• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Kalp acısı mecaz değil! Yoğun stres kalbi gerçekten durdurabiliyor

Yeniakit Publisher
IHA Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Kalp acısı mecaz değil! Yoğun stres kalbi gerçekten durdurabiliyor

Ani üzüntüler, büyük kayıplar ve yoğun stres yalnızca ruh halini değil kalbin çalışma düzenini de altüst edebiliyor. Uzmanlar, bu durumun gerçek bir kalp krizini aratmayan tablolara yol açabildiği uyarısında bulunuyor.

Günlük hayatta çoğu zaman bir deyim gibi kullanılan “kalp acısı”, tıpta somut bir karşılığa sahip... Ani yoğun stres, üzüntü, ayrılık acısı, maddi manevi kayıplar ya da büyük hayal kırıklıkları insan kalbinin duygularla ilişkisi uzun yıllardır metaforlarla anlatılsa da modern tıp, duygusal travmaların kalbi biyolojik olarak da etkilediğini artık çok daha net ortaya koyabiliyor.


 

Kırık Kalp Sendromu nedir?

Günlük hayatta "Kalbim sıkışıyor" diye tarif edilen his, kimi zaman sadece bir duygu değil, tıpta karşılığı olan ciddi bir tabloya işaret edebiliyor. Kırık kalp sendromunun gerçek bir kalp krizini bire bir taklit edebildiği konusunda uyarılarda bulunan Medicana International İzmir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Yoğun stres altında veya ani üzüntüler yaşandığında sıkça kullanılan ‘kalbim sıkışıyor’ ifadesi, aslında tıpta ‘Takotsubo Kardiyomiyopatisi’ ya da daha bilinen adıyla ‘Kırık Kalp Sendromu’ olarak tanımlanan tabloyu düşündürür. Bu sendrom, Japonya’da ahtapot avında kullanılan dar boyunlu, geniş tabanlı kaba benzeyen kalp şekli nedeniyle bu adı alır. Genellikle sevilen birinin kaybı, ayrılık, büyük bir tartışma, iş kaybı, ekonomik kriz veya trafik kazası gibi yoğun emosyonel ya da fiziksel streslerin hemen ardından ortaya çıkar. Bu tür durumlarda vücutta aşırı miktarlarda adrenalin ve katekolamin ortaya çıkar ve kalp kasında geçici süreyle kasılma kusuru oluşmasına neden olur. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve baş dönmesi gibi kalp krizinde de görülen şikâyetler görülebilir. Belirtilerin kalp krizini birebir taklit etmesi ise sıkça acil başvurusuna yol açar. Çünkü EKG bulguları ve kimi zaman kan değerleri bile kalp kriziyle karışabilir; ancak anjiyografi yapıldığında koroner damarların tıkalı olmadığı anlaşılır. Bu noktada doğru tanının konması ve uygun tedavinin planlanması için kardiyoloji uzmanlarının değerlendirmesi büyük önem taşır" diye konuştu.


 

Duygular ve hormonlar kalbi etkiliyor

Takotsubo’nun çoğu zaman geçici bir tablo olması ve birkaç hafta içinde kalp fonksiyonları normale dönmesinin hafife alınacak bir durum olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Özellikle ileri yaş kadınlarda daha sık görülmesi, ritim bozuklukları ve kalp yetersizliği gibi komplikasyonlara yol açabilmesi nedeniyle dikkatle izlenmesi gerekir. Modern kardiyoloji, artık ruhsal durumun kalp sağlığının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve duygusal yüklenmenin biyolojik sonuçlarının göz ardı edilemeyeceğini net şekilde ortaya koymaktadır. Stres hormonlarının kalp üzerindeki etkileri yalnızca Takotsubo’yla sınırlı değildir. Yoğun stres dönemlerinde aritmiler, tansiyon yükselmeleri, belirgin çarpıntılar ve mevcut kalp hastalıklarının alevlenmesi sık karşılaşılan durumlardır. Bu nedenle stres yönetimi, düzenli fiziksel aktivite, kaliteli uyku, sosyal destek sistemleri ve psikolojik dayanıklılığı artıran yaşam alışkanlıkları, uzun vadede kalbi koruyan önemli faktörler hâline gelir. Günümüzde şehir yaşamının getirdiği yoğun tempo, ekonomik kaygılar ve duygusal yüklerin görünürlüğünün artması, kırık kalp sendromunun daha fazla konuşulmasına neden olurken, bize kalbin sadece biyolojik bir pompa olmadığını; duygular ve hormonlarla şekillenen kırılgan bir denge içinde çalıştığını hatırlatır" ifadelerini kullandı.


 

Kalbi koruyucu alışkanlıklar edinin

Takotsubo’nun belirtileri ve bulguları gerçek bir kalp kriziyle neredeyse bire bir aynı olduğunun altını çizen Prof. Dr. İstemihan Tengiz, göğüste baskı, sıkışma, yanma hissi, nefes darlığı, çarpıntı, kola, boyna ya da çeneye yayılan ağrı, terleme, bulantı ve baş dönmesi gibi belirtilerde acilen hastaneye başvurulmasında fayda olduğunu söyledi. Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Tanı sürecinde EKG, kalp kası enzimleri ve kalp ultrasonu gibi yöntemler kullanılır; gerekli görüldüğünde anjiyografi yapılır. Hastaların çoğu erken dönemde ritim bozukluğu, akut kalp yetmezliği veya kapak hastalığı gelişebileceği için yoğun bakım ya da kardiyoloji servisinde kısa süre izlenir. Tedavi kişiye göre planlanmakla birlikte genellikle kalp hızını azaltan ilaçlar, kalp kası fonksiyonunu destekleyen tedaviler ve gerekirse kan sulandırıcılar tercih edilir. Tıkalı damar olmadığı için balon veya stent uygulanması gerekmez" diye konuştu. İyileşme süreciyle ilgili de bilgi veren Prof. Dr. İstemihan Tengiz, sözlerini şöyle tamamladı: "İyileşme döneminde ağır fiziksel aktivitelerden uzak durmak, kafein ve nikotin gibi uyarıcıları azaltmak, düzenli kontrol yaptırmak ve stres kaynaklarının yönetilmesine özen göstermek önem taşır. Kalbi koruyucu yaşam tarzı alışkanlıkları arasında ise düzenli egzersiz, nefes çalışmaları, meditasyon, bilişsel davranışçı terapi yöntemleri, uyku hijyeninin düzenlenmesi ve güçlü sosyal bağlar kurmak öne çıkar. Araştırmalar, yalnızlığın kalp hastalığı riskini belirgin şekilde artırabildiğini, düzenli egzersiz ve gevşeme tekniklerinin ise stres hormonlarını düşürerek kalp fonksiyonlarını dengelediğini ortaya koymaktadır."

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23