Yeni Akit’e konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İztuzu Plajı ve caretta caretta kaplumbağaları üzerinden yürütülen “Gezici-CHP” kampanyalarına sert çıktı. Ege ve Akdeniz kıyılarında çok büyük talanlar, vurgunlar yapıldığına dikkat çeken Güllüce, “Sadece Muğla’da 2500 yer var böyle talan edilen, kıyılarda büyük vurgunlar var, hepsiyle mücadele edeceğiz” dedi
Serdar ARSEVEN / Şakir KURTER / ANKARA - Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ile makamındaki sabah kahvaltısında gerçekleştirdiğimiz söyleşinin ikinci bölümü...
‘EGE VE AKDENİZ’DE ÇOK CİDDİ TALAN VAR’
“Ege ve Akdeniz kıyılarıyla ilgili çok ciddi bir talan var ve bazı belediye başkanları da seçimlerde işin ucunu iyice kaçırmışlar. Kimine büfe, kimine plajın yarısını, kimine bilmem ne vermişler. Şu anda biz çok köklü çalışma yapıyoruz. Belediyeler buraları doğru işletmiyorsa geri almayı düşünüyoruz. Belediyeler kendileri işletiyormuş gibi yapıyorlar ama başka şirketlere veriyorlar.
Sadece Muğla’da 2 bin 500 yer sayarım bu şekilde… Bütün bu kıyıları kötü işleten belediyelerle, hukuka aykırı işler yapan belediyelerle uğraşacağız. Hemen bağıracaklar ‘Biz muhalefetiz diye böyle yapıyorsunuz!’ diye... Böyle yaparlarsa vatandaşın hemen onlara bir soru sorması lazım: ‘Muhalefet olunca denizi kirletme, denizi işgal etme, hukuka aykırı işleri yapma hakkı mı elde ediyorsunuz? Belediye iktidar partisindense yapamaz ama muhalefet olunca canın ne istiyorsa yap, hukuku ne kadar istiyorsan o kadar çiğne, öyle mi?..
Kıyı Kanunu var efendim, kanunlar gayet net. Bunu en iyi bilmesi gereken de belediye başkanı. Ben böyle düşünüyorum değil, kanun böyle. Belediye vatandaşa gelince, o da yandaşı olmayan vatandaşa gelince yasaları uyguluyor ama kendisi yasaları umursamıyor… Olur mu böyle şey!”
‘KIYILAR HALKINSA BEDAVA HİZMET VER’
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, CHP’li belediyeler ile arka bahçe faaliyetleri yürüten “sivil” toplum örgütlerinin “Kıyılar halkındır!” kampanyalarının arka planı hakkında ilginç ifadeler kullandı, dikkat çekici çağrılarda bulundu:
“Kıyılar milletindir tamam… Biz ‘kıyılar milletindir!’ diyoruz. Kıyılar milletinse, belediye başkanı vatandaşa bedavaya açsın orayı! ‘Kıyılar halkındır, dolayısıyla oraları mutlaka bana kiraya vermelisin.’ sonra da vatandaşı oraya parayla sokuyor! Şimdi oldu mu bu?.. Efendim, ‘Burayı özele kiralamaman lazım.’ diyor? ‘Kıyılar halkındır’ öyle mi? Güzel… O vakit vatandaştan neden para alıyorsun?”
‘HAKKARİ’NİN DE ORADA HAKKI OLUR’
“Peki, her kıyıyı o belediyeye verirseniz ve o belediye ‘Kıyılar halkındır!’ demesine rağmen halktan para alırsa, oradan bir gelir elde ederse, diğer belediyelerin hakkı olmaz mı orada. Kıyısı olmayan belediyeler hak sahibi olmaz mı? ‘Benim kıyım yoksa ben niye gelir elde etmiyorum?’ demez mi? ‘Madem Türkiye’nin kıyısı bu, ben de gelir elde etmeliyim!’ der.
Kim? Meselâ Hakkâri’deki belediye. ‘Kıyılar belediyenindir’ diye bir kanun yok. O vakit, o kıyıdaki belediyenin aldığı paranın bütün belediyelere bölünmesi lazım. Ya da, o belediye ihaleye girecek, herkesin verdiği kadar parayı verip, o kıyıyı alacak. Bir üçüncü şık da, oranın temizliğini yapacak, hiç para almayacak; ‘Kıyılar halkındır’ diyor çünkü.
Vatandaş elini kolunu sallayarak gelecek, oradan ücretsiz olarak faydalanacak. Orada ticaret oluşturan hiçbir şey yapmayacak o zaman ‘Kıyılar halkındır!’ olur. O zaman kıyısı olmayan belediyelere deriz ki ‘Kardeşim eşitlik var, o kıyıları çalıştırıyor, temiz tutuyor, halkına hizmet ediyor ve para almıyor…’ Hem parayı alacaklar, hem de ‘Kıyılar halkındır!’ diyecekler, böyle bir şey yok.
KIYILAR HALKIN MI SİZİN Mİ?
‘Biz orada bir liralık ticaret yapmayacağız, halkın bedava faydalanmasını sağlayacağız’ diye taahhütte bulunsun… ‘Görevimizi yerine getirmediğimiz, taahhüde uymadığımız takdirde bir saat sonra mukavelenin iptal edileceğini şimdiden kabul ediyorum’ desin, verelim orayı ona. Buna yanaşmıyorsa o vakit düzgün konuşacak, yalan konuşmayacak!.. ‘Kıyılar halkındır’ diyeceksin, sonra da halktan şezlong kirası isteyeceksin!
Beni rahatsız eden ‘Kıyılar halkındır’ diye bağıracaksın çağıracaksın, sonra halktan çatır çatır para alacaksın. Şuna para vereceksin, buna para vereceksin, meşrubat diyelim ki bir lira sen üç, beş liraya satacaksın, aldıkça alacaksın, sonra ‘Kıyılar halkın!’ Olmaz bu!..”
HALKÇIYIM DİYENLER HALKTAN KOPUK
Bakan İdris Güllüce, CHP’nin “halkçılık” iddiası ile “ortadaki manzara” hakkında ilginç değerlendirmelerde bulundu:
“Halk edebiyatı yapanları, halkçılıktan bahsedenleri bir takip edin, en pahalı mekânlarda CHP’nin oyu görece çok yüksektir. Gelir seviyesi düştükçe, CHP’nin oyları azalır. CHP için bu böyle. Daire fiyatını sorun; belli bir rakamın üzerindeyse kafadan orada CHP birinci çıkar, çok çok yüksekse, iki milyon dolarlık dairelerin olduğu yerlerde veya bir milyon dolarlık; orada CHP oyları çok çıkar. Daire fiyatları düşükse orada CHP neredeyse yoktur. En lüks restoranların olduğu yer neresi, en pahalı restoranların olduğu yer neresi diye sorun, orada CHP oyları yüksektir. Böyle bir durum var. CHP’nin ölçütü çok yüksek gelirdir.”
EN BÜYÜK İŞLERİ PROJE KARŞITLIĞI
Muhalefete eleştirilerini “proje karşıtlıklarına” dikkat çekerek sürdüren Bakan İdris Güllüce, bu konuda şunları söyledi:
“Bizim, Türkiye’mizin çok şanssız bir yanı ve bahtsızlığı… Muhalefet proje üretmez, projelere karşı çıkar. En büyük projesi, proje engelleme projesidir. Bunu müthiş yaparlar!..
Mesela geçenlerde, ‘Ben hükümete geldiğimde havaalanını durduracağım’ diyor, üçüncü havaalanını.’ Ya, bizim Anadolu’daki çocuk, ‘Oğlum sen ne konuşuyorsun, biz dünyanın en büyük havaalanını yapan ülke olduk, artık Türkiye büyüdü’ diyor. Bu da kalkmış; “Havaalanını durduracağım!’ diyor.
Marmaray’ı yaptık, şimdi Boğaz Köprüsü’nü şimdi yapıyoruz, adam karşı çıkıyor… İzmir Otoyolu’nu yapıyoruz. ‘Bakanı mahkemeye verdim bu yolu durduracağım, bu yolu nasıl yaptırırlar!’ diyor...
Bunların ne kendilerine, ne topluma hayırları var. Bunu vatandaş görüyor. O yüzden de ‘ebedi muhalefet’ denen bir şeye muhatap oluyorlar.
‘KAPLUMBAĞALARIN NESLİNİ KURUTMUŞLAR’
Bakan İdris Güllüce, kıyılarda yeterli hizmeti vermeyen CHP’li belediyelerin tabiat felaketlerine de sebebiyet verdiklerini belirtti. Güllüce şunları söyledi: “İztuzu’nda bir şeyi farkettik. Orada yıllarca kaplumbağalar plaj işletmeciliği yüzünden öldürülmüş. Kaplumbağaların çoğalmamasının sebebi oradaki şezlonglar ve şemsiyeler. Bunu bilim adamları ortaya koydu ve bunun üzerine biz hem ihaleyi iptal ettik, hem de orayı üniversiteye devrettik. Hiçbir ticari faaliyette bulunulmamasını da şart koştuk.
