• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Yeni anayasa

06 Nisan 2016
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları, ya askerlerin fiilen siyasetin içerisinde oldukları ya da darbe yoluyla, yönetime el koydukları dönemlerde hazırlandı. 

27 Mayıs darbesinin ürünü olan 1961 Anayasası, vesayetçi sistemi inşa eden ve idame ettiren bir anayasadır. Bu anayasa, siyasetin alanını daraltıp, toplumu denetim altına almayı hedefliyordu. Ve tüm bunları, “devleti korumak” adına yapıyordu.

12 Eylül darbesinin mahsulü olan 1982 Anayasası da, 1961 Anayasası’nın ruhu üzerine inşa edilmiştir. 

Türkiye’de bir kesim, garip bir ikilem yaşıyor: 12 Eylül darbesinin etkilerini ortadan kaldırmak isterken, 27 Mayıs darbesini “ilerici bir müdahale” olarak nitelendiriyorlar. Millet iradesine el koymanın, iyisi olmaz. 12 Eylül’ün etkilerini ortadan kaldırmak isterken, 27 Mayıs’a karşı özlem ve hasret içinde olamazsınız.

Yüz yaşına doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, oldukça iddialı hedeflere sahip. Buna karşılık mevcut anayasa, hem bugünün ihtiyaçlarına cevap veremiyor, hem de hedeflerimizin gerçekleşmesine engel teşkil ediyor.

Yürürlüğe girdiği günden beri tartışılan ve eleştirilen 1982 Anayasası, tam yirmi bir defa değişikliğe uğradı. 12 Eylül 2010 tarihindeki referandum neticesinde hayata geçirilen yirmi altı maddelik anayasa değişikliği, bunlardan sadece bir tanesi. Kısmi anayasal değişiklikler, kısa süreli olarak, Türkiye’ye rahat bir nefes aldırdı. Fakat palyatif tedbirlerin, yamalı bohçaların vakti geçti. 

Türkiye’nin, anayasa tadilatına değil, yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Yeni anayasa, her şeyden önce milletin önünü açmalı ve millet iradesini vaat etmeli.

Türkiye’nin, 2023 hedefleriyle uyum sağlayacak; 1961 ve 1982 anayasaları gibi tepeden inme olmayan, özgürlükleri sınırlandırmayan, vatandaşı önceleyen, sivil, katılımcı ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. 

Türkiye’nin, etrafı ateş çemberine alınırken, tek ses ve tek yürek olmaya ihtiyacı var. Artık şahısları bir kenara bırakıp, sistemi konuşmak zorundayız. Başkanlık sistemi, Yeniden Büyük Türkiye için en önemli enstrümanlardan biri olacaktır. 

Kuvvetler arasında denge sağlanması; yargı ve seçim sisteminin revize edilmesi de ülkenin önünü açacaktır.

1982 Anayasası’nın defalarca revize edilmek zorunda kalmasının en önemli sebebi, millete rağmen anlayışıyla hazırlanmış olmasıdır. Yeni anayasanın, toplumun tamamını kapsaması ve tüm kesimlerinin görüşü alınarak hazırlanması, ömrünün uzun olmasını sağlayacaktır. 

İktidar, muhalefetin görüşlerini de alarak, yeni anayasayı hazırlaması gerekir. Çünkü “kusursuzluk iddiası en büyük kusurdur.” 

Muhalefetin de bilmesi ve gözetmesi gereken bir husus var: Muhalefet etmek, düşmanlık etmek değildir. Ülke çıkarlarını muhafaza etmek ile ülkeyi çıkmaza sürüklemek arasında büyük bir fark var. Mevlana ne de güzel söylemiş: Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.

Ne yazık ki CHP, sadece iktidara değil, yerli ve milli olan her şeye muhalefet ediyor. Hal böyle olunca, yeni anayasaya da ayak diriyor. Yerli ve milli bir anayasa gibi bir derdi olmayan CHP, “Başkanlık sistemi” ya da “anayasanın ilk dört maddesi” gibi konuları öne sürerek, masadan kaçıyor. Aslına bakılırsa, bunu ilk kez yapmıyor. Geçmiş anayasa değişikliklerini de, benzer şekilde manipüle etmişti. Ne derler bilirsiniz: Oynamayı bilmeyen gelin; “yerim dar” dermiş. 

Türk milleti, 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri’nde istiklal ve istikbaline sahip çıktı. Millete rağmen halkçılık ve milliyetçilik yapanlara, sandıktan önemli bir cevap geldi. Ana muhalefetin, mesajı aldığını ve kendisine çekidüzen vereceğini umut ediyorduk. Fakat görünen o ki ana muhalefet, hiç oralı değil. Nerede hata yaptıklarını düşünmek yerine, hatada ısrar ediyorlar.

Her türlü istikamet sapmalarına rağmen MHP’den umutluyum. Yeni anayasanın hayata geçirilmesine yardımcı olacaklarını düşünüyorum. 

Umarız ki muhalefet partileri, millet ile inatlaşmayı bir kenara bırakır ve yeni anayasanın meclis çatısı altında gerçekleştirilmesini sağlarlar. Muhalefet partileri yeni anayasaya ayak diremeye devam ederlerse, millet bir defa daha devreye girecektir.

Olası anayasa referandumu, aynı zamanda büyük bir kamuoyu yoklaması olacaktır. Milletimizin; sivil, katılımcı ve demokratik bir anayasadan yana olacağına kuşku yok. Parti içi muhalifler ile baş edemeyen muhalefet partilerinin, yeni bir sandık mağlubiyeti riskini göze alabileceğine inanmıyorum. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23