Yüzyılın afeti
Güneydeki 10 ilimizi etkisi altına alan müthiş bir hatta iki deprem yaşadık. Afetin boyutları çok büyük. Böylesi 100 yılda bir olur denen bu afet hepimizi kedere sevk etti.
Vefat edenlerin sayısı resmi olarak 20 bin, ancak zamanla 50 bini geçeceği tahmin ediliyor.
Şehrim İskenderun harabeye dönmüş, deniz taşmış durumda. Su ve elektrik kesikliği, soğuk ve başka zorluklar da cabası.
Bu kadar olumsuzluk yanında milletimizin şaha kalkmış merhameti ve yardımlaşma gayreti gözümüzü yaşartıyor. Sosyal medyada binlerce tırın ihtiyaç malzemeleriyle deprem bölgesine doğru hareket halinde olduğu görülüyor. Aşevleri açılıyor; battaniye, ısıtıcı ve kıyafet gibi yardımlar dağıtılıyor. Ülke çapında adeta seferberlik ilan edilmiş. Herkes üzerine düşeni yapmaya azami çalışıyor.
Bugün bir gençle görüştüm. AFAD’a müracaat etmiş, üniversiteye hazırlandığı halde “Afetzedelere elimden ne gelirse yardımcı olmak istiyorum” demiş.
Babası, “Oğlumun bu ince ve düşünceli davranışından o kadar memnun oldum ki anlatamam. Bu hareketi benim için üniversiteyi kazanmasından bile daha önemlidir. İyi, yardımsever ve merhametli insan olsun” dedi. Gençlerimiz bu soylu ve örnek davranışlarıyla inanın gönlümüzü sevinç ve coşku ile doldurdular.
Bu kadar sıkıntının yanında FETÖ, PKK ve bazı muhaliflerin mutluluktan gözlerinin parladığı; “Erdoğan tökezledi artık ayağa kalkamaz” türünden yayınlar yaptıkları görülüyor. Hatta bunlardan bazıları, “Erdoğan’ı sadece şiddetli bir deprem götürebilir” nev’inden söylemlerde bulunuyorlardı. Akılları sıra bunlara gün doğdu.
Ancak verdiği sözleri tutan ve aynen yerine getiren Sayın Cumhurbaşkanımız (ki en baştan beri takipteydi) deprem bölgelerini bizzat ziyaret etti ve “1 yılda afetin vurduğu yerleri yeniden inşa edeceğiz” diyerek yaralı gönüllere biraz da olsa su serpti.
Türkiye’mize tekrar geçmiş olsun diyor, ölenlere Allah’tan rahmet sağ kalanlara şifa niyaz ediyorum. Milletimiz bu ağır badirenin de elbirliği ve güç birliği ile üstesinden gelmesini bilecek ve daha da güçlenmiş olarak tarihteki yerini alacaktır. Nietzche’nin dediği gibi; “Öldürmeyen acı, beni güçlendirir.”
Ülkemiz ölmedi, yok olmadı. Dimdik ayağa kalkacaktır. Buna gönülden inanıyorum.
Daha da önemlisi; bu afetten ders almasını bilecek ve daha sağlam binalar yapacağız inşallah.
Not: Talebelik yıllarımda aynı evi yıllarca paylaştığımız Kahramanmaraşlı değerli arkadaşım mert, cesur ve yiğit kardeşim Sütçü İmam’ın torunu Op. Dr. Alattin Türkkorur kardeşimi ve eşini depremde ahirete uğurladık. Rabbim rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.