• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Ülke bölünmesin diye, bölücülerle ittifak!

04 Mart 2021
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Daha önce hiç diyaloğumuz olmamıştı..

Bir ay kadar önce, eşi Av. Zübeyde Kamalak ve İyi Parti’de siyaset yapan oğlu Av. Furkan Kamalak ile ayrı ayrı ve uzun uzun konuştum..

Ayrıca.

Mustafa Kamalak’ın kendisinden de, yazıma ilişkin bir açıklama geldi.. Açıklamasını, hiçbir mahkeme kararı beklemeksizin, kullandım..

Gönlüm arzu ederdi ki..

Mustafa bey ile tekrar tersleşmeyelim.

Kendisi ile yeniden bir polemik yaşamayalım..

Ama buyrun..

Şu açıklamalarını okuyup da, sessiz kalabilirseniz, kalın..

Ben, Mustafa beyi kırma anlamında değil.. Bana sitem edeceği yeni bir açıklama göndermesi için değil..

Tarihe not düşülmesi için, çok fazla yorum da yapmadan, kendisinin sözlerini ve o sözlere benim tespitlerimi, ayrıca karşı sorularımı yönelteyim..

Takdir, okuyucunun olsun..

Prof. Mustafa Kamalak demiş ki:

“Milli görüş ekipleri gecekonduları ziyaret ediyordu sessiz sedasız. Oralara erzaklar taşıyordu. Kahvehanelere, kafetaryalara hatta genelevlere oradaki insanların acısını, ıstırabını görmek için gidiyordu. Refah Partisi en güçlü olduğu döneme erişemedi. Tabiri caizse dağın eteklerinde yolu kesildi. Zirveye tırmanmasına müsaade edilmedi.”

Yorum yok.. Sorum var: “Milli Görüş’ün zirveye tırmanmasına kim müsaade etmedi?”

Biz bunu biliyoruz..

Mustafa beye soruyoruz.

Açık konuşması için..

Hatırlatma sadedinde, bir soru daha:

“Milli Görüş’e engel olan, şu an kol kola girdiğiniz CHP kafası olabilir mi?”

Bir soru daha..

“İttifak tartışmasında, ‘Vebali büyük olan AK Parti ile olmaz’ dediğinize göre..  Milli Görüş’ü engelleyenlerin vebali daha az oluyor. AK Parti, Milli Görüş’ü engelleyen CHP kafasından daha ağır ne yaptı ki, daha ağır ve CHP’nin bile yapmadığı hangi yanlış işi yaptı ki vebali büyük oldu?”

Mustafa bey, Tayyip Erdoğan’ın “94 ruhuna döneceğiz” açıklaması üzerine diyor ki:

“94’te Refah Partisi birtakım belediyeleri kazanınca, belediyelerin kapısına ‘rüşvet alan da veren de lanetlenmiştir’ tabelaları asmıştır. O tabelaları kim indirdi? Şimdi tekrar asacağız, tövbe ettik mi diyecekler? Keşke dönebilseler. Ben oraya dönebileceklerini, o ruhu tekrar yakalayabileceklerini sanmıyorum.”

Mustafa bey önce soruyor.

Ama doğru cevabı vermeden, yanlışını söylüyor..

O tabelaları AK Partililer kaldırmadı..

CHP kafasından despotlar kaldırttı.

“Kamuda hadisi şerif kapıya asılmaz” dediler.

Askeri vesayetle birlikte, o yazıları kaldırttılar..

Dolayısı ile..

AK Partililer, 1994’de astıkları hadisi şerifi, yeni partiyi kurduktan sonra, “Nasıl olsa rüşvet alacağız” diye kaldırmadılar..

O yazıları, SP’nin ittifak yaptığı CHP’liler “Şeriatla mı yönetiliyoruz. Bu da ne?” diyerek kaldırttılar..

Milli Görüş’ün yıllarca içinde olan, hatta Saadet Partisi’ne genel başkanlık da yapan Mustafa Kamalak diyor ki:

“Eğer Saadet Partisi AKP ile ittifak yapacak olursa, kanaatimce ülke daha bir gerilir. Ülke iki kampa ayrılmış olur.”

Erbakan Hoca dönemindeki, CHP’lilerin dillendirdiği “Erbakan, halkı inanan ve inanmayan diye ikiye bölüyor. Kutuplaştırıyor” şeklindeki şablon cümleye çok benzese de..

Verdiğimiz sözü bozmayalım.

Mustafa beye ağır bir ifade kullanmayalım..

Bu cümlesinin hemen ardından söylediklerine bakalım:

“Fiilen bir tarafta Cumhur İttifakı, yani mütedeyyin insanların toplandığı kamp. Buna karşılık ikinci kamp solcular, komünistler, bölücülerle iş birliği içinde olan kamp.

Buna kanaatimce hiçbirimizin hakkı yoktur. Bu ülkenin çatışmaya, bölünmeye tahammülü yoktur. Böyle bir kamplaşma ülkeyi bölünmeye, çatışmaya götürür. Hepimiz bu milletin evlatlarıyız.”

Affedersiniz, Mustafa bey..

İyi misiniz?

Kendiniz, Cumhur İttifakını “mütedeyyin insanların buluştuğu kamp” olarak tanımlıyorsunuz..

Bunu Erdoğan yapmıyor.

Ben yapmıyorum.

Saadet Partili olarak siz yapıyorsunuz..

Yetinmiyorsunuz..

Karşı taraftaki kampı da..

“Solcular, komünistler, bölücülerin buluştuğu kamp” olarak tanımlıyorsunuz..

Bu tanımı da siz yapıyorsunuz..

Şimdi çıkın bakalım, çıkabiliyorsanız, bu işten..

En baştan “Eğer Saadet Partisi AKP ile ittifak yapacak olursa kanaatimce ülke daha bir gerilir. Ülke iki kampa ayrılmış olur” dediğinize göre..

Ülke iki kampa ayrılmasın diye, gidip solcularla, komünistlerle, bölücülerle birlik mi olacaksınız?

Yani..

Erbakan Hoca’nın yıllarca anlattığı, “Hak-batıl mücadelesi”ni..

Siz şimdi, “kutuplaştırma” olarak mı görüyorsunuz.

Erbakan Hoca’ya da, “Sen hak ve batıl olarak toplumu ikiye böldün. Onun için ben gidip batıl ile birlikte olacağım. Ki ülke kutuplaşmasın” dedin mi?

Bu mantığa göre, insanlar “İnananlar ve inanmayanlar” diye iki ayrı kutupla bölünmesin diye..

İnananlardan bazıları, gidip “inanmayanlarla birlik” mi olması gerekiyor..

Benim beynim durdu..

İflas ettim.

Aklım almıyor, bu sözleri..

Ama Mustafa bey izah edecek olursa..

Sözüm söz, buradan yayınlayacağım, açıklamasını..

Net söylesin ama..

Mesela, “solcular, komünistler, bölücülerin ittifakı” olarak tanımladığı kutupta, İyi Parti’yi nereye oturtuyor?

İyi Parti’nin o kutupta yer almış olması, yetmiyor mu?

İlla, Saadet Partisi’nin de mi, o kutupta yer alması gerekiyor?

Bu zorunluluk nereden kaynaklanıyor?

Diğer kutuptan birileri de çıkıp, “Biz AK Parti-MHP-BBP blokunda yer almamız gerekir.. Biz komünistler olarak, biz bölücüler olarak, kutuplaşmayı önlemek için, Cumhur İttifakı içinde yer alıyoruz” niye demiyorlar?

Devam ediyoruz Mustafa beyin, motor yakan ifadelerine:

“Çözüm sürecinde Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi uyardı. Siz bir kesimi hem terörist olarak suçluyorsunuz hem de bunlarla oturup müzakerede bulunuyorsunuz.”

Affedersin Mustafa bey.. Siz bu sözünüzle, ülkeyi kutuplaştırmış olmuyor musunuz?

“PKK’yı terörist olarak” demediğinize göre..

..“bir kesim” dediğinize göre.

HDP’lilerle görüşmeleri” kastediyor olmalısınız.

“Çözüm sürecinde HDP’lilerle oturup müzakere”yi niye şeytanlaştırıyorsunuz, Mustafa bey..

Yoksa?!. 

Pardon, “yoksa” sonrasını söyleyemem..

Yazının başında söz verdim..

“Ağır ifade kullanmayacağım” dedim..

Bu kadarla yetineyim..

Ve soralım: “CHP’nin avukatı mısınız siz?”

Kamalak’ın şu cümlesi sebebi ile bu soru:

“Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin ana muhalefet partisidir. CHP ile müzakere etmeyeceksek bir milli sıkıntıyı, terör olayını kiminle müzakere edeceğiz?”

CHP bu ülkenin partisi de.. AK Parti başka bir ülkenin partisi mi?

Milli Görüşü terörist olarak gösteren, üç defa partisini kapattıran “CHP kafası”, bu ülkenin partisi..

“AK Parti vebali büyük ve ittifak bile yapılmayacak parti” öyle mi?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Can Talan

Erdogan'ın plani tutmuyor, tüm tuşlara basiyor ama nafile, oyun geri dönmüyor. Istanbul'u nasıl kaybettiyse, genel seçimi de öyle kaybedecek, bizi CHP'ye mahkum edecek. Ah keske adalet ve getirseler, kalkindirabilseler durust olsalardi. Ama mal mulk sevdasi yuzunden ahretleri de tehlikede. Beyler bu defa iş ciddi.

Şuayıp

En büyük tehlike kişileri bilerek veya bilmiyerek istismar ederek kendi gayeleri uğruna kullanmaktır
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23