Özel gereksinimli (engelli) bireylerin hareketi, berekete nasıl dönüşüyor?
Özel gereksinimli (engelli) bireylerin hareketi, berekete nasıl dönüşüyor?
Ahmet Gülümseyen
Hareket eğitimi ve sporun özel gereksinimli (engelli) bireylerin hayata uyumu ve yaşam kalitesini artırmada önemli bir süreç oluşturmaktadır. Doğuştan veya sonradan bir uzvu eksik olan veya uzvunun işlevini tam olarak yerine getirememesi, bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmanın en önemli aşaması/süreci, bireylerin ‘zorunlu’ gereksinimlerinin yerine getirilmesi. Küçük yaş dediğimiz 0-6 ve 06-12 yaş aralığında bu hassas dönemli verimli olarak değerlendirilmesi gençlik ve yetişkin dönemin ön hazırlığını olmaktadır.
Mesleki eğitimin sonucunda tüketici konumundan üreten konumuna gelen bireyler böylelikle, kendine güven ve verimliliğin bir yansıması olarak üreten bir kimliğe bürünüyor, çalışmaları topluma yararlı bir şekilde yansımaktadır. Yazımız içerisinde vereceğimiz birkaç misal, yapılması gerekenler konusunda önemli mesaj oluşturacaktır…
HAREKETİN BEREKETE DÖNÜŞME SÜRECİ
Hasta yatağındaki bireyin egzersiz ve hareket eğitimiyle, sporla birlikte ‘kürsüye’ taşındığını görüyoruz. Ulusal ve uluslararası spor organizasyonlarında bunun çok sayıda örnekleri var.
Bedensel, görme, işitme ve zihinsel engelli bireyler, kendisine tanınan imkânlar doğrultusunda nasıl başarılar elde ettiğini bir çok örneğe şahit olduk. Engel grubu ayırt etmeksizin her özel gereksinimli (engelli) bireyin yapabileceği bir spor branşı olduğunu gördük.
Yaptıkları spor branşlarıyla hayat akışı değişen, kaliteli yaşam sürün birey sayılarının son 15-20 yıllık süreçte katlanarak arttığına şahit olmaktayız. Bu artışın olmazsa olmazı, ‘engellilik’ gerçeğini dikkate alınarak spor tesisi ve beden eğitimci sayısının artışıyla mümkün olmakta. Engellilik sürecine ayak uyduramayan idareciler/yöneticiler elbette ki yok değil. Bu yokluğu ortadan kaldırmak ise merkezi yönetimlere düşmektedir. Yılda bir güne ‘engelliler günü’ deyip, fotoğraf karesinde yer almak, günü kurtarır ama, geleceği asla! O nedenle, aydınlık yarınların yolu insan yararına yapılacak yatırımlarla mümkün, ise netice alınacak çalışmalar neden olmasın…
DİKKATE ALINMASI GEREKEN MESAJLAR
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın son ‘Teşkilat Akademisi’ndeki konuşmasında dile getirdiği “Milletimizle birlikte büyüdük, milletimizle birlikte Türkiye’yi büyüttük” sözlerinin iyi anlaşılması, gelinen sürecin sağlıklı işlemesi ve yönetilmesinde önem taşımaktadır. Vatandaşın haklı beklentinin yerine getirilme zorunluluğu olmalı. Bunun yanı sıra ‘gönüllülük’ esası da önem taşımaktadır. Bu anlattıklarımız At’tan düşen Nasrettin Hocanın hikayesini hatırlattı. Hoca bir gün atıyla yolculuk ederken, yere düşer. Hoca, yardıma koşan ahalinin kendisine ‘şunu yap, bunu yap’ gibisinden akıl vermeye çalıştığını görünce, vatandaşa dönen hoca ‘Bana yardımcı olması için attan düşeni getirin’ dediği gibi.
Bu yaşanmışlık bize, özel gereksinimli (engelli) bireylerin neler yaşadığı/yaşayacağı konusunda, bu sürecin bizzat içerisinde olanların daha iyi anlayacağı gerçeğiyle muhatap kılıyor. Kamu ve özel sektörün etkili ve yetkili kadrolarda bilir kişilerin görev alması önemli kılıyor. Diğer türlü ‘çarkın’ sağlıklı işleyemeyeceği gibi, yapılan girişimlerde başarısızlık/zorluk çekildiğini görmekteyiz…
ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSELERİNİN YAYGINLAŞMASI
İçinde bulunduğumuz süreç yeni eğitim ve öğretim döneminin başlangıcı. Oniki yıllık zorunlu eğitimi haklı olarak bir kez daha tartışma konusu olduğu süreçte, özel gereksinimli (engelli) bireylerin eğitim ve öğretimi de önem taşımaktadır.
İlk ve orta eğitimini tamamlayan özel bireyler için mesleği eğitim süreci başlıyor. Bu sürecin sağlıklı işleyişi ancak, lise çağındaki özel bireylerin normal eğitimi kadar, meslek eğitimleri de önemli. Yeteneklerine göre mesleki eğitimin önem taşıdığı sürecin sağlıklı işlemesi, ancak bireylerin yeteneklerine göre eğitim almasıyla mümkün. Bu sağlıklı işleyiş, İstanbul gibi büyükşehirlere adı geçen meslek okul yasının yaygınlaşması, branşında uzman eğitmenleri görevlendirmesiyle mümkün…
ÖZEL BİREYLERİN ‘ATÖLYE’ VERİMLİLİĞİ
Milli Eğitimde özel eğitimde Meslek Liselerinin önemine vurgu yaparken, sürecin önemli pay sahibi olan belediyeler (yerel yönetimler) önemli görev üstlenmesi gerekiyor. Özel gereksinimli (engelli) bireylerin yetenekleri doğrultusunda meslek seçimi ve hayatlarının önemli bir parçası haline getirmekteki süreçte desteklenmesi gerekiyor. Bedensel, görme, işitme ve zihinsel, her engelli gruba yönelik yapılacak olan atölyeler, bireylerin bedensel ve ruhsal, sosyalleşmeleri adına olduğu gibi, mesleki gelişmeleri üzerinde önemli katkı sağlayacaktır. Bu söylediklerimizin birçok örnekleri var. Onlardan sadece bir tanesi, görme engelli öğrencilerin okulda yaşadıkları ve hayalleriyle yola çıkarak yazıkları hikâyeleri.
Öğretmenlerin de yer aldığı atölyede, hikaye yazma konusunda eğitim alan öğrenciler, duygularını/kendilerini ifade etme imkânına sahip oluyorlar. Bu örnek bize, Serebral parsili Mehmet Cüneyt’in burnuyla cep telefonu ekranına dokunarak kitap yazdığı örneğini hatırladık. Özel eğitim meslek okullarında eğitim gören otizm, down sendromlu ve hafif zihinsel engelli öğrenciler, ritim grubu çalmayı öğrenerek sosyalleştiklerini haberi gözümüze ilişen bir başka örnek.Anadolu Üniversitesi’nde 1993 yılında kurulan Uygulama Güzel Sanatlar Bölümünde Grafik Sanatlar ile Seramik ana sanat dalları, Bilgisayar Operatörlüğü, Şehir Planlama, Yapı Ressamlığı ön lisans programları bize, özel gereksinimli (engelli) bireyler lise eğitimini sağlıklı/verimli geçirdikten sonrası üniversitesi eğitimini sürdürdüklerini mümkün olmaktadır. Bağcılar Belediyesi tarafından 2011 yılında yapılan Engelliler Sarayı, Bağcılar’da yaşayan tüm engellilerin sosyal, kültürel, sanatsal, mesleki eğitim ihtiyaçlarına cevap vermek üzere inşa edilmesi, bir başka somut örnek. Dileriz bu örneklerin sayısı her geçen artar…