• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Geçmişini bilen bugünü daha doğru okuyabilir

Yeniakit Publisher
2018-04-03 21:34:00 -
Geçmişini bilen bugünü daha doğru okuyabilir

Nesil Yayınları’nın usta tarih yazarı Yılmaz Altunsoy, “Lozan’ın yüzüncü sene-i devriyesinde, küresel batılı haçlı Siyonist cephe tarafından, yeni dayatmalarla karşı karşıyayız. Geçmişi bilen, bugünü daha doğru okuyabilir ve geleceğe daha güvenle bakabilir. Kayıp Cennet 12 Adalar kitabımda bunu anlatıyorum” dedi.

Yazdığı kitaplarla günümüze ışık tutan önemli tarih yazarlarımızdan Yılmaz Altunsoy bu haftaki konuğumuz. Nesil Yayınları’ndan çıkan kitapları çok konuşulan çok tartışılan yazarımızın ‘Kayıp Cennet 12 Adalar’ kitabını siz değerli Akit okurları için masaya yatırıyoruz.

-Sayın Yılmaz Altunsoy, öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1971 yılında Almanya’da doğdum. Ailem işçi olarak Almanya’da uzun süre çalıştı. Aslen Konya Ereğliliyiz. Mülkiyeli olmama rağmen devlette bir gün bile çalışmadım. Tüm iş hayatım özel sektörde geçti. Yurtiçinde ve dışında başta enerji ve turizm yatırımları olmak üzere, büyük projelerde yatırım direktörü olarak görev aldım. Evliyim, iki oğlum var.

-Sizi kitap yazmaya teşvik eden müşevvik ne oldu acaba? Neden 10 yıl sonra değil de şimdi yazmaya karar verdiniz?

Daha fazla erteleyemezdim. Zira Türkiye uzunca zamandır yakın tarihinde hiç yaşamadığı bir vetireyi yaşıyor, fevkalade sancılı bir süreçten geçiyor. Türkiye üzerine oynanan oyunların farkına varan münevverlere, tarih büyük bir vebal ve mesuliyet yüklüyor. Hiçbir otel projesi, hiçbir market projesi, hiçbir hastane projesi benim yaptığım kitap yazma projesinden daha öncelikli değil şu anda. Memleketimiz hakikaten zor bir dönem yaşıyor. Lozan’ın yüzüncü sene-i devriyesinde, küresel batılı haçlı Siyonist cephe tarafından, yeni dayatmalarla karşı karşıyayız. Ülkemize dayatılmaya çalışılan yeni Lozan’ın ve milletimize verilmeye çalışılan yüksek dozajlı yeni narkozun farkına varabilmek için, yakın tarihimizin önemli hadiselerini bilmek gerekiyor. Bugünü ve yarını anlayabilmek için geçmişi mutlaka iyi bilmek gerekiyor. Tarih bilmek sadece vukuat bilmek demek değildir. Geçmişi bilen, bugünü daha doğru okuyabilir ve geleceğe daha güvenle bakabilir. Zira tarih geçmiş değildir, gelecektir. Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın da dediği gibi aslında tarih değildir tekerrür eden, hatalardır.

-Şu ana kadar yayınlanmış iki kitabınız olduğunu biliyoruz. Birisi Musul, diğeri ise 12 Adalar. Biraz bu kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Ben ecdadımız tarafından bize vasiyet edilen Misak-ı Milli hudutlarına inanan birisiyim. Bizi biz yapan değerlerimizi önemsemezsek, bizi bu coğrafyada kendi öz medeniyetimize sadık kalarak yaşatırlar mı? Elbette yaşatmazlar, ya asimile ederler ya da yok ederler. Bunun için tarihi miras önemli. Ancak benim siyaset tarihi alanında eser verdiğim konuların Musul meselesi ve 12 Adalar olmasının ayrıca bir önemi ve önceliği bulunmaktadır. Ben şuna yürekten inanmaktayım ki, ülkemizin iki devletle olan hududu gayrı tabidir, gayrı iktisadidir, gayrı siyasidir, gayrı askeridir, gayrı insanidir ve sürdürülebilir değildir. Bu iki devlet, güney doğumuzda Irak, batımızda ise Yunanistan’dır. Allah aşkına elinize bir Adalar Denizi (Ege) haritası alın, koltuğunuza yaslanın ve haritaya bir bakın. Göreceğiniz şey, burnumuzun dibindeki adaların Yunanistan’a ait olduğu hakikati olacaktır. Mesela İstanköy Adası Bodrum ilçemizin Akyarlar mahallesine sadece 4,7 kilometre mesafede iken, Yunanistan ana karasına uzaklığı 262 kilometredir. Rodos Adası, Bozburun beldemize uzaklığı 18 kilometre iken, Yunanistan ana karasına uzaklığı 420 kilometredir. Daha vahimini söyleyeyim size Antalya Kaş ilçemiz açıklarında yer alan Meis Adası’nın Kaş limanına uzaklığı sadece 2,1 kilometre iken, Yunanistan’a uzaklığı tam olarak 580 kilometredir. Şimdi hangi hak, hangi adalet bu taksimatı yapabilir. Kaş ilçemizden Meis adasında dalgalanan Yunan bayrağını gören hangi Türk evladı bunu içine sindirebilir, sorarım size.

-Siz yakın gelecekte bu adalar yüzünden Yunanistan ile siyasi ya da askeri bir krizin eşiğine geleceğimizi düşünüyor musunuz?

Yüzde yüz düşünüyorum. Yunanistan tüm varlığını ve hayatiyetini batılı emperyalist güçlere dayamış bir devlettir. Şu anda sadece Avrupa Birliğine 350 milyar Euro civarında borcu bulunmaktadır. Yunanistan’ın, AB’ye olan borcu, milli gelirinin iki katından fazladır. Borç alan emir de alacaktır. Batıyı esir almış olan Siyonist kafa, Türkiye’yi aynen 1919-1922 arasında olduğu gibi kadim maşası olan Yunanistan ile hizaya getirmeye çalışacaktır. Türkiye şu anda siyasi ve askeri olarak güneye fokuslanmış durumdadır. Türkiye’nin nazar-ı dikkatini güneyden çekmek ve gücünü bölmek için an karibüzzamanda Yunanistan devreye sokulacaktır. Yunanistan, Batı ne derse onu yapmak zorundadır.

-İlk hamleyi nasıl yapacaklar sizce?

Yapacakları ilk iş kara suları hududunu 6 milden 12 mile çıkarmak olacaktır. Bunun denemesini daha önce yaptılar ama Türkiye bunu bir “Casus Beli” yani harp sebebi sayınca geri adım attılar. 1987’de Özal dönemini hatırlayınız. Şimdi bunu batılı ağa babaları tekrar isteyecek ve Yunanistan bunu yapacaktır. Yunanistan eğer kara sularını 12 mile çıkarırsa, bu durumda Adalar Denizi (Ege) % 71 oranında Yunan hâkimiyetine geçecektir, yani bir Yunan gölü haline gelecektir. Bu durum bizim için kabul edilemez olacağından, Yunanistan ile sıcak bir çatışma yaşanması kaçınılmaz olacaktır. İşte ben “Kayıp Cennet 12 Adalar” isimli eserimde, bu ölümcül ihtimale dikkat çekiyorum ve gençlerimizi bu hususta aydınlatmaya, şuurlandırmaya çalışıyorum. Türkiye’nin seçkin yayınevlerinden olan Nesil Yayınevi’nden çıkan eserimi Türk gençlerinin istifadesine sunmaktan büyük onur duyuyorum.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23