Bankaların yüzde 1’in altında mal ettiği krediyi yüzde 6 ile satmasının vicdansızlık olduğunu söyleyen Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, bütün yükün sanayicinin omuzlarına yüklendiğini savundu. 2014’ün Türkiye açısından zor geçtiğinin altını çizen Özdebir, “Ülke olarak kendi kendimize siyasi istikrarsızlık çıkardık. Gezi eylemleri ve 17 Aralık sonrası yaşananlar piyasayı daralttı, layık olduğumuz büyümeyi gerçekleştiremedik” diyerek faiz lobisini hedef aldı.
ANKARA - Bankaların müşterilerine yüksek oranda faiz uygulamasını “vicdansızlık” olarak değerlendiren sanayiciler, bir de Gezi eylemleri ve 17 Aralık sonrası yaşanan gerginliklerin Türkiye’ye faturasının ağır olduğunu bu yüzden ülkenin layık olduğu büyüme performansını gösteremediğini dile getirdiler. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, bankaların yurt dışından sağladıkları fon ve sendikasyon kredilerinin maliyetinin çok düşük olmasına karşın müşterilerine yüksek maliyetli kredi kullandırmalarını eleştirerek, “En prestijli müşterilerine bile döviz cinsinden yüzde 6-7’den kullandırıyorlar. KOBİ’ler söz konusu olduğu zaman bu rakamlar uçuyor. Yüzde 1’in altında mal ettiğin bir krediyi sen hangi vicdanla yüzde 6 ile satıyorsun” dedi.
SIKI PARA POLİTİKASI PİYASALARI DARALTTI
Özdebir, yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının sıkı para politikası uyguladığını belirterek, kurlardaki oynaklık açısından bakıldığında bu politikanın doğru olarak görülebileceğini ifade etti. Enflasyon açısından değerlendirildiğinde ise politikayı yanlış bulduğuna işaret eden Özdebir, “Çünkü zaten piyasada talep yok” dedi. Sıkı para politikasının piyasaları daralttığını ve beraberinde maliyet enflasyonunu getirdiğini anlatan Özdebir, daralmadan en çok KOBİ’lerin zarar gördüğünü söyledi.
Sayıları az olmasına karşın Türkiye’deki büyük işletmelerin ihracatın yüzde 60’ını gerçekleştirdiğini belirten Özdebir, “Geri kalan 2 milyon şirketin girdilerini temin eden ana sanayi firmaları bu büyük firmalardan müteşekkil. Onlar, piyasadaki tekel durumlarından da istifade ederek, verdikleri fiyatı ve vadeyi dikte ediyorlar. O tarafta vadeler uzamıyor ama küçük işletmelerin vadeleri çok uzadı. 5-6 aylık vadeler normal kabul ediliyor” diye konuştu.
FAİZLER ÇOK YÜKSEK
İşletmelerin likidite batağı içinde bulunduğu uyarısını yapan Özdebir, sanayi kesiminin acilen işletme ve özkaynak sermayeleri ile ilgili sıkıntılarına çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Bu konudaki çözüm önerilerini de paylaşan Özdebir, özellikle endüstriyel ürün üreten sanayicinin finansman ihtiyacının karşılanmasının önemine dikkati çekti. Özdebir, düşük faizli ve piyasadaki satış şartlarına uygun vadelerde finansman imkanının sağlanması gerektiğini dile getirdi. Finansör konumundaki bankaların, kullandırdıkları kredilerin büyük bir kısmının yurt dışından sağlanan fonlar ve sendikasyon kredilerinden oluştuğunu belirten Özdebir, “Fon kredilerinin Türkiye’deki bankalara maliyeti yüzde 0,6-0,8, sendikasyon kredilerinin ise 1,5 civarında. Ama en prestijli müşterilerine bile döviz cinsinden yüzde 6-7’den kullandırıyorlar. KOBİ’ler söz konusu olduğu zaman bu rakamlar uçuyor. Yüzde 1’in altında mal ettiğin bir krediyi sen hangi vicdanla yüzde 6 ile satıyorsun” dedi.
YÜK SANAYİCİNİN OMUZLARINDA
Finansör, üretici ve nihai tüketici ilişkisinde bütün yükün sanayicinin omuzunda kaldığını anlatan Özdebir, sanayicinin tüketici olan çalışanına ücret ödemek ve uzun vadeli mal satmak durumunda olmasına karşın ana girdiler konusunda kendisine fiyat ve kısa vadenin dikte edildiğini dile getirdi.
BÜYÜME ORANIMIZ YETERSİZ
Türkiye'nin yılın 3. çeyreğinde yüzde 1,7 olarak gerçekleşen büyüme performansını da değerlendiren Özdebir, durgunluktan çıkmaya çalışan ABD ekonomisinin yüzde 4'ün üzerinde büyüdüğü bir ortamda Türkiye'nin yıllık yüzde 3 büyüme oranıyla yetinmemesi gerektiğini söyledi.
KENDİMİZE KRİZ ÇIKARDIK
Bu yılın Türkiye açısından zor geçtiğini dile getiren Özdebir, "Ülke olarak kendi kendimize siyasi istikrarsızlıklar yarattık. Gezi eylemleri ve 17 Aralıktan sonra seçimler yapıldı ama hiçbir şey değişmedi ama kendi kendimize böyle bir algı yarattık ve bu algıyla insanlar yatırım konusunda beklemeye geçti. Bunun doğal sonucu olarak iç piyasada daralma ve istihdamda düşme oldu. Türkiye aslında layık olduğu büyüme performansını gösteremedi" diye konuştu.