Hürriyet’in Kapıları Size Açık!
‘Medya patronlarının pijamayla Başbakan karşıladıkları dönem sona erdi’ klasik söylemini çürütmek üzere Ahmet Hakan kolları sıvadı ve Aydın Doğan’ın o gün üzerinde pijama olmadığını konu eden bir röportaj yayınladı.. Ne iyi.. Ahmet Hakan’ın hatalarıyla yüzleşmesi, kendiyle hesaplaşması falan.. Öyle ya.. Bizim bu kadar aşina olduğumuz pek çok söylemin mimarı olan Ahmet Hakan, bugün geldiği noktada bütün o ortaya koyduğu söylemi bir kalemde silip atacak işler yapıyor. Bence hiç sakıncası yok da biraz, nasıl söylesem, garip gibi.. Şimdi düşünsenize bugün Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinden ağır bombardıman yapan Nuray Mert Kanal 7 stüdyolarında, yanında Ahmet Hakan, siyasetin nasıl da medya patronlarının evinde dizayn edildiğini konuşup duruyorlar.. Bu durumu övüyorlar mı peki?.. Herhalde böyle olduğunu düşünmüyorsunuzdur.. Şimdi ise olayı getirip bir pijama hadisesine kilitleyerek kayıtlara böyle geçmesini sağlıyor. Yani hükümetin kurulduğu gün daha Köşk’e çıkıp kabine listesini vermeden önce, 7-8 saat Aydın Doğan’ın evinde kalınmasının tek anormal tarafı Sayın Doğan’ın kıyafetiymiş gibi işin o kısmını aklıyor köşesinde.. Kaldı ki öyle bile olsa, bu yazıyı Ertuğrul Özkök yazmalıydı.. Derin Hürriyet’in karanlık sokaklarından çıkıp geçmeliydi kayıtlara o gün Aydın Bey’in üzerindeki şeyin pijama değil t-shirt olduğu.. Eğer bu yazıyı yazmak da Ahmet Hakan’a düştüyse, sonuna not düşerek teslim etmeliydi yazısını; ‘... sevgili okurlar.. Yukarıda da okuduğunuz gibi durum bu.. Oysa ben o yıllar Kanal 7’de aksini savunan onlarca yayın yaptım. Bu fotoğrafın da aralarında olduğu hükümet ile medya arasındaki, cuntacılarla medya arasındaki ilişkiyi konu alan, tenkid eden onlarca yayın yaptım. Demek ki yanılmışım...’ Yok eğer derseniz ki Ahmet Hakan’ın Hürriyet’te yazıyor olması zaten başlı başına bir nedamet getirmektir, onu da kabul ederim..
•
Tam bu satırları yazmaktaydım ki günlük gazeteleri getirdiler attılar önüme.. En üstte Hürriyet.. Sürmanşetinde bir resim.. Orhan Pamuk sırıtıyor. Elinde bir şey var, onu gösteriyor objektife.. Aydın Doğan koluna girmiş.. Herkes mutlu.. Meğer ödül vermiş Aydın Doğan kendisine.. Pamuk da diyor ki; birinin size ‘aferim ne güzel yazmışsın’ demesinden daha güzel ne olabilir ki... Türkiye Türklerindir logosunun tam üstünde... Orhan Pamuk’un bu sırıtan resmi bana bakarken, daha fazla devam edemezdim 28 Şubat dönemi medyasını yazmaya..
•
Vay be.. Demek Orhan Pamuk da Aydın Doğan’la kol kola girip Hürriyet’in tepesinden sırıtacakmış günün birinde.. Ne denmişti Hürriyet Gazetesi’nde Orhan Pamuk için hatırlayan var mı?.. Mesela nobel günü.. Hürriyet’in manşeti; ‘Ödül edebi, izleyenler siyasi’.. Ertuğrul Özkök yazıyor.. Diyor ki ‘tam sevinemedim ödül almasına.. “...Bir yazarın Türkler 1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürt’ü öldürdü deme hakkının en temel hak sayıldığı bir ülkede Orhan Pamuk’a verilen Nobel’i eleştirmek hayli haktır...” Emin Çölaşan?... “... TC Kimlikli yazarımız Nobel alabilmek için esti gürledi. Bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt kestik dedi.. Büyük kulisler yapıldı ve sonunda ödülü kapmayı başardı. Sayesinde aynı kafadaki yazar arkadaşları papyonlu mapyonlu frak giyip poz verdiler. Yazarımız Türkiye’ye gelecek, protestolardan korktuğu için gelemiyor....” Bizzat ve apaçık “Türkiye’ye gelme” çağrısı yapıldı yani Hürriyet Gazetesi üzerinden.. Ergun Babahan, Mehmet Barlas’ın Özkök’ü arayarak; “yapmayın artık şu haberleri, Orhan’ı öldürteceksiniz” diye ikaz ettiğini yazdı o dönem.. Ahmet Altan’ın Cumhuriyet’te makale yazdığı, Orhan Pamuk’un Aydın Doğan’ın kendisine ödül vermesine Nobel’den daha fazla sevindiği bir ortamda neyin analizini yapacaksınız?.. Kalın sağlıcakla.