Asrımızın getirdiği en büyük sorunlarından birisi israf. Türkiye’de de her yıl milyonlarca ton gıda çöpe giderken, zaman, para ve sağlık alanındaki israf da hızla artıyor.
Sebahattin Ayan İstanbul
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın (TİSVA) 2025 raporuna göre, ülkemizde yılda yaklaşık 23 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Kişi başına düşen yıllık gıda israfı miktarı yaklaşık 102 kilogram. İsrafın en büyük payı meyve ve sebzelerde; üretilen meyve ve sebzenin %35’i sofraya ulaşmadan kayboluyor veya çöpe gidiyor. Bu israfın önlenmesiyle yaklaşık 900 bin ailenin bir yıllık geçim gideri karşılanabilecek durumda. Türkiye’de israfın maliyeti milli gelirin %15’ine denk geliyor; bu da yaklaşık 555 milyar TL’lik bir ekonomik kayba işaret ediyor. Yalnızca ekmekte bile günde 6 milyon çöpe gidiyor. Ayrıca enerji, su ve diğer temel gıda ürünlerinde de ciddi boyutta israf yaşanıyor.
BİR YANDA DA AÇLIK ARTIYOR
İsraf tüm dünya için ciddi bir sorun olan açlık ve gıda güvensizliği gerçeğiyle çarpıcı bir tezat oluşturuyor. BM’nin 2023 Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu Raporu’na göre dünyada yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. Hani her 11 kişiden 1’i açlıkla karşı karşıya. Özellikle Afrika’da durum çok daha vahim; her 5 kişiden 1’i açlık çekiyor. Gıda krizleri yalnızca yetersiz üretimden değil, savaş, iklim krizi, ekonomik istikrarsızlık ve gıda israfından kaynaklanıyor. Filistin, Sudan, Haiti ve Mali gibi bölgeler ‘felaket’ düzeyinde açlık riski altında. Küresel gıda fiyatlarının yükselmesi ve beslenme çeşitliliğinin azalması milyonlarca insanı yetersiz beslenmeye mahkûm ediyor. Uzmanlar, israfın yalnızca ekonomik boyutlarının yanında sosyal ve manevi bir sorun olduğuna dikkat çekiyor.
MAALESEF NORMALLEŞTİ
Konuya ilişkin Tüm Din Hizmetlileri ve Görevlileri Derneği Genel Başkanı Metin Kaçar, gazetemize şu değerlendirmelerde bulundu: “Cenab-ı Hak; ‘Yiyin, için, giyinin, gezin, tozun ama ölçülü olun, israf etmeyin’ diyor. Peygamber Efendimiz de, ‘Irmak kenarında abdest alsanız bile suyu zayi etmeyin, israf etmeyin’ şeklinde hassasiyeti vurguluyor. Asr-ı Saadet döneminde sahabe-i kiram da israfı hayatın her alanında titizlikle önlemiştir. Bugüne baktığımızda 2-3 asırdır Batı’nın etkisiyle toplumda büyük bir dejenerasyon yaşandığı, israfın normalleştiği görülüyor. Artık israf yalnızca cuma hutbelerinde ayet veya hadis okunarak anlatılabilecek bir mesele olmaktan çıkmış durumda. Kimi insanlar kibirlikten, kimisi ihmalden, kimi de ‘Ne olacak bir dilim ekmekten?’ diyerek yasağı hafife alıyor. Sadece gıda değil suyun, zamanın, sağlığın, paranın israfı da büyük bir sorun. Türkiye’de yılda 23 milyon ton gıda çöpe gidiyor ne demek! Marketler, işletmeler, vakıflar ve dernekler üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirse bu tablo değişebilir.
DEVLET ÖRNEK OLMALI
Genç nesillere israfın haram olduğunun ivedilikle öğretilmesi gerekir. Bu noktada devletin de örnek olması gerekiyor. Devletin uygulamadığı tasarruf tedbirlerini vatandaşın uygulaması beklenemez. Peygamber Efendimiz, kendisinin yapmadığı hiçbir şeyi sahabeye emretmemiştir. Bu yüzden kanaat önderlerinin, devlet kurumlarının, vakıfların ve derneklerin israf konusunu milli ve dini bir mesele hâline getirerek ilkokuldan itibaren çocuklara anlatması, bunun haram olduğunun kavratılması gerekiyor. Gazze, Keşmir, Arakan ve gönül coğrafyamızda açlık çeken Müslümanlar varken, 23 milyon ton gıdayı çöpe atan bir toplum olarak kıyamet gününde bunun hesabını veremeyiz. Yarım ekmekleri çöpe atarken, tabaklarda yemek bırakırken bu insanların ahını da üzerimize alıyoruz. İsrafla mücadele bir seferberlik hâline gelmeli. Nasıl ki namaz kılmamak, içki içmek, kumar oynamak haramsa; israf da aynı şekilde haram olarak öğretilmeli.”