Zafiyet TSK’da değil muhalefetin hastalıklı zihniyetinde! Gördük izledik vurduk
Hava sahamıza giren ve Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16’lar tarafından kontrollü şekilde düşürülen menşei belirsiz İHA, Türkiye’nin hava savunmasının ileri bir düzeyde olduğunu göstermesine rağmen, malum zihniyet serseri bir drondan zafiyet çıkarmaya çalıştı.
Önceki gün Kastamonu üzerinden Türk Hava Sahası’na giren ve Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16’lar tarafından meskûn mahal dışında kontrollü şekilde düşürülen menşei belirsiz İHA, Türkiye’nin hava savunmasının ne kadar ileri düzeyde olduğunu gösterdi. Ülkemizi her konuda yetersiz gibi göstermeye çalışan malum muhalefet zihniyetinin “çelik kubbe çalışmadı” diye köpürttüğü serseri drone olayında güvenlik zafiyeti değil, kontrollü düşürme olduğu ortaya çıktı. Söz konusu İHA’nın Eskişehir’deki Müşterek Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan verilen emirle, İncirlik ve Konya’daki üslerden havalanan savaş uçaklarımız tarafından takip altına alınarak, meskûn mahal dışında kontrollü şekilde düşürülmesi, Türk Hava Kuvvetleri’nin gücünü bir kez daha dosta düşmana gösterdi.
“İHA BAŞARILI BİR OPERASYONLA ETKİSİZ HALE GETİRİLMİŞTİR”
Konuyu Akit’e değerlendiren Güvenlik Uzmanı Stratejist Emekli Albay İbrahim Keleş, “2022 Şubat ayından beri kuzeyimizde Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyor. Arada sadece Karadeniz olduğu için sınırdaş değiliz ancak Mavi Vatanımız üzerinden Rusya’ya da Ukrayna’ya da komşuyuz. Dördüncü yılına girmek üzere olan savaş, tüm şiddetiyle karada devam ediyor. Ne var ki, zaman zaman Karadeniz’de de savaşın farklı cephelerine şahit oluyoruz. Özellikle serbest kalan mayınların Türk karasularına kadar ulaşması bunlardan bir tanesi. Yine aynı şekilde Rus ticari gemilerine yapılan saldırılar, Rusya’nın Ukrayna limanlarına yaptığı saldırılar, doğrudan bizi de ilgilendiriyor. Hatta bazı Türk şirketlerinin ticari gemilerine de Ukrayna limanlarında saldırılar oldu. Türkiye, bu savaşın Karadeniz’e yayılmasını engellemek için her aşamada ikazlarını yapıyor. Ancak savaşın belli kuralları yok. Hem Rusya, hem de Ukrayna, birbirlerinin tüm kaynaklarına saldırı düzenlemekten geri kalmıyor. Özellikle İHA ve SİHA teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, daha az maliyetle karşı tarafa zarar vermek için kamikaze dronlar ve İHA’lar yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bu araçların kontrolü önemli. Eğer kontrolden çıkarlarsa, diğer komşu ülkeler de bu savaştan etkilenebiliyor. Geçtiğimiz günlerde henüz kime ait olduğu açıklanmayan bir İHA’nın Türkiye hava sahasına girerek Çankırı üzerinde düşürülmesi buna son örnek oldu. Konuyla ilgili Milli Savunma Bakanlığımızın yaptığı açıklamaya göre, hava sahamıza doğru yaklaşmakta olan İHA, önce radarlarla tespit edilmiş, hemen akabinde ani görev gücüne bağlı F-16’lar havalandırılarak, söz konusu İHA takip altına alınmış, yeterli bilgi toplandıktan sonra da meskûn mahal dışında etkisiz hale getirilmiştir. Vurulan İHA, yakından tespitler yapılarak, F-16’larımızın görüş içi hava-hava füzesiyle vurulmuştur. Bu aslında şunu göstermektedir: Türkiye’nin hava sahası, kontrol altındadır. Savunma sanayiimizin geliştirdiği son teknoloji radar sistemleri ile hava sahamıza yaklaşmakta olan irili ufaklı tüm tehditler tespit edilmektedir. O nedenle, burada kontrollü bir biçimde İHA düşürülmeden önce kilometrelerce öteden bu İHA zaten tespit edilerek angajman kurallarına göre gereken yerine getirilmiştir. İHA, başarılı bir operasyonla etkisiz hale getirilmiştir. Oldukça teknik bir konu olan bu mesele, ne yazık ki elinde yeterli bilgi olmayan bazı çevreler tarafından olumsuz yorumlarda kullanılmaktadır. Ancak bir gerçek var ki; Bilgi sahibi olmadan ortaya atılan iddiaların her hangi bir değeri yoktur. Milli Savunma Bakanlığı, eldeki delillere göre değerlendirmesini yapmaktadır. Vatandaşlarımızdan da istirhamım, devletimizin açıklamalarına itibar etmeleri yönündedir” ifadelerini kullandı.
“MUHALEFET TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ SEVİYEYİ ÇEKEMİYOR”
Güvenlik Uzmanı Ersan Ergür de şunları söyledi: “İHA’ları radarla tespit etmek oldukça zordur. Ancak Türkiye İHA ve SİHA teknolojisinde geldiği seviye itibariyle radar sistemlerini de geliştirmiştir. Milli Savunma Bakanlığı da radarlarımızın söz konusu İHA’yı tespit ettiğine vurgu yapmıştır. Burada, İHA tespit edildikten sonra düşürmeden önce sinyallerinin tespit edilerek bilgi toplandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla İHA’yı görür görmez düşürmemek daha mantıklı. Karadeniz üzerinde düşürülmemesi de İHA’nın alınıp incelenmesi amacıyla tercih edilmiştir. Bu İHA’nın ülkemizin içinde düşürülerek ele geçirilmesi, hangi ülke tarafından gönderildiğinin, kabiliyetlerinin, teknolojisinin ne olduğu, yaptığı gözetlemelere ilişkin kayıtların incelenmesi gibi konularda avantaj elde etmemize ve karşı istihbarat çalışmaları için katkı sağlamıştır. Bazı muhalif çevrelerin ‘Çelik kubbe çöktü’ tarzındaki tezviratları çocukça. Zaten Türkiye’nin çelik kubbesi şu anda kurulmuş değil. Çelik kubbe dediğimiz, birbiri üzerine bindirilmiş çok katmanlı hava savunma sistemlerinden oluşuyor. Katmanların üretimi yapılıyor ancak bitirildiğine yönelik bir açıklama yok zaten. Kaldı ki söz konusu yabancı İHA, radarlarımız tarafından başarıyla tespit edilerek savaş uçaklarımızca düşürülmüştür. Muhalefetin böyle bir durumu bile Türkiye’nin savunma sistemlerinde zafiyet varmış gibi sunmaya çalışması, bugüne kadar Türkiye’nin geri bırakıldığı süreçleri hatırlatıyor. Geçmişte vesayete ve darbelere çanak tutan bir muhalefet anlayışının, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği yeri tebrik etmesini beklemek yanlış olurdu. Çünkü bu muhalefet Türkiye’nin geldiği seviyeyi çekemiyor. Ülkenin geldiği noktayı takdir etmiyorlar. Ülkenin gelişimini kabullenmeleri halinde bir daha iktidar yüzü göremeyecekleri endişesini taşıyorlar. Aslında bu tür muhalefet de yanlış. ‘Türkiye’nin geldiği noktayı takdir ediyoruz. Ancak biz farklı çalışmalarla ülkemizi daha üst seviyelere çıkaracağız’ deyip yeni projeler ortaya koymaları daha makul ve mantıklı olurdu”