Tabeladan sorumlu başkan
Tabeladan sorumlu başkan
Murat Alan
Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel faciası, yalnızca ihmaller zinciriyle değil, aynı zamanda yetkililerin akıl almaz çelişkileriyle hafızalara kazındı.
78 insanımızın hayatını kaybettiği bu trajedi, tek başına bir otel yangını değil; denetimden kaçan sorumlulukların ve siyasi kayırmacılığın yansımasıdır.
Olayın merkezindeki isimlerden biri ise Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan.
Yangının ardından Özcan’ın yaptığı açıklamalar, faciaya ilişkin sorumluluğu üzerinden atma çabası olarak yorumlandı.
“Ruhsatı biz vermedik”, “bilgimiz yok”, “yetkimiz dışında” diyerek Bolu Belediyesi’ni olayın dışında tutmaya çalışan Başkan Özcan’ın açıklamaları, belediye kayıtlarına yansıyan denetim raporlarıyla tamamen çeliştiği ifade ediliyor.
Akit, Sabah ve Akşam gazetesinin manşetinde yer alan belge ve bilgiler, Tanju Özcan tarafından yetkisiz olduğu öne sürülen belediyenin baya baya yetkili olduğunu, itfaiye daire başkanlığının otelin restoranını yetkili olarak denetlediğini ortaya koyuyor.
Habere göre, işletmenin talebi üzerine 16 Aralık 2024’te Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü tarafından denetim gerçekleştiriliyor.
Otelinde bulunduğu alanda yapılan denetimlerde ciddi eksiklikler tespit edildi.
Tahliye çıkışlarından yangın alarmına, duman kontrolünden acil aydınlatmalara kadar birçok kritik unsurun yetersiz olduğu raporlandı.
Bu eksiklikler, yasal olarak otelin faaliyetinin durdurulmasını gerektiriyordu.
Ancak belediye, ilgili işletmenin verdiği, “bizi denetlemekten vazgeçin” anlamına gelen bir dilekçeyi bahane ederek denetim sürecini iptal etti.
Daha trajik olan ise otel restoranının, yalnızca birkaç gün sonra Bolu Belediyesi’nden “yangına uygunluk belgesi” almış olmasıydı.
İtfaiye Müdürlüğü, eksikliklerle dolu bir yapının parçası olan restoran için nasıl bir uygunluk belgesi verebildi? İşte bu sorunun cevabı, yalnızca teknik bir hata değil, siyasi bir tercih olarak karşımıza çıkıyor.
Verilen yangına uygunluk belgesinin altında, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın dayısının oğlu olan Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener’in imzası bulunuyor.
Gülener, 2019’daki yerel seçimlerden önce bir özel halk otobüsü firmasında çalışırken, Tanju Özcan’ın belediye başkanlığına seçilmesiyle bir anda sınıf atlıyor..
Gülener, itfaiyeden sorumlu başkan yardımcılığı görevine atanıyor.
Yangından sonra gözaltına alınanlar arasında Gülener’in de bulunması, siyasi kayırmacılığın ve liyakatsiz atamaların nasıl sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sermiyor mu?
Tanju Özcan’ın açıklamalarına bakıldığında ise bu çelişkiler daha da derinleşiyor. Bolu’da turistik işletmelerin tabelalarını indirme konusunda kendini yetkili gören Özcan, otel denetimi söz konusu olduğunda “yetkisiz” olduğunu iddia ediyor.
Suriyelilere yönelik sert ve ayrımcı söylemleriyle tanınan Özcan, Arapça tabelaları indirirken gösterdiği müdahaleci tavrı, vatandaşların güvenliği söz konusu olduğunda neden göstermedi?
Belediyenin denetim yetkisi yoksa neden Bolu İtfaiyesi kendilerine yapılan denetim başvurusunu kabul etti.
Velev ki böyle bir yetkisi yok ama denetlemeye başladı..
Ve yakaladığı onca eksikliğe rağmen ne için verilen “bizi denetlemekten vazgeçin” dilekçesine, “hay hay canım nasıl isterseniz öyle olsun” denildi?
Aklımı kaçıracağım..
O dakikadan sonra artık Bolu İtfaiye Daire Başkanlığı otelin yangına dayanıklı olmadığını biliyor işte!..
Göz göre göre yangına seyirci kalınmış olmuyor mu?
Acaba Bolu’da bu şekilde kaç işletme daha var?
Düşününce kanım donuyor..
Yangının ardından ortaya çıkan tablo, Özcan’ın ayrımcı politikalarını bir kez daha gündeme taşıdı.
Eğer bu otelin sahibi Suriyeli bir işletmeci olsaydı, Özcan’ın aynı “yetkisizlik” argümanını öne sürmeyeceği çok açık.
Suriyelilere ait işletmeleri mühürlemekten tabelalarını indirmeye kadar geniş bir “yetki” alanına sahip olan başkan, söz konusu vatandaşların can güvenliği olduğunda bu yetkiden eser bırakmıyor.
Suriyelerinin su faturalarını on misli arttırdığını ve bu yaptığı işlemin de yasadışı olduğunu bildiğini söylüyordu.
Milletin menfaati için keşke kanunsuz otel denetimleri yapsaydı..
Yapsaydı da biz bugün kendisini alkışlasaydık.
Bolu Kartalkaya’daki yangın, yalnızca fiziksel bir felaket değil; aynı zamanda kamu otoritesinin güvenilirliğine yönelik büyük bir darbedir. Bu süreçte Bolu Belediyesi’nin ihmalleri, yalnızca teknik eksikliklerle sınırlı kalmamış, liyakatsiz atamalardan siyasi kayırmacılığa kadar pek çok sorunu gün yüzüne çıkarmıştır.
78 insanın yaşamını yitirdiği bu facia bir sistem yangınıdır.
Bolu Belediyesi’nin denetim eksiklikleri, siyasi kayırmacılık ve çifte standartları bu sistemin en zayıf noktalarını göstermiştir.
Bu trajedinin ardından yapılması gereken tek şey, gerçek sorumluların hukuk önünde hesap vermesi ve bir daha asla böyle bir ihmalin yaşanmaması için gerekli adımların atılmasıdır.
Kurumlar arasındaki yetkili/yetkisiz ayrımı bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.
Boşluklardan istifade edebilecek açgözlü işletmeler, beceriksiz siyaset balonuna dönüşen yerel yöneticiler denetim altına alınmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve en önemlisi de İçişleri Bakanlığı belediyelerle ortak bir komisyon kurup gelecekte yaşanabilecek benzeri olayların önüne geçecek bir yönetmelik, hatta kanuni düzenlemelere öncülük etmelidir.
Ülkemizin başı sağ olsun, Allah bir daha böyle bir acı yaşatmasın..
Selametle..