• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Rüşvet siyasi suç, cinayet siyasi suç, soykırım bile siyasi suç!

14 Kasım 2025
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Rüşvet siyasi suç, cinayet siyasi suç, soykırım bile siyasi suç!

Ali Karahasanoğlu

Ekrem 160 milyarı uçurmuş…

142 farklı eylemi var. 

Binlerce yıl hapis cezası isteniyor…

Aleyhinde 70 itirafçı var…

Hiç sorun değil arkadaşlar…


AK Parti’nin dürüstlüğünü yeterli görmeyip, “etik siyaset” diyerek yola çıkan ve en sonunda yolsuzlukların, yasakların mimarı CHP’ye yamanan Gelecek Partisi ve onların çıkardığı Karar gazetesi, Ekrem İmamoğlu hakkındaki isnatları hiç ciddi bulmamış…


 

Okuyup da eleştiriyorlar sanmayın…

Okumaya ihtiyaç duymuyorlar…


Ekrem onlar için tek ve son can simidi.

O ellerinden kayıp giderse…

Yüzlerine kim bakar ki…

Önceki gün başladığım iddianame okumamda, daha 500’lere bile gelemedim…

Ama Ahmet Taşgetiren ağabeyimiz, işin kolayını bulmuş…

“Şunun içine bir kova su katayım, olayı sulandırayım” demiş…



 

Ve başlığı bulmuş:

“Oy verenler de örgüt mensubu mu?”

Aaaa, çok güzel bir başlık bu Ahmet abi…

Ekrem iki villayı bedavaya almış.

Savcı, onlarca suçlama ile birlikte değerlendirdiğinde, Ekrem’i suç örgütü başı olarak suçlamış…

Sen bu işi sulandırmak için, “Ekrem’e oy verenler de örgüt üyesi sayılacak mı” diye sorarak, üzerine düşen vazifeyi yerine getirmeye çalışıyorsun…


 

Öyle mi?

“Bir dava örgüt çerçevesine oturtulduğunda artık çok sıradan bir faaliyet bile örgüt çalışması şeklinde değerlendirilip suç niteliğine büründürülebiliyor” diyor Ahmet abi..

Sana öyle geliyor olabilir, Ahmet abi…


 

Bir hukukçu olarak bana hiç öyle gelmiyor… Benim için, yetimin kör kuruşuna el uzatmak, örgüt suçundan önemli…

Eminim savcı için de öyle…

Ve onun içindir ki, 142 ayrı eylem tek tek irdelenmiş… 142 sayfada iddianame bitirilebilecek iken…


 

“Elde ettiğimiz tüm bilgileri buraya yazmazsak, biz de yetimin malına el uzatan adamı korumuş oluruz” mantığı ve hassasiyeti ile…

Her şey 3.800 sahifelik iddianameye aktarılmış…

Ve rüşvetler için, irtikâplar için, kara para aklama suçları için binlerce yıllık hapis cezası isteniyor… 

Örgüt yöneticisi olduğu için değil…


 

Ama Ahmet abi işi sulandıracak ya… 

Yetim hakkına el uzatanların avukatlığını yapacak ya…

“Ahtapot” kelimesinin iddianamede 4 defa geçtiğini aktarıp, bunun üzerinden savunma yapıyor.

Bu çok önemli imiş. Çünkü Cumhurbaşkanı önceden “ahtapot” ifadesini kullanmış…


 

Ah be Ahmet abi…

Solcu kemalistlerin böyle de tuzağına düşülmez ki…

Onlar kulağına üflüyor, sen de papağan gibi tekrarlıyorsun…

Ben de kulağına üfleyeyim, bakalım yazacak mısın: “İddianamede ‘örgüt lideri’ ifadesi tam 342 defa geçiyor… Ama Tayyip Erdoğan’ın ağzından biz, örgüt lideri ifadesini hiç duymamıştık.”


 

Haydi cevap ver, Ahmet abi… Yoksa savcının Cumhurbaşkanının emrini dinlemediğini mi söyleyeceksin… Burdan mı maraza çıkaracaksın.

Tayyip beyin, Ekrem’in gerçek soyadı olmayan “İmamoğlu”nda geçen ‘imam’ kelimesi sebebiyle, suç örgütünün ismini böyle nitelendirilmesinden pek hoşnut olmadığını önceki aylarda basında yer alan kulis bilgilerinden duymuştuk…


 

Ama savcı, 415 defa, “İmamoğlu suç örgütü” demiş…

Eee. Buradan nereye varacağız şimdi biz?

“Ekrem İmamoğlu çalmamıştır, pırlanta gibi bir cumhurbaşkanı adayıdır” sonucuna mı varacağız?

“Ahtapot 4 defa geçti… Cumhurbaşkanı da önceden ‘ahtapot’ demişti. O halde, Ekrem İmamoğlu yolsuzluk yapmamıştır” mı diyeceğiz… 


 

Yaptığı yolsuzlukları 3.800 sayfayı dolduran Ekrem İmamoğlu’nu savunan Karar yazarı sadece Taşgetiren değil…

İbrahim Kiras kardeşimiz de, “CHP’nin ittifaksız seçim kazanma şansı” diye başlık atmış yazısına…

“İddianame”nin “i”sinden bahsetmeden kaleme almış yazısını…


 

Nasıl yürek ama…

Nasıl dürüstlük bu? 

Nasıl ahlak?

“İddianameye bakmayalım. ‘Ekrem İmamoğlu sayesinde, CHP artık tek başına iktidara gelecek’ mavalı okuyayım. Nasıl olsa, bu andan sonra, küçük bir ihtimal de olsa, kazandık kazandık. Kazanamazsak zaten daha başka kaybedeceğimiz hiçbir şey kalmayacak…” diyorlar..


 

Sabahtan akşama kadar AK Partililere suç yükleyen Fehmi Koru da, “Beni unutmayın. Ben de buradayım. Ekrem kardeş çıkarsa, beni de görsün” diyerek, “‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki?” başlığı atmış yazısına…

Bakın; Fehmi abi, “iddianame” kelimesini yazısında geçirmiş işte…


 

Ne istiyor Fehmi abi?

“Siyasi bir davada yargılanan insanların, suçları sabit görülürse cezaevine götürülene kadar kendilerini savunmalarını sağlamaya yarayacak özgür bir ortamda bulunmaları gerekmez mi?” diyor.

Bu kafaya göre, rüşvet alırsınız, siyasi dava olur. Yolsuzluk yaparsınız, siyasi dava olur. Adam öldürürsünüz, siyasi dava olur…


 

Yok canım abartmıyorum…

PKK’lılar, karakol basıp katliam yaptıklarında, “biz katiliz” diyorlar mı? 

Kendilerini, “Siyasi mahkûm” olarak kendilerini tanımlamıyorlar mı?

Dahasını söyleyeyim, İsrail Başbakanı Netanyahu, “Biz İsrail’i savunuyoruz” diyerek, Gazze’de soykırım yapmıyor mu?


 

O da yarın, Ekrem İmamoğlu’na yolsuzluk iddianamesini hazırlayan Başsavcılığın verdiği yakalama kararı ile tutuklanırsa, Fehmi Koru’dan aldığı akıl ile kendini savunacak: “Ben siyasi suç işledim.. Tutuksuz yargılanayım”.

Akıl muvazenenizi kaybettiyseniz, böyle saçmalarsınız.


 

Rüşveti, “siyasi dava” olarak tanıtırsınız…

Ben de sorarım kendisine: “Affedersin Fehmi bey, ‘siyasi dava’ olmayan bir dava söyler misiniz bana.”

Hırsızlık siyasi dava, rüşvet siyasi dava, kara para aklama, veri satışı hepsi siyasi dava… Öyle mi?

Şunu da soralım, “bu dediğiniz, hangi kanunda yazıyor?”

Tısssss. Havası söndü, Fehmi beyin..


 

Geçelim…

Karar’ın genel yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’na bakalım…

“İmamoğlu’nun değil Türkiye’nin zor davası” diye yazmış Bay Karaalioğlu…

“Ekrem İmamoğlu yakın tarihin kendisiyle en çok uğraşılan siyasetçisidir.” diye yazıyor Karaalioğlu.. Hemen sonra bakıyor, Ekrem abisi “aferin” demiş mi?


 

“Hapse atıldıktan bir akşam önce diplomasının iptali” diye yazıyor, soruyor, “Ekrem abi para yollayacak mı?”

“Ekrem İmamoğlu ilk seçimi kazandığı gün ok yaydan çıkmıştı…” cümlesini kuruyor. “Haydi gelsin artık, sistemde biriktirdiklerinizden bize de bir şeyler” diye gözlerini faltaşı gibi açıyor…


 

“Yolsuzluk yapanlar yargılansın, biz de gerçekleri yazıp, suç işleyenin karşısında, haksızlığa uğrayanların da yanında olalım” diyeceğine…

“Sorunları çözmeye aday ismin ve arkadaşlarının hapse atılması, hakkında asırlarca ceza talebiyle dava açılması durumu daha da kötüleştiriyor.” diyor.


 

Arkadaş, iki villadan haberin yok mu senin… Kış uykusunda mısın, yoksa kör, sağır, dilsiz misin?

Şöyle bitirelim:

Davutoğlu’nun dürüst genel yayın yönetmeni diyor ya: “İmamoğlu’nun değil, Türkiye’nin zor davası”.

Ben de şöyle diyeyim:

“Davutoğlu’nun etik siyaset adına çıktığı yolda, yolsuzluklara destek vermede suçüstü olmasının davası…”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23