Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan’ın Latin alfabesinin çağdaşlıkla hiçbir ilgisi olmadığı yönündeki tespitini tarihi veriler de doğruluyor. Osmanlı döneminde okuma yazma oranı yüzde 66 iken, Latin Alfabesine geçildikten sonra ise bu orana ancak 60 yıl sonra ulaşabildi.
Harf inkılabı ile toplumun bir gecede cahil kaldığı Türkiye’de, 1935 yılında yüzde 19,2 olan okuryazarlık oranı 1955’te yüzde 40,99’a, 1970’te yüzde 56’ya, 1980’de ise yüzde 67,48’e çıktı.
900 yıl boyunca kullanılan alfabenin alelacele ortadan kaldırıldığını vurgulayan tarihçiler ise yaklaşık 45 bin eseri olan, koca bir divan edebiyatı oluşturan, binlerce yıllık Osmanlı medeniyetinin tek bir gecede sıfırlandığını söylediler.
Hedef İslâm’dı
Tarihçi Yazar Süleyman Kocabaş, alfabe değişikliği ile Osmanlı İslam medeniyetinin değişiminin hedeflendiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bir gecede bu millet cahil bırakıldı. Batı kültürüne duyulan hayranlık ve Avrupa’nın üstünlüğüne duyulan inançtan dolayı Latin harflerine geçildi. Yani şark medeniyetinden garb medeniyetine dönüşüldü. Arap alfabeleri ile batı medeniyetçiliğinin yapılamayacağını savundular.
Dünyanın en güçlü devletleri hiçbir şekilde dilini değiştirmemiştir. Çin ve Japonya da batılılaşmak istiyor ama alfabesine dokundurmadı. Yunanistan, Grek alfabesiyle, Avrupa Birliği’ne girerken, İsrail 2 bin yıl önceki alfabesine geri döndü. Rusya’da ise Kiril alfabesi kullanılıyor. Dil devrimi adı altında milletimiz, mazimizden kopartıldı. Tanzimat’la yönümüz, cumhuriyet ile de yörüngemiz değişti. Destansı medeniyetimiz bir gecede çöpe atıldı.”
Zenginliği bitirdik
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu da şu değerlendirmede bulundu:
“Ortak dil; kültürdür, turizmdir, ticarettir. Osmanlı ile bağlarımızı koparmak için Latin alfabesine geçerek küresel zenginliğimizi bitirdik. Latin alfabesi Türk alfabesi midir? Alfabe devrimi eğer doğruysa Çin, Doğu Türkistan’da neden 13 kez alfabe değiştirdi? Dilimizi değiştirerek korkunç bir medeniyet kesintisi yaşadık. Mimar Sinan’ın bir eserini Türk mimar anlayamaz. Hayreddin Paşa’nın notlarını bugün bir amiral anlayamaz. Kütüphaneleri yakmaya gerek yok artık bir toplumun bir dilini değiştirerek hayatı çölleştirebilirsiniz. Kur’an alfabesi ile 24 milyon kilometrekareyi yönettik, 500 yıl süper güç olduk, 624 yıl ayakta kaldık. Latin alfabesiyle de 780 bin kilometrekareyi korumaya çalışıyoruz. İstiklal harbini yapmış bu fedakar milletin alfabesi değiştirildi. Mesele alfabe değil medeniyet değişikliğidir.”
Medeniyet değişikliği
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan ise devrimin temel gayelerinden birinin de yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:
“Harf inkılabı, Türkiye’nin, Batı ile buluşması ve daha iyi özümsemesi, daha kolay adapte olması adına medeniyet değişikliği kapsamında yapılmıştır. Bütün devrimlerin ilerlemek için yapıldığı söylenir. Buradaki temel ilke bir medeniyetin değişikliğidir. Latin harflerine geçişin ardından köklerinden kopan toplumun, Batı medeniyetine hızlı bir geçiş amaçlanmıştır. Böylelikle nesiller, İslam-Türk medeniyetinin birikiminden mahrum kalmıştır.”
