Akit, 30 bin Suriyeli mazlumun çadırlarda yaşadığı Atme kampına girdi. Akit’e konuşan Atme Kampı sorumlusu Ali Mustafa Şihan, kendilerine Milli İstihbarat Teşkilatı ve İHH’nın büyük gıda yardımları yaptığını söyledi.
FAHRETTİN DEDE - Hatay Reyhanlı’ya sadece 10 dakika mesafedeki Atme Kampı’nda büyük bir dram yaşanıyor. Suriye’deki iç savaş öncesinde sıradan bir köy olan Atme, savaşın büyümesi ile birlikte Baas rejimi güçlerinin bombalarından kaçanlara sığınak oldu ve şimdilerde bu kampta 30 bini aşkın insan yaşıyor. Özgür Suriye Ordusu saflarında savaşan Cephet’ü-l İslamiye’nin (İslamî Cephe) kontrolündeki kampta yoksulluk kol geziyor. Kampın içlerine ilerledikçe, artan bir drama; yani eşlerini, çocuklarını kaybeden Suriyelilere şahitlik ediyoruz. Türkiye’den gelen yardımlarla ayakta duran kamp bir veçhesiyle de savaş şartlarında insanların nasıl yaşadıklarını gözler önüne seriyor.
HER İNSANDA BİR HİKÂYE
Kampın sorumlusu Ali Mustafa Şihan, bizi kampın girişinde karşılıyor. Kampı gezerken de bize o eşlik ediyor. Kendisi aynı zamanda kamp mescidinin imamı... Kendisini ‘İslam tebliğcisi’ diye tanıtıyor bize. Ağır kış şartlarından ciddi ölçüde etkilenen kampta, nisbeten zengin olan ailelerin yaşadığı çadırlarda soba var. Kamp meydanında 10’lu yaşlardaki çocuk da bu şanslı çadırlar için odun kesiyor. Yine nisbeten zengin olanlar kampın bazı bölgelerinde bulunan bakkallardan alışveriş yapıyorlar. Daha önce dünyanın çeşitli mülteci kamplarını gezmiş biri olarak bu çadırları Arakanlıların, Cox’s Bazaar’da yaşadığı kamplara benzettim. Şihan’la kampları gezerken, burada her insanın bir hikayesi olduğuna daha yakından şahitlik ediyoruz. Çadırların önünden geçerken, Hama’dan gelen bir ailenin bireylerinden kocanın şehit edildiğini, bir oğullarının saldırılarda sakat kaldığını, bir oğullarının kayıp olduğunu, bir oğullarının da özürlü olduğunu öğreniyoruz.
“OĞLUM ŞEHİT OLUNCA HATIRASINI ALIP KAÇTIM”
Kamptaki gezintimiz sırasında küçükçe bir çadıra doğru bizi davet ediyorlar. Çadıra ilk girdiğim anda çadırın içindeki az sayıda eşya görüyorum. Bir de Kur’an-ı Kerim var. Bu insanlar ancak bu şekilde ayakta kalabilirlerdi zaten diye düşünüyorum bir yandan. Mustafa Kıreymiş, Hama’nın Keffer Zeyte ilçesinden gelmiş. 13 ay önce oğlu Ahmet’in şehit olduğunu söylüyor. Kıreymiş, “Oğlum evin merdivenlerinde oturmuş nişanlısı için bulduğu bir tahta parçasına şekil veriyordu. O sırada atılan bir roketten kopan parça oğlumun boynuna gelerek onu şehit etti. Oğlumu defnettikten sonra eve geldiğimde ise evime bir roketin isabet etmesi sonucunda moloz yığını haline geldiğini gördüm. Bende oğlumdan tek hatıra kalan –oğlunun en son şekil verdiği tahta parçasını göstererek- bu tahta parçası ve 4 tane şiir kitabımı yanıma alarak bu kampa geldim. Burada da Türkiye’den gelen yardımlar sayesinde ayakta durabiliyoruz” diyor.
“Kimse Yok Mu ismini ilk defa duyuyorum”
Kamp gezintimiz sırasında Ali Mustafa Şihan ile Türkiye’de MİT’e ve İHH’ya yönelik eş zamanlı operasyonu konuşuyoruz. Şihan, “Türkiye’den çok yardım geliyor. Geçen haftalarda yardımlarda bir sıkıntı oldu. Bize Türkiye adına yardım getiren istihbarat kuruluşuna ve İHH’ya operasyon yapıldığı için yardımlarının sıkıntıya girdiği söylendi. Buraya silah getirdikleri düşünülmüş. Açıkçası buraya bu güne kadar silah yardımı yapıldığını görmedim; insanî yardımlar var… Geçen hafta kahvaltılık yardım gönderdiler. MİT ve İHH’ya operasyon yapılırsa, buradaki 30 bin insandan büyük derecede kayıplar yaşarız ve bunun sorumluluğunu yıllarca taşırlar” diyor.
“BURNUNUN UCUNDAKİNE YARDIM ETMEYEN…”
Türkiye’de Suriyelilere yardım yaptığını iddia eden Kimse Yok Mu –Arapça adıyla ‘Hel Min Ehad’- derneğinin bu kampa yardım edip etmediğini soruyorum. Şihan, “Kimse yok mu adını ilk defa duyuyorum” diyor.
“Peki buraya yapmamışsa da civardaki diğer kamplara yardım etmiş olabilir mi?” şeklindeki soruma ise Şihan, şu cevabı veriyor: “Türkiye sınırına en yakın kamp biziz. Buraya gelmediler. Burnunun ucundaki bir kampa yardım etmeyen bir kurum içeriye nasıl yardım etsin? Ki burası en güvenli bölgelerden biri!..”