“Şüpheli”ye güneş gözlüğü aldırtan savcıya oy verebilir miyiz?
Sonunda ağzındaki baklayı çıkartmış, Pensilvanya’daki zat..
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak, demiş ki; “Millete zulmedene oy vermeyin de kime verirseniz verin. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’a verin, Sayın Ekmelettin Bey’e verin, Sayın Selahattin Bey’e verin, kime isterseniz verin. Fakat oy verirken, şu nifak alametleri kendisinde bulunanlara Allah aşkına, Peygamber hatırına vermeyin.”
Şimdi soru şu:
Pensilvanya’daki zat, kendi sevenlerinin tanımlaması ile milyonlarca insanın(!) ağzına baktığı kişi.. Kimin millete zulmettiğini bilmiyor mu?.. Bilmiyor mu ki, oy verilmeyecek kişinin bu özelliğini belirtmekle yetiniyor.
Nifak alametlerini kimin kendisinde bulundurduğunu bilmiyor mu?.. Bilmiyor mu ki, o alametleri taşıyanın kim olduğunu söyleyeceğine, “bir gülümsemesine dünyaları verecek sevenleri”ne sadece “tanımlama” yapmakla yetiniyor?
•
Olayın bir de şu yönü var..
Pensilvanya’daki zat, o özellikleri kimin taşıdığını gerçekten bilmiyorsa..
Onun ağzına bakanlar, nereden bilecekler?
Hocası bilmiyorsa.. Bilemiyorsa.. Tespit edemiyorsa..
Talebeleri nasıl bilecek, nasıl tespit edecek?
Topu topu üç isim var..
Adayların tamamı, üç kişi!
Hani milletvekili seçimi olsa.. Mahalli belediye seçimleri olsa..
“Yüzlerce aday var” deriz..
“Binlerce aday var” deriz..
“Bunların hangi birisini, hocaefendi irdelesin de.. O olumsuz özellikleri taşıyıp taşımadıklarını tespit etsin de... Kamuoyuna nasıl açıklasın” deriz..
Ama cumhurbaşkanlığı seçimi yapıyoruz.
Aday sayısı, hepsi hepsi üç..
Üç kişinin, hangi statüye dahil olduğunu, tespit edemiyor mu, hocaefendi?
•
Kimbilir, belki de korkuyordur, Pensilvanya’daki zat..
Tarif ediyor..
Özellikleri sayıyor..
Aslında kimi ima ettiğini açıkça izhar ediyor..
Ama isim vermiyor, veremiyor..
Gerekirse “Ben seni kastetmemiştim ki!” diyecek.
Söylediklerini inkar etmek için, kendisine açık kapı bırakıyor..
Takıyye yapıyor..
Kimse hakkında, “münafıklık alametlerini üzerinde barındırıyor- barındırmıyor” tartışması yapmam..
Hz. Peygamber’in metodunda bunun olmadığını biliyoruz..
Ama hepimiz yaptıklarımızı, söylediklerimizi şöyle bir tartalım..
Hiçbirimiz, ikiyüzlülük yapmayalım..
Söyleyeceklerimizi açık söyleyelim.. Sonrasında arkasında duralım.
Söylemeyeceklerimizi de, üstü kapalı imalarla, çaktırmadan söylemeye çalışmayalım..
“Ekmel-i ihsan” deyip.. Yeni yeni kavramlar icat edip.. Ardından da “Ben kimseyi kastetmedim” uyanıklığına kaçmayalım..
Dürüst olalım...
•
“Bu kim olursa olsun! Benim babam da olsa, amcam da olsa, öz kardeşim de olsa, kırk elli seneden beri bağrıma bastığım insanlardan biri de olsa, bu sıfatlar bulunanlara vermeyin. Zulmedene vermeyin, millete haksızlık yapana vermeyin, kanun nizam tanımayanlara vermeyin, keyfîliklerini kanun yerine koyanlara vermeyin; kime verirseniz verin” diye de devam ediyor, Pensilvanyalı zat.
“Güneş gözlüğünü, soruşturduğu işadamına aldırtan, mont ısmarlayan, fiyatını da söyleyen başsavcıvekiline oy verebilir miyiz” diye sorardım ama.. Zekeriya Öz aday değil.
O zaman adaylardan birisine imada bulunarak soralım Pensilvanya’ya: “Katillere oy verebilir miyiz?”
Daha açık soralım, “PKK destekçisi Selahattin Demirtaş’a oy verebilir miyiz?”
Madem girdin bu konuya..
Hem de seçime üç gün kala..
Yorma bizi..
Söyle, kime verebiliriz, kime veremeyiz?
(Gülen grubu mahalli seçimlerde, AK Parti karşısında hangi aday kuvvetli ise, ona oy verilmesini istedi.. “Batı ve İç Anadolu’da, Güneydoğuda PKK’lılar da buna dahil” dediğimizde, alnı secdeli kardeşler, “İftira ediyorsunuz” demişlerdi..
Şimdi bir daha kulak verelim bu kardeşlere..
Soralım kendilerine: “Hocaefendi, PKK destekçisi Selahattin Demirtaş’a oy verilmesine, bu sözleri ile onay verdi mi, vermedi mi?”
Son açıklama ışığında söylesinler: “İftira mı ediyormuşuz, gerçeği mi söylüyormuşuz!”)
•
Pensilvanyalı zat, bir de bir hadisi dayanak alıp, diyor ki:
“Yani namaz kılınca münafıklıktan çıkmaz, oruç tutunca münafıklıktan çıkmaz. Abdullah ibn Übeyy ibn Selul de namaz kılıyordu. 300 tane hempası vardı, onlar da mescide giriyorlardı, abdestli mi abdestsiz mi, cem mi ediyorlardı, hepsini gece mi kılıyorlardı!”
Başkalarına böyle tanımlamalar yapanlar.
Böylesine iddialı konuşanlar..
O hadis-i şeriften kendilerini hangi delille sıyırıyorlar?
Kendileri için de geçerli değil mi o hadis-i şerif?..
•
Allah, kimseyi şaşırtmasın..
“Siyasetten uzağız” diyerek, mahalli seçimlerde hem CHP, hem MHP, hem de BDP’yi destekleyenlerden.. Şimdi üç cumhurbaşkanı adayından hem İhsanoğlu’nu, hem de Demirtaş’ı destekleyenlerden.. Siyasetin göbeğine bu kadar açıkça oturanlardan, bizleri emin eylesin.