• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Tâlib Çelen
Ahmet Tâlib Çelen
TÜM YAZILARI

Kadının çalışması doğum oranının azalması demek

07 Temmuz 2025
A


Ahmet Tâlib Çelen İletişim:

Kadının çalışması doğum oranının azalması demek

AHMET TALİB ÇELEN

Kadının iş hayâtına atılmasının doğumların azalması üzerindeki tesirini yazmayı düşünüyordum. Nureddin Yıldız Hoca’nın mevzû ile alâkalı bir suâle verdiği cevap yazmak istediklerimi “tamâmen” denebilecek nispette ifâde ediyor. Bu yüzden onun yazısını paylaşmayı yeterli görüyorum. 

SORU:

Selamunaleyküm hocam.

Ben mühendislik ve işletme bölümlerini okuyan başörtülü bir hanımım. Bu yaz okulum bitiyor ve belediye ya da olduğum gibi çalışabileceğim ve haklarıma saygı duyulacak bir sektörde (banka hariç) çalışmayı düşünüyorum. Ama bu siteyi biraz inceledikten sonra tıp ilminden gayrı ilim tahsil etmiş olsalar bile tüm hanımlara evliliği ve ev hanımlığını tavsiye ediyorsunuz. Benim düşüncem ise mutlaka çalışmak yolundadır. Hem maddi hem de manevi hayat şartlarımın beni buna zorladığını düşünüyorum. İlgilenmem gereken kardeşlerim var ve onların eğitimlerini iyi yerlerde sürdürmeleri için, beni bunca yıl okutan aileme destek olmak istiyorum. Ancak çocuk sahibi olduğumda evladımla ilgilenmek adına çalışmayı düşünmüyorum inş. Bu konuda görüşünüzü merak ediyorum. Asla karşıtlık olsun diye değil bilhassa belli sebeplerden ötürü çalışmak zorunda olan hanımların durumunu sormak istiyorum? Bizim için tek seçenek ev hanımlığı mıdır? Hürmetler.

CEVAP:

Selamünaleyküm.

Değerli hanım kardeş.

Müslüman kadın çalışamaz şeklinde bir kural koyamayız. Çalışmayı, rızık temin etmeyi erkeklere tahsis etmenin bir dayanağı yoktur. Kadın da çalışabilir, kazanabilir, servet sahibi olabilir. Sonunda da sadakalar veren, hayırlar yapan bir kadın olarak Rabbine gidebilir. Bunun hiçbir dini engeli yoktur. Tekrar ediyorum: Kadının çalışmasının dinen bir engeli yoktur. Engel, kadının kadınlığının zarar görmesindedir. Zira Müslüman toplumun, kadınını kaybetmesi ile topraklarını kaybetmesi arasında fark görmeyecek kadar önemli bir yerde görüyoruz kadını. Müslümanlar, kadınlarını işyerlerine gönderdikten sonra nesil yetiştirme kabiliyetlerini zedelemektedirler. Bireysel şartlar, istisnai durumlar bu genel kuralı aşamaz.

Kadının çalışması ile alakalı olarak şu üç tespiti yapabiliriz:

Birinci tespit: Kadının fiilen bulunması zorunlu alanlar vardır. Tıp da bunların başında gelmektedir. Doğumu teşvik eden, önünde çocuk doğurmuş bir kadına, cepheden gelmiş bir gaziye dizilen övgüleri dizen, onun doğumuna katkıda bulunmaktan sevaplar uman bir ‘kadın doğumcu’ doktorun ne büyük bir hizmet yaptığını takdir edebiliyor musunuz? Sadece kadın doğumcular da değil. İnsan sıhhati ile alakalı her branş, kadının da o branşta bulunmasını gerektiriyor. Bunun için kadınların, zekâ ve özel şartları izin veriyorsa, Allah’ın Şeriatı’nın aşılmadığı zeminlerde tıp öğrenmelerini ve ibadet niyeti ile bu işi icra etmelerini tavsiye etmekte bir sakınca görmüyoruz.

İkinci tespit: Kadının, şu veya bu nedenle çalışması zorunlu olabilir. Rızkını temin etme zorluğu veya kendisinin takdir edeceği bir zorunluluk, kadını çalışmaya mecbur edebilir. Bu da olur diyeceğimiz alanda kalmaktadır. Bu durumda Müslüman hanım, en zararsız, en az yıpratan işi tercih eder ve çalışır. Bunu da zaruret dairesi içinde tutabiliriz.

Üçüncü tespit: Kadın çalışınca ne oluyor? Ya da kadının çalışmasını sürekli canlı bir konu olarak önümüze getirenler ne amaçlıyorlar? Bunu düşünmemiz gerekmez mi? Mesele sadece kadının da para kazanması ile sınırlandırılabilecek kadar basit görülebilir mi? Şu çıkmazlar, kadının çalışmasının ürünüdür; biz de bir mü’min olarak konuyu, daha geniş bir pencereden görmek zorundayız:

– Kadının çalışması, erkeğe göre daha narin olan bedeninin yıpranması demektir. İşin sekreterlik veya santralde görevli olması ile bu sonuç değişmiyor. Bedeni yıpranan kadın insanlık için bir kayıptır.

– Kadının çalışması, doğum oranının azalması demektir. Ne kadar doğurma yanlısı olursa olsun, çalışan kadın zor doğurur.

– Kadının çalışması, doğurduğu çocuğu istediği gibi büyütememesi demektir. Ya eksik büyütecek ya da anne olmayan birine çocuğunu büyüttürecek. Kreşe, anaokuluna ve okula annelik yaptıracak. Bu da olduğu gibi zarardır. Kimse, anne gibi anne olamaz.

– Kadının çalışması, eşi açısından yetersiz bir kadınla yaşama sonucunu getirecektir. Bu da, aile içi sorunları ateşleyecek, erkeği kadın düşmanı, kadını erkek düşmanı yapacaktır. Elinde, hesabında parası olan kadınla, eşinin kazancını yiyen kadının psikolojisi aynı değildir. Gencecik kızlar, daha baliğa olmadan boşandığında nasıl yaşayacağını hesaplayarak diploma sahibi olmayı düşünüyorlarsa önümüzde ciddi bir sorun var demektir. Neden ne olursa olsun, çalışan her kadın Ümmet için bir kayıptır. Meselenin bir de ahlâk boyutu vardır ki ona değinmeye gerek görmüyorum.

Sıhhat ve afiyet içinde olmanızı dilerim.

KAYNAK: https://www.sosyaldoku.com/kadin-calismali-mi-ev-hanimi-mi-olmali-diye-sorana-mektup/

(Vurgular bize âittir)

NOT: Leman adlı paçavrada Peygamber Efendimiz’e yapılan hakâreti lânetliyor, mel’unların en ağır cezâya çarptırılmalarını diliyorum. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sahi

Teorik olarak doğru pratik olarak ise maalesef uygulaması mümkün olmayan bir mütedeyyin rüyası. Kazancı yüksek olan erkek zaten eşinin çalışmasını istemez. Ancak 2 çocuklu kirada yaşayan bir memur düşünün, olmadı bu memurun yarısı kadar maaş alan milyonlarca emekli ve asgari ücretliyi düşünün hiçbiri geçinemez. Ayrıca çalışan kadın erkek şiddetine uğrama olasılığı daha az. Daha da önemlisi zeki ve idealist bir kadına sen evde otur çocuk bak demek ne kadar doğru.

İzmirli öğretmen

Nevzat Tarhan:İyi anne olmak, iyi bir fabrika kurmaktan daha önemlidir. Ev hanımlığını küçümsemek, psikolojik yapılan savaş taktiğidir. Benim iki kızım var. Ortaokuldan sonra okumadılar. Elhamdülillah
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23