PKK’lı değilsiniz anladık, Türkevi’ne saldırıyı niye kınayamıyorsunuz?
İyi Parti’nin İstanbul İl Başkanlığına bir “yorgun kurşun” değdi diye kıyameti kopartanlar..
PKK’lı terörist ABD’de Türkevi’ne saldırı düzenlediğinde bir şey dediler mi?
Demediler..
Hani sadece siz tehdit ediliyordunuz. Sadece siz korkutulmak isteniyor, saldırılara uğruyordunuz..
Sizin camınıza değen kurşunu atan bulundu, terör örgütü ile ilgisi olmadığı ortaya çıktı.
CHP’nin il başkanlığı önünde havaya kurşun sıkanlar yakalandı, sosyal medya maceracıları olduğu ortaya çıktı, terör örgütü ile ilgileri yok.
Ama..
ABD’de Türkevi’ne levye ile saldırıp, camları kıran, olayın bir kaza değil, kasti bir saldırı olduğunu gösteren videolar yayınlandı..
İyi Parti ve CHP dahil, Millet İttifakından tek itiraz geldi mi?
Gelmedi..
Ama diyorlar ki: “Biz teröre karşıyız. Bizim terör örgütleri ile işimiz olmaz.”
Terör örgütü sizi öyle korkutmuş ki, apaçık bir saldırıyı, kınamaya bile cesaret edemiyorsunuz..
Olayın bir de şu yönü var: Bu arkadaşlar demiyorlar mıydı, “Adalet de, hukuk da, demokrasi de, hepsi ABD’de var.. Bunlar bizde yok.”
Buyurun görüntüler ortada. Ama bir günden fazla süre geçti.. ABD teröristi bulmadı, bulamadı.. Hukuk ABD’de var ama Türkiye İyi Parti’nin camına değen kurşunun failini hemen aynı gün bulup savcıya götürdü. CHP il başkanlığı önünde havaya sıkılan kurşunun faillerini bulup, savcıya götürdü.. Ama ABD, Türkevi’ne yapılan saldırının failini henüz bulmadı, bulamadı.
Şimdi söyler misiniz, hukuk nerde; ABD’de mi, Türkiye’de mi var?
Bu vesile ile, ekonomistlere de hatırlatalım..
“Ekonominin düzelmesi için, adalet olması gerekir, hukuk olması gerekir” diyordunuz ya..
Buyurun söyleyin..
ABD’nin ekonomisi, adalet olmadığı halde, hukuk olmadığı halde, niye ekonomileri bizden iyi? Tek sebep olabilir: Ekonomileri; emperyalizm üzerine, sömürü üzerine kurulu, hukuku da adaleti de, vitrin süsü olarak kullanıp, bizim gibi “gelişmesi engellenen ülkeler”deki ajanları ile “Adalet-hukuk olmazsa, ekonomi düzelmez” söylemleri geliştirtiyorlar da onun için..
Çelişkileri “Türkevi’ne saldırıya suskunluk, il başkanlıklarının camına değen kurşunda ortalığı birbirine katma” ile sınırlı değil..
Meral Akşener çarpıtmanın kralına imzasını atıyor: “Bize bütün bir seçim boyunca ‘PKK’lı’ dendi. 50 bin tane iftira atıldı ama buna karşı dört HÜDAPAR’lı girdi Meclis’e.”
Ben de soruyorum Meral Hanıma: “Diyarbakır annelerini, 3 yıldır ziyaret edememenizin gerekçesi nedir. Tamam, PKK’lı değilsiniz. O zaman söyleyin, niye PKK’yı korur şekilde, Diyarbakır annelerini ziyaret etmediniz, edemediniz?”
Bir soru daha Meral Hanım’a:
“Varsayalım dediğiniz gibi olsun. PKK’lı olmayın.. Peki HÜDAPAR’lı 4 ismin TBMM’de olmasından şikayetçisiniz, bunu söylüyorsunuz da.. HDP’nin 50 isminin TBMM’de olduğunu niye söylemiyorsunuz?
Ki; HDP’lilerin tamamı, PKK için “terör örgütü değildir” diyorlar..
HÜDAPAR’lılar ise, “hiçbir terör örgütü ile ilişkimiz yok, bütün terör örgütlerini de kınıyoruz” diyorlar..
Devam ediyor HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu:
“Biz sırtımızı terör örgütlerine dayamıyoruz. Biz sırtımızı Allah’a dayıyoruz.”
Şunu da ekliyor Yapıcıoğlu: “Biz kimsenin heykelini dikme sözü de vermiyoruz.”
Ne demek istiyor Yapıcıoğlu?
“Biz HDP gibi, PKK’ya sırtımızı dayamıyoruz. Biz teröristbaşı Apo’nun heykelini dikme sözü veren HDP gibi, hiç kimsenin, hele hele terör örgütü üyelerinin heykelini dikme diye bir sözümüz yok!”
Bu durumda, HÜDAPAR’lı 4 ismin milletvekili olmasından rahatsızlık duyan Akşener, söylesin bakalım, “PKK’nın uzantısı olmakla suçlanan ve bu konuda Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası yürüyen HDP’liler için, niye HÜDAPAR’lılarla birlikte aynı cümlede rahatsızlık ifadesi kullanmadı?”
Akşener konuşmasını sürdürüyor:
“Herkes Gonca Kuriş’i hatırlamalı. Domuz bağıyla öldürüldü. Hizbullah tarafından öldürüldü.”
Gonca Kuriş de dahil, hiç kimsenin öldürülmesini tasvip etmediğimizi biz de, Cumhur İttifakı’nın tüm bileşenleri de haykırıyor..
Ama Akşener, dönüp dolaşıp, “Gonca Kuriş” diyor.. “Domuz bağı” diyor..
Ben de kendisine hatırlatıyorum, “Sayın Akşener, Aybüke öğretmeni tanır mısınız.. 25 yıl önce değil, 6 yıl önce PKK tarafından katledildi.. Sayın Akşener, 15 yaşındaki Trabzonlu genç Eren Bülbül’ü tanır mısınız.. 30 yıl önce değil, 6 yıl önce PKK’lı teröristlerce katledildi.. Sayın Akşener, kaymakam Muhammed Safitürk’ü tanır mısınız.. 7 yıl önce, PKK’lı teröristlerin, makam odasına koydukları bomba ile şehid edildi..”
Doğrudur-değildir, gösterebildikleri iki tane, üç tane olay var.. Bunun üzerinden, ilişkisi olmadığını defalarca haykıran HÜDAPAR’lıları suçlayan Meral hanım, bir çırpıda katledilen 40 bin asker-polis-memur-sivil insan-çocuk-ihtiyar sayabileceğimiz PKK’nın vahşice öldürdüğü insanları görmüyor, hatırlatmıyor..
“Gonca” diyor da, “Aybüke” diyemiyor..
“Domuz bağı” diyor da.. “Bombalar, silahlar, canlı bombalar” diyemiyor..
Bu nasıl bir siyaset anlayışıdır?
Biz söylemeyelim..
Meral hanımın düne kadar partisinde siyaset yapan Yavuz Ağıralioğlu söylesin:
“Çocuklarımızın katilleri ile birlikte olmamız isteniyor.”
Olay tam da budur..
Çocuklarımızın katilleri, binbir güzelleme ile siyaset yapmaları için mazeret üstüne mazeret üretilerek, Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemelerinin hak olduğu belirtiliyor..
Diğer taraftaki gerçekten bir siyasi parti ise, şeytanlaştırılmak istenerek, Erdoğan’a verdiği destek itibarsızlaştırılıyor...
“HDP’ye siyaset hakkı” tanıyanlar. Kapatma davası açıldığında, “yanlış” diyenler..
Şimdi kapatma davasının k’sı bile ortada yok iken HÜDAPAR’a siyaseti haram kılmaya kalkışıyorlar..
HÜDAPAR’ın kadın düşmanı olduğunu ileri sürüyorlar..
HÜDAPAR yöneticisi Hüseyin Yılmaz’ın eşi çıkıyor, “Ben diş hekimiyim. 8 Şubat sürecinde, 5. sınıfta fakülteden başörtü sebebi ile atıldım” diyor..
İki kızının tıp eğitimini hatırlatıyor.
HÜDAPAR’ı kadın düşmanı ilan etmek isteyen muhataplarımızdan tık ses gelmiyor..