Bayram bir “bast” hâlidir
Şüphesiz Allah güç ve kudret sâhibidir ve kendi mülkü olan kâinâtta istediği her şeyi yapabilir. “Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.” (Enfal, 10) Bu güç ve kudret kâideler koyar ve bu kâideleri uygulatır. Uygulamayanları cezâlandırma da bu güç ve kudret gereğidir. Koyduğu kâideleri Allah’tan korkarak tatbîk edenleri ise mükâfâtlandırmak da O’nun güç, kudret ve merhametinin îcâbıdır.
Hayat tek düze gitmez. İnişli yokuşludur. Her zaman rahatlık ve mutluluk olmaz. Zaman zaman maddî veyâ mânevî olarak sıkıntılara mârûz kalırız. Cenâb-ı Hak insanı bâzen “kabz” bâzen “bast” hâllerine sokar ve insan bu iki hâl arasında gidip gelerek olgunlaşır. Kabz, darlık, sıkıntı hâlidir. Bast ise rahatlık, genişlik… İnsan zayıftır, dâimî sıkıntı hâline dayanamaz. Allah, merhamet sâhibi olduğu için insanı sürekli sıkıntı hâlinde tutmaz, bazen de onu rahatlatır, dünyâsını genişletir, huzur ve mutluluk yaşatır. “Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez.” (Bakara, 185) İnsan bilir ki hiçbir sıkıntı da rahatlık da bâkî değildir. Eskilerin “Bu da geçer yâhû” dediği hâl. Bu bilgi onu dengede tutar. Sıkıntı hâlindeyken isyân etmez; bilir ki bu geçicidir. Rahatlık ve genişlik hâlinde iken de şımarmaz, Allah’ın koyduğu kâideleri çiğnemez. Çünkü yine bilir ki bu hâl de geçicidir. Böylece Müslüman darlıkta da bollukta da, mutsuz iken de mutlu iken de istikâmetini bozmaz. Her iki hâlde de mühim olan Allah’ın koyduğu çizgi üzerinde yürümektir. Sıkıntıya mağlûbiyet de genişliğe kapılmak da insanı çizgi dışına atabilir. “Ben yandım, bittim; benim sonum cehennem” diyerek de “Allah ne yapsam affeder, cennet garanti” diyerek de sapıtabilir insan. Ama sıkıntı hâlindeyken de rahatlık hâlindeyken de “ölçü”den ayrılmayanlar olgunlaşmanın yolunu bulmuşlar demektir. Buna “Korku ve ümit arasında yaşamak” diyoruz.
Ramazan ayı Müslümanlar için bir disiplin devresidir. Diğer zamanlardaki gevşekliklerin sıkılaştırıldığı, dağılışların toplandığı bir aydır. Bütün bu kazançlar elbette belli bir zahmet gerektirmektedir. Gece uykularını böleceksin, nâfile namazları artıracaksın, daha çok Kur’ân okuyacaksın, gün boyunca yiyip içmeyeceksin. Kendini bir disipline alacaksın. “Allah üstün ve güçlü olduğu için, hüküm ve hikmet sahibi olduğu için” bu kâideleri koymuştur ve yine aynı sebeplerle koyduğu kâidelere uyanları mükâfatlandırır, uymayanları cezâlandırır. Bir ay boyunca Müslümanlar Allah’ın kendilerinden istediği bu disipline uydular. Bunun bir de rahatlık ve genişlik devresinin geleceği bellidir. İşte bayram, Müslümanın bu gayretinin ve zorluğa sabretmesinin mükâfâtıdır. Allah rızâsı için çekilen sıkıntıların ardından gelen bir “bast” hâlidir. “Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara, 155) Dün yemek içmek haram iken bugün yiyip içmemek haram. Bayram, Allah’ın Müslümanlara bir ikrâmıdır. Bugün birisi oruç tutsa Allah’ın ikrâmını reddetmiş olacaktır. Bu da çizgi dışına çıkmak demektir. Allah’ın “Yemeyin-içmeyin!” emrine de dost ve akrabalarımızla birlikte “Yiyiniz-içiniz” emrine de uymak gerekir. Ölçü Allah’ın emir ve yasaklarıdır. Bayram da Allah’ın bir emridir. Bu “bast”, yani genişlik, rahatlama, huzur ve mutluluk günlerini de şükür duyguları ile yaşamalıdır. Dün açlıkla bugün toklukla Allah’ın rızâsına uygun hareket etmiş olacağız. Mühim olan da bu değil midir?
Bu bayram günlerinde âhirete intikâl etmiş Müslümanları da hatırlamalı, onlara duâlar etmeliyiz.
İslâm âleminin sancılı ve acılı bölgelerini unutmamalı, hem maddî yardımlarımızla hem de duâlarımızla onlara destek olmalıyız. Bir tarafımız kanarken öbür tarafımızın bunları aklına bile getirmeden bayram yapması düşünülemez. Bu bayram günümüzde de Gazzelileri, Doğu Türkistanlıları, Myanmarlı Müslümanları unutmuyoruz. “Bütün dünyâdaki mazlum Müslüman kardeşlerimize yardım et, zâlimlerini kahr u perişan eyle yâ Rabbi!”
Bu bayram gününde de Allah’ın müjdeleriyle mutlu oluyoruz:
“Mü'minlere müjde ver; gerçekten onlar için Allah'tan büyük bir fazl vardır.” (Ahzâb, 47)
“O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. ‘Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Hadîd, 12)
Bütün Müslümanların Ramazan Bayramını tebrîk ederim.