• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Fen bilimlerine tevhidî bakış

Yeniakit Publisher
2022-10-14 09:51:00 -
Fen bilimlerine tevhidî bakış

Tevhidi bakış açısıyla kitaplar yazan bilim adamlarının eserleri okullarda ders kitabı olarak okutulmalı. Prof. Ali Alaş, “9. sınıf Biyolojiden sonra 5. sınıf Fen Bilimlerini yazdık, diğer kitapları da yazmayı planlıyoruz. MEB bu kitapları ders kitabı seçtiği takdirde telif hakkı istemeyeceğiz. Gençlerimizi ateizmin pençesinden kurtarmak, onlara doğru ve doyurucu bilgi sunmak ve manevi duygularını güçlendirme sevabı bizim için en büyük kazançtır” açıklamasında bulundu.

Ali Erkan Kavaklı  İstanbul

İnançlı bilim adamları Prof. Adem Tatlı, Prof İsmail Kocaçalışkan, Prof. Fatih Satıl, Prof. Ali Alaş, Dr. Şaban Odabaşı, Dr. İdris Görmez, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun olarak “YENİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA FEN BİLİMLERİ 5” isimli eser kaleme aldılar. Kitap, evreni ve doğayı bir Müslümanın bakış açısıyla anlatıyor, eserlerin sahibini hatırlatıyor, evrendeki düzenin hikmetini belirtiyorlar. Kitap hem bilgi hem de hikmet anlatıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, tevhidi bir bakış açısıyla FEN BİLİMLERİ kitapları yazan bilim adamlarının eserlerini okullarda ders kitabı olarak okutmalı. Milli Eğitim Bakanlığı kitapları bilgi yönünden fakir olduğu gibi, evrendeki varlıkları yaratan yokmuş gibi anlatıyor. Bunlardan vazgeçilmeli. İnsanımız %95 oranında Allah’a inanır, ateistlerin oranı %1 bile değil. Küçük bir azınlığın görüşünü devlet eliyle Müslüman çoğunluğa dayatmak demokratik bir anlayış değil ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı. Adı geçen kanun, eğitimin demokratik olması gerektiğine vurgu yapar.

Okullarda çocuklarımıza fen bilimleri kitapları vasıtasıyla, devlet eliyle, not zoruyla ile ateizm telkin etmenin kimseye faydası yok. Gençliğimizin milli ve manevi değerlerden mahrum, dinsiz ve inançsız yetişmesine yol açan ateist gözle yazılan fen bilgisi kitapları; 2018 yılında hazırlanan ve öğrencilere değerler sistemine benimsetmeyi esas alan müfredatlara da zıt.

Milli Eğitim Bakanlığı, mevcut kitaplardan hem bilgi ve muhteva bakımından daha zengin hem de tevhidi bakış açısını esas alan Fen Bilimleri kitaplarını ders kitabı olarak okutmalı.

Telif hakkı istemiyoruz

Kitabın yazarlarından Prof. Ali Alaş, kendisiyle görüşmemiz sırasında şu fedakârlık örneği açıklamada bulundu:

“9. sınıf Biyolojiden sonra 5. sınıf Fen Bilimlerini yazdık, diğer kitapları da yazmayı planlıyoruz. MEB bu kitapları ders kitabı seçtiği takdirde telif hakkı istemeyeceğiz. Gençlerimizi ateizmin pençesinden kurtarmak ve onlara doğru ve doyurucu bilgi sunmak ve manevi duygularını güçlendirme sevabı bizim için yeterli ve bizim için en büyük kazançtır.”

MEB’in mevcut kitapları sistemin sahibinden söz etmez

Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevcut Fen Bilimleri kitapları, neden Allah ve yaratıcıdan bahsetmez? Neden fen bilimleri ateist bir gözle evreni, eşyayı, varlıkları anlatır? Anlamak mümkün değil.

Örnek olarak ADA MATBAACILIK YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET LTD. Şirketinin yayınladığı, İlknur ÖZKAN ve Zeynep MISIRLIOĞLU’nun yazdığı 5. sınıf FEN BİLİMLERİ kitabını ele alalım. Kitap doğayı “özne” kabul ediyor. Doğada ekolojik bir sistem olduğunu anlatıyor, sistemi kurandan söz etmiyor. Sistem varsa onu kuran ve yöneten de vardır. Süleymaniye, Mimar Sinan’sız var olamaz.

Okuyalım: “Doğa, çevreye bırakılan bitki ve hayvan atıklarını kolayca yok edebilir. Ancak pil, cam, deterjan ve metal atıklarını uzun süre yok edemez ve bu atıklar çevreyi kirletir.” (S.149)

Kuş tüylerindeki mükemmel tasarımı yapan güç

“YENİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA FEN BİLİMLERİ” kitabı yazarları canlıların yaratılışını anlatırken de MEB’in kitabından farklı bir dil kullanıyor, Kur’anî bir bakış açısıyla canlıların varlığını anlatıyorlar. Kuşların anlatıldığı bölümü okuyalım:

“Kuşların vücutları tüyler ve teleklerle kaplı olan bu canlıların kanatları uçabilmeleri için tasarlanmıştır. Kuş tüylerini yakından inceleyen her insan bu tüylerin kusursuz tasarımını, fizik kurallarının mükemmel bir biçimde uygulanmış olmasını büyük bir hayranlıkla görür.

Kuş tüylerinin bu mükemmelliği, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Yaratıcının eseri olduğunu açıkça göstermektedir. Kuşların çoğu uçabilir ancak deve kuşu, tavuk, penguen ve kivi gibi kuşlar uçamaz. Kuşlarda arka ayaklar yürümeye, yüzmeye, tırmanmaya ve eşinmeye yarayacak şekilde tasarlanmıştır. Bazı kuşlar mevsimlere göre göç ederler.

Kuşlar yumurtayla çoğalır ve kuluçkaya yatar. Rahmet eseri olarak kuşlara verilen şefkat gereğince yavrularına bakarlar. Mesela anne ve baba penguenler yavrularını sırayla besler.” (s.65)

Memeliler ilahi rahmet eseri yavrularını sütle besler

Kitap, memeli hayvanları anlatırken hem bilgilendiriyor hem de hayvanlardaki şefkate dikkat çekerek düşündürüyor.
“Memeli hayvanlar, omurgalı hayvanların en gelişmiş grubudur. Doğurarak çoğalır, İlahi rahmetin bir eseri olarak yavrularını sütle besler. Akciğer solunumu yapar, vücutları genellikle kıllarla kaplıdır.” (s.66)

Kitaptaki “Okuma Parçaları” okuyucuyu okudukları üzerine düşündürüyor.

Bir örnek alıntılayayım:

“Bazı hayvanlar sevmeyi birçok insandan daha iyi yapabiliyor. En yırtıcı hayvanın bile yavrularına karşı merhametli davranışları, bu şefkat duygusunun yırtıcılığa galip geldiğini göstermektedir. Vahşi bir hayvan olan aç aslan, zayıf yavrusunu kendine tercih ederek önündeki eti yemeyip yavrusuna verir.

Hem küçük yavrularına çobanlık eden tavuk dahi kendisi aç iken yavrularını doyurur. Yeri geldiğinde de yavrularını korumak için vahşi hayvanlara karşı koyar, kendi canını feda eder. Kuşların ve memeli hayvanların annelerinin bu davranışlarına baktığımızda anlarız ki bunlar kendi hesabına ve kendileri namına o vazifeyi görmüyorlar çünkü hayatlarını gerektiğinde yavruları için feda ediyorlar. Demek ki sonsuz şefkat ve merhamet sahibi bir zat onları vazifelendiriyor.” (s. 67)

Düzeni kuran ve yönetenden neden söz edilmez?

5. sınıf ders kitabında; Güneş sistemi, Dünya’nın Güneş etrafında, Ay’ın Dünya etrafında dönmesi anlatılıyor, sistem bütün açıklığı ile ortaya konuyor, sistemi kuran ve yönetenden bahsedilmiyor:

“Güneş, kendi adını taşıyan sistemin en önemli parçasıdır. Bu sisteme Güneş sistemi adı verilmektedir.”(s.14) “Dünya, diğer gezegenler ve Güneş sistemindeki tüm gök cisimleri, Güneş’in çevresinde dolanır. Güneş de diğer gök cisimleri gibi kendi çevresinde döner.”(s.15)

Prof. Ali Alaş

Bilim adamları Kur'an gözüyle evreni anlatıyor

Örnek olarak Güneş’in ve Güneş sisteminin anlatıldığı bölümlere bakalım:

“Isı ve ışık kaynağı olarak yaratılmış olan Güneş yeryüzündeki hayatın devamı için gereklidir. Güneş’te sıcak gazlar bulunur. Güneş’teki bu sıcak gazlarla üretilen nükleer enerji, nükleer ısı enerjisinin çok az bir kısmı Dünya’mıza ulaştırılmaktadır. Yeryüzüne ulaştırılan bu ısı ve ışığın ihtiyaç ölçüsünde olması düşündürücüdür. Eğer Güneş’ten gelen enerji gereğinden fazla olsaydı yeryüzü sıcaktan kavrulurdu, gereğinden az gönderilmiş olsaydı yeryüzünü buzlar kaplayacak ve Dünya yaşanmaz hâle gelecekti.

Dünya, Ay ve diğer yıldızlar gibi Güneş de küre şeklinde bir yapıda tasarlanmıştır. Güneş, Dünya’dan yaklaşık 1.300.000 defa daha büyük bir yıldızdır…

Rabbimizin kudretine bakın ki Güneş’in devamlı yanması için her gün en az Dünya’nın denizleri kadar petrol ve dağları kadar kömür gereklidir…

Güneş’in uzaya yerleştirilmesinde; sıcaklığı, büyüklüğü, şekli, hareketleri ve Dünya’ya olan uzaklığı ile yeryüzündeki hayatın devamlılığı bakımından mükemmel bir uyum gözetilmiştir.

İlahi kanun gereği Güneş, kendi ekseni etrafında saat yönünün tersi istikamette sabit bir hızla döndürülmektedir.

Her hareket bir kuvvetin eseridir. Düzenli hareket ise düzenli kuvvetten yani müdahaleden ileri gelir. Gök cisimleri düzenli hareket içindedir.” ( s.12-13)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ediz Sözüer

KARIŞTIRILAN ÖNEMLİ BİR NOKTA Bir yaratıcının varlığını kabul eden ve çıkarımlarını ve incelemelerini bu yönde yapan bir bilim yaklaşımını kabul ve talep etmek başkadır, Fizik dersinin içinde tevhid dersinin tüm detayları ile ve sağlam bir mantık kurgusu ile tatmin edici, detaylı ve tam manasıyla anlatılmasına imkan olmadığını görememek veya umursamamak ile başka bir dersin içinde iman dersinin yetersiz, detaysız ve sonuç vermeyecek şekilde anlatılmasından medet beklemek çok başkadır! Çok basit fakat düşünülemeyen pratik bir gerçeklikten bahsediyoruz: İki yoğun içerik tek bir dersin içinde anlatılamaz. İki yoğun içeriği bir dersin içinde anlatmaya ne öğretmenin kapasitesi yeter ne de anlamaya öğrencilerin kapasitesi yeter. Bunu yapmaya kalkarsanız tevhid ve iman dersinin miktarını, kalitesini, detayını ve tatmin ediciliğini tamamen azaltmaya ve etrafa dağıtmaya, dolayısıyla kuvvetini ortadan kaldırmaya ve en nihayetinde sonuç vermeyecek işe yaramaz bir şekle sokmaya mecbur olacaksınız. “Taşıma Suyla Değirmen Dönmez!" İman hakikatleri tüm detaylarıyla talim edilmedikçe, başka bir ders kitabının içinde etrafa serpiştirilen az sayıdaki metin parçacıkları temel maksadımız olan imanı tahkiki seviyeye çıkarıp kuvvetlendirmek ve kurtarmak maksadına ulaştıramaz. Matematik dersi 5 dk.da verilmez. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Tarih dersinin içinde matematik anlatılmaz. Anlatılsa da bir şeye benzemez ve işe yaramaz. Aynen bu şekilde de iki yoğun içerik aynı dersin içinde verilemeyeceği için illaki bağımsız bir derste bu hakikatlerin anlatılması gerekecektir. Eğitim ve bilim yaklaşımının yaratıcının varlığını kabul eden ve çıkarımlarını o yönde yapan bir tarzda olması başkadır, fen bilimlerinin içinde iman dersi vermek başkadır. Bunu pratikte her iki dersin hakkını vererek ve tüm detaylarıyla ders vererek yapamazsınız. Böyle 200-300 sayfalık ders kitabının içinde sağa sola serpiştirdiğiniz parça parça imanî metinlerle (toplasanız belki 10 sayfa etmez) ne yenilikçi bir bilim yaklaşımı ortaya koymuş olursunuz ne de hakkını vererek iman dersi vermiş ve imanları kurtarmış olursunuz!

Ediz Sözüer

“HANGİSİ DAHA GERÇEKÇİDİR ACABA DİYE SORUYORUZ. Mevcut müfredat paralelinde çok sayıda kitabı uzun zamanda, çok zahmetle ve fakat az faydayla ve esas maksada ulaştırmayacak düşük bir verim ile ortaya çıkarmaya çalışmak mı? Veya müfredat ve mevzuat engelleriyle ve toplumsal tepkilerle mücadele etmek gibi daha da zorlu bir yolu tercih etmek mi? (ki bu engeller aşılsa bile başka bir dersin kitabında iman hakikatlerine sınırlı yer ayrılabilir, bu da imanı tahkike çıkartmaya yetmez, bu yol burada yine tıkanıyor.) Yoksa bu faydası az, gerçekleştirilmesi çok daha zor ve zaman alıcı yollar yerine, esas maksadı tam karşılayacak kabiliyette bir çalışmayı nokta hedef olarak belirleyip, önceliği buna vererek, herhangi bir mevzuat ve müfredat değişikliği şartına da bağlı olmadan, tercihe bağlı olarak okutulacak bir eğitim programı olarak kabul ettirmeye çalışmak mı daha gerçekçidir? HANGİSİ DAHA ETKİLİ VE ÇABUK ULAŞILABİLİR BİR ALTERNATİF OLARAK GÖRÜNÜYOR?” Evet, gerçekten de toplumdaki bu büyük ve artık ertelenme ve gecikme lüksü bulunmayan zorunlu ihtiyaç (yani iman hakikatlerinin detaylı bir içerikle, sağlam bir mantık kurgusuyla, delile ve araştırmaya dayalı, tahkikî olarak ders verilmesi ihtiyacı) EN ÇABUK, EN KOLAY VE EN ETKİLİ VE SONUÇ VERECEK BİR ŞEKİLDE BAĞIMSIZ BİR EĞİTİM PROGRAMI İLE KARŞILANABİLİR.”
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23