Dr. İhsan Şenocak, Ramazan ayının sonuna yaklaşırken Müslümanlara zekât ve fitre sadakası gibi önemli dini yükümlülüklerini hatırlattı. Şenocak, zekâtın İslam’da sosyal adaleti sağlayan önemli bir araç olduğunu ve fitre sadakasının da bayram namazından önce ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerektiğini vurguladı.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan ramazan ayının sonuna doğru hızla yaklaşıyoruz. Milyonlarca Müslüman’ın hüzünle yolcu ettiği bu mübarek ayın bereketi hanelerimize yansırken ilahiyatçılardan önemli uyarılar geldi.
Bereket, bolluk ve paylaşım ayı olan Ramazan’ın bu kutlu günlerini iyi değerlendirmemiz gerektiğini vurgulayan Dr. İhsan Şenocak Hoca, bu ay içinde zekât farizası üzerine vacip olan herkesin mutlaka bu görevi yerine getirmesini ve Fıtır sadakalarını da unutmamız gerektiğini söyledi.
ZEKAT BÜYÜK BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİDİR
Konuyla ilgili gazetemiz okurlarını uyaran Dr. İhsan Şenocak Hoca, “Peygamberimiz (sav), Müslümanlara Allah-u Teala’nın zekât emrini bildirerek, İslam cemiyet yapısında zenginden alıp fakire vererek adalet tesis etti. Diğer sistemlerde, özellikle kapitalizmde böyle bir dayanışma görmek mümkün değildir.
Kapitalizmde devlet vergiyi alır, ancak bunun ötesinde zenginlerin milyar dolarlık servetlerine karışılmaz. İslam ise zengine der ki: “Bu mal, aslında Allah-u Teala’nın mülküdür. Evet, sen kazandın ama bir yönüyle bu malda fakirin hakkı vardır.” Kur’an-ı Kerim’de, “onların mallarında fakirin ve yoksulun hakkı vardır” buyuruluyor. Zekât verirken, zenginler gururlu ve kibirli olmazlar, aksine mahcubiyet içinde verirler. Çünkü, “Acaba zekât verirken gurur, kibir ve enaniyet gibi duygular karışır mı? Eğer karışırsa, Allah bu ibadeti kabul etmez” endişesi taşırlar. Fakire de çalışmayı ve kendi alın teriyle geçinmeyi tavsiye ederler.
Ancak, ilahi adalet gereği toplumda her zaman zenginler, orta sınıflar ve fakirler olacak, çünkü Cenab-ı Hak, “Biz, dünyada insanların rızıklarını birbirleri arasında paylaştırdık ve bir kısmını diğerlerinden daha üstün kıldık” (Zümer Suresi, 39:32) buyuruyor.
Eğer herkes zengin olsaydı, fabrikalarda çalışacak insan olmazdı, tarlalarda, bağlarda çalışacak çiftçiler de bulunmazdı. Ancak Allah, insanların rızıklarını sürekli değiştirir, böylece zengin de olur, fakir de olur; birinin malı birinden diğerine geçer. Zekat emri, fakirliği teşvik etmez, fakat hayatın doğal sonucu olarak toplumda her zaman farklı gelir seviyelerine sahip insanlar bulunacaktır. Zekatlar verilse, dünya genelinde fakir kalmaz. Ömer bin Abdülaziz, Emevi Devleti’nde zekatları tam uygular ve 29 ay boyunca halk arasında öyle bir refah ortamı oluşur ki, Afrika valisi Şam’a yazı gönderir ve “Zekat alacak fakir bulamıyoruz” der. Bu şekilde, zekatlar tam verildiğinde toplumda refah artar, fakir kalmaz” dedi.
Zekât: Dini BİR SORUMLULUKTUR
Zekat ve verginin ayrı kavramlar olduğunu aktaran Şenocak, “Eğer Türkiye’de Allah’ın zekat emri tam olarak uygulanabilseydi, ülkemiz refah seviye gayet yüksek olurdu. Devlet vergi de alır, fakat zekât da alınıp yoksullara dağıtılırdı. Zekât ve vergi iki ayrı şeydir, zekat hem vatandaşlık sorumluluğu hem de dini bir yükümlülüktür. İslam tarihine bakıldığında, sosyal patlamaların yaşanmadığı görülür. Kapitalizm, emeği sömürürken Avrupa’da sanayi devriminden sonra sosyal patlamalar meydana gelmiştir. Ancak İslam’da böyle bir durum yaşanmaz, çünkü İslam zenginden alıp fakire verir. Bu, siyasette de kendini gösterir.
Mesela, Amerikalılar ve İngilizler, Afrika’dan ve Asya’dan aldıkları zenginlikleri Londra ve New York’a taşımıştır. Zekâsız toplumlarda ise, sömürü ve adaletsizlik hâkim olur. zekat, bir devletin politikası haline geldiğinde bu şekilde, halktan alınan mal, ihtiyaç sahiplerine doğru şekilde dağıtılır. Zekatsız toplumlarda ise, sömürü ve adaletsizlik hâkim olur” açıklamasını yaptı.
FITIR SADAKASINI UNUTMAYALIM
Sadaka-i Fıtır konusunda da hatırlatmada bulunan Şenocak Hoca, “Oruç, sağlıklı her Müslümana farz kılınmıştır ve Ramazan ayında oruç tutmak her Müslüman için bir yükümlülüktür. Ramazan ayının diğer önemli bir özelliği ise fitre sadakasının verilmesidir.
Her Müslümanın fitre verme sorumluluğu vardır. Diyanet’in belirlediği rakamlara bağlı kalmaksızın, herkes fitresini kendi bütçesine uygun bir şekilde vermelidir. Bu konuda da cömertlik göstermek önemlidir. Fitrelerin, bayram namazı kılınmadan önce mutlaka ihtiyaç sahiplerine ulaşması gerekir ve bu konuda acele edilmesi büyük önem taşır” ifadelerini kullandı.