Sünnet çizgisini kaybettik, kaybolduk!
Her işe “besmele” çekerek başlama hassasiyetimizi kaybettik!..
Selam verme, selam alma alışkanlığımızı kaybettik!..
“Allahaısmarladık”, “Allaha emanet ol”, “Allah selamet versin”, “Allah yardımcın olsun”, “Allah rahmet eylesin”, “Nur içinde yatsın” gibi ulvi ve kudsî temennilerimizi kaybettik!..
Sohbet-muhabbet geleneğimizi kaybettik!..
Meşveret ve istişare alışkanlığımızı kaybettik!..
“Nezaket”, “nezafet”, “nezahet”, “nefaset”, “necabet”, “feraset”, “basiret” gibi, mânâ itibariyle kelimelere sığmayan özelliklerimizi kaybettik!..
Ahlâk ve medeniyet dünyamızı kaybettik!..
Ölçülü tebessümümüzü, müsamahamızı kaybettik!..
Tevazuumuzu kaybettik!..
Kanaatkârlığımızı kaybettik!..
Olumlu durma, olumlu bakma, olumlu yorumlama ve “musibette bile rahmet” arama cehdimizi kaybettik!..
Sevgimizi, sadakatimizi, fedakârlığımızı kaybettik!..
İlmimizi, irfanımızı, idrakımızı, tefekkürümüzü kaybettik!..
Akrabalık-komşuluk ilişkilerimizi kaybettik!..
Mimarimizi, san’atımızı ve o muhteşem düzen içinde yetişen yüksek ruhlu insanımızı kaybettik!..
Güzellikleri fark etme ve her güzellikte Sanii Zülcelâl’ı tekrar tekrar keşfetme anlayışımızı kaybettik!..
Merhametimizi, şefkatimizi, rikkatimizi, duygumuzu, düşüncemizi, mü’mince mantığımızı kaybettik!..
“İnfak”, “ihsan”, “inşa” ve “ihya” dinamiklerimizi kaybettik!..
Sabrımızı, tahammülümüzü, tesanüdümüzü kaybettik!..
Hoşgörümüzü kaybettik!..
İlmimizi, hilmimizi kaybettik!..
Geniş ailemizi, terbiye metodolojimizi kaybettik!..
İmparatorluğumuzu, hilafetimizi kaybettik!..
Mahallemizi, kardeşliğimizi, dostluğumuzu kaybettik!...
Masumiyetimizi kaybettik!..
Her daim kıbleyi gösteren yürek pusulamızı kaybettik!..
Sadeliğimizi, samimiyetimizi, dürüstlüğümüzü, güvenilirliğimizi kaybettik!..
Helâl-haram hassasiyetimizi, gösterişten uzak yaşantımızı ve ifrattan sakınma duyarlılığımızı kaybettik!..
Düştüğümüz yerde kalkma cehdimizi, şartlara direnme yeteneğimizi, âdil olma hissimizi kaybettik!..
Örnek olma vasfımızı kaybettik!..
Amacımızı, hedefimizi kaybettik!..
Tarihimizi, coğrafyamızı (22 milyon kilometrekare), gönül düzenimizi kaybettik!
•
Bir bakıma kaybolduk be dostlar!
Dipten dönmemiz, yeniden dirilmemiz, eski özelliklerimizi tekrar kazanmamız lâzım…
Sosyal medyada sağa-sola düzen vermeyi bırakıp biraz bu konulara eğilmemiz gerekiyor.