Dini bayramları tanımayan TFF!
Mübarek Kurban Bayramını, manevi coşkusu ile idrak ediyoruz. Dünya’yı kasıp kavuran Müslümanlara karşı İslam düşmanlığı, bayramın hüzünlü geçmesine neden olsa da, bizi yoktan var eden, kudret ve kelam sahibi yüce Allah’a (c.c.) hamd ve şükretmeyi kendimize bir borç biliyoruz. İbadet ve dualarımızı ona göre yapmaya çalışıyoruz. Rabbim kabul eylesin inşallah...
Evet, Bayramın bugün dördüncü günü. İlk günün heyecanı ile eş, dost, akraba ziyaretleri devam ediyor. Büyüklerin elleri öpülerek hayır duaları alınırken, küçüklere karşı içimizde taşıdığımız sevgi, anlamlı ortamlarda ayrı bir mana kazandırıyor. Tabii biz bunları söylerken, işimizin gereği spor gündemini de takip durumdayız. Hal böyle olunca da ‘Tok açın halinden ne anlar…’ sözü bir anda geliyor aklımıza...
Bayram, bayram diyor, bir kez daha sesli düşünüyorum da… Sadece benim değil, İslam’a, Müslümanların dini değerlerine önem veren tüm herkes için Kurban Bayramı dört gün. Bakıyoruz, Süper Ligin altıncı hafta maç programına, bayram-seyran demeden maşallah maçlar tıkır tıkır oynanıyor. Şu mübarek günlerde, sanki maç oynatmak büyük bir marifetmişçesine.
DEMİRÖREN VE GÜMÜŞDAĞ YİNE SESSİZ!
Yine sesli düşünmeden edemiyorum. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ve ekibi, onların sağ kolu futbol kulüplerin temsil edildiği Kulüpler Birliği’nin haline-sessizliğine ne dersiniz! Herkesin ailesi, eşi, dostu, arkadaşı, akrabası var. Futbolcu, teknik direktör, sağlıkçı, malzemeci, seyirci. Kısaca takımının başarısı için yanında olan herkes. Onların Dini Bayramlarını adam gibi idrak etmeye hakkı yok mu? Siz, ey futbol yöneten yetkililer, siz bunu nasıl düşünmüyorsunuz. Yoksa sizin aklınızı da mı birileri çeliyor, başkalarının fikirleriyle mi işini yol aldırmaya çalışıyorsunuz!...
Geçmiş yıllarda, yine bu satırlarda, yılmadan usanmadan ‘bayram’ konusunu defalarca yazdık. Biz yazmak-hatırlamaktan, sizde (ilgili yetkililer) ligin takvimine yeni bir ayar getirmemekten usanmadınız. Yoksa yine aynı-oyalama taktikleri ile ‘bir başka sezona’ mı diyeceksiniz! Bu tür mazeretler artık geçerliliğini yitirdi. Geçerliliği olmayan her konunun tutarlılığı-saygınlığı da olmaz. Eğer siz Türk Futboluna yön veren bir kurumun başında-yönetiminde iseniz, bu tutarsızlığın karşılığı, özellikle insanların dini değerleri ile oynamak anlamına gelir ki, uygulamanız çok ilkel-çağdışı, kısacası yakışıksız kalmakta.
Ne o ağır bir ifade mi oldu? Hiç kusura bakmayın. Eğer bir uygulama yanlıştan da öte, insanların manevi-dini değerleri ile oynamak-oyalamak, halkının tamamına yakını Müslüman ülkede, sporu ibadetin hassasiyetini idrak edemeyen yöneticilerle idare ediliyor ise, samimiyetsizliğiniz sizi suçlu konumuna getiriyor. Peki, bunun cezası var ise, o cezayı ‘size’ kim verecek!...
NOELE FARKLI BAYRAMA FARKLI YAKLAŞIYORLAR!
Bakın, 2014-2015 sezonu öncesi ne yazmışız; ‘…Yabancı oyuncuların inançları gereği yılbaşını (noel ) ülkelerinde kutlamaları için ligin ilk yarı takviminde oynama yapılıyor, benzer uygulama (ayarlama) Müslümanlar için yapılmıyor ise, bunun adı ‘art’ niyetten başka ne olabilir!’
Şimdi soruyorum! Eğer, sahadaki oyun ve kaliteden, tribündeki coşkuya kadar, sporun ortak değerlerini görmek istiyorsanız, toplumun oluşturan bireylerin ‘manevi’ değerlerine saygı-hassasiyet göstermeniz gerekmekte. Kendinize saygınız var-yok, bu husus sizi ilgilendirir tabii! Fakat, sizin ‘oyun’ olarak gördüğünüz o futbolun içindeki bireylerin ‘değerlerini’ hiçe sayarsanız, bunun karşılığı nasıl olur (?) sorunun cevabını, sevabı ve günahı ile sizin vicdanınıza havale ediyorum…