur.
Hepimizin bildiği mağaranın kapısına örümceğin ağ yapması, güvercin kuşunun yuva yapması gibi.
O günden bugüne İslam’a hizmet ve İslami faaliyetler devam ediyor... Şunu da biliyoruz ki, İslam Medine-i münevvere de biraz güçlenince bir kısım Medineliler müslamanların yanında gözükmeye başladılar. Onların niyeti İslam’a hizmet değil, Medine hurmalıklarını kurtarma derdi idi.
Ne yazık ki, bugün de aynı niyette olan insanlar var. Kimi ticari, kimi siyasi, kimileri de kasayı keseyi doldurmak için, ikbal için, İslam’a hizmet ediyorum görüntüsü vermeye çalışıyor.
Niyetimiz kimseyi kötülemek veya karalamak değildir. Ancak günümüzdeki bir kısım tarikat ve tasavvuf ehlinin dine hizmet(!) ediyorum diyerek sergiledikleri madde hayranı durumlar herkesin gözü önünde cereyan etmektedir.
Öncelikle saltanatlarının devamı için harcadıkları ve türlü iftiralar uydurarak ağza alınmayacak kadar çirkin kelimeler kullanılarak yasakladıkları dava arkadaşlarının yanında; hastahaneler, holdingler, çeşitli ticaret kollarına açılarak tam dünyevileşmeleri bizlere durumun vahametini gösteriyor.
Peygamber efendimizin (sas), ashabı kiramın (Radıyallahü anhüm ecmain) hazaratının ve birçok Allah dostu evliyaullahın hiçbir maddi menfaat ve çıkar düşünmeden gayret ederek bizlere kadar getirdikleri Allah rızası, ihlas, samimiyet, azim ve kararlılık ruhundan çoktan uzaklaşılmış maddeci sözde dine hizmet (!) eden insanlar olmuşlardır. Heyhat!..
O mübarek o manevi ruh olmadan İslam dinine hizmet nasıl yapılabilir?
Biliyoruz ki; ihlas, samimiyet, birlik, beraberlik olduğu zamanlarda müslümanlar hep ileri gittiler.
Araya fitne, tefrika, haset, kıskançlık girdiği zaman da müslümanlar bölündüler, parçalandılar kolay lokma haline gelerek birileri tarafından yutuldular.
Yahut yutulmaya çalışılıyor. İslam aleminde manzara bunu göstermiyor mu?
Tarihte ilmen ve tekniken birçok ilke imza atan müslümanlar neden gerilediler?
İhlası, samimiyeti kayıp ettiler, tefrikaya düştüler. Farzlar, vacipler, sünnetler dururken mendup ve nafilelerle uğraşmaya başladılar, şeyhlerinin, üstadlarının, mürşitlerinin, emirlerinin, ağabeylerinin, “Emirel müminlerinin (!) sözlerini, telkinleri, emirlerini nerede ise ayeti kerime ve hadisi şeriflerin üzerinde görmeye başladılar. Çalışmadılar tembel, tembel tevekkül diyerek oturdular.....
Milletin kendilerine emanet ettikleri bütün maddi destekleri, kaynakları har vurup harman savurdular, israf ettiler, lüks bir hayatı içinde yaşamaya başladılar, helali haramı unuttular. Bunun adına da hizmet (!) dediler.
Peygamber efendimizin, mezhep sahiplerimizin, alimlerin, fakihlerin, müfessirlerin, Allah dostlarının yürüttükleri hizmet usulü ve hizmet şekli asla böyle değildir.
Bugün İslam aleminin elinde dünyanın en çok yer altı ve yer üstü madenleri var.
Petrol var, servet var. Buna rağmen birçok İslam ülkesi fakir. Birçok İslam ülkesi müslüman kardeşi ile savaşıyor....
Kurtuluşun tek yolu var: O da HZ. Peygamber efendimizin zamanında olan Ashabı kiramın ruhlarına, azim ve sadakatlarına sahip olmak ve gerçek manada İslam’ın ahlakı ile ahlaklanmaktır. O ruha ve o ahlaka ulaşamadan kesinlikle istenilen seviyede İslami hizmet yapılamaz, muvaffak olunamaz.
Görmüyor muyuz?
Bir avuç Yahudi milyarlarca müslümanı, onlarca İslam devletini esir almış durumda.
Hizmet ediyorum diyenler, İslami cemaatler, tarikatlar nerelerdesiniz?
Bir tepki vermekten bile çoklarınız düzenim, saltanatım, bozulur endişesiyle korkuyorsunuz?
Şunu hiçbir zaman unutmayalım. O manevi ruha erişilmeden İslam dinine hizmet edilemez.
Yapılan ruhsuz hizmetlerde, ne feyiz olur ne de bereket ve tip hizmetlerin belli zamandan sonra vatandaş üzerine de hiçbir tesiri olmaz. İhlas olmadığı için itimat ve güvence kayıp olur ondan.
HZ. Allah birliğimizi daim eylesin.
Bizleri ihlas ve samimiyet ve o manevi ruhtan ayırmasın.
Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.