• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Bu nedir şimdi?

06 Eylül 2017
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

İstanbul, Türk-İslam medeniyetinin eşyaya sinmiş halidir. Hiçbir yerde eşi bulunmayan büyük camilerin, zarif minarelerin, güzel sesli müezzinlerin ve hafızların olduğu bir şehirdir. 

İstanbul’u görenler, ömür boyu sevilecek bir sevgiliyle tanışmış olurlar. Şehrin koynunda; Üsküdar’da, Süleymaniye’de, Beykoz’da, Emirgan’da, Beyazıt’ta hülyadan hülyaya dalarlar. Ondan uzakta ölme endişesiyle, tedirgin olurlar. 

Edebiyat ve sanat dünyamızın birçok usta ismi, sihrine kapıldıkları, bu şehirden bahseden şiir ve yazılar kaleme almış, şarkılar bestelemiştir. Bakınız: Nazım Hikmet, Orhan Veli, Necip Fazıl, Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar.

İstanbul, en az Türkler kadar, Bosnalıların da hayran olduğu bir şehirdir. Ölmeden önce İstanbul’u görmek ve gezmek, her Bosnalının hayalidir. 

İstanbul, birçoğu sevda ve hasret temalı, Bosnalıların ‘sevdalinka’ şarkılarını da süsler.

Bazı sevdalinkalarda, İstanbul (Stambol) doğrudan zikredilir. Bunlardan bir tanesi, böyle başlar: “İstanbul’da Boğaziçi’nde, hasta paşa yatıyor / Ruhu diz çöküyor, kara toprağı arzuluyor / Dua onun kutsalıdır / Müezzin minareden tüm sesiyle okur: Allah, illallah, Selam aleykum!”

Bir diğeri şöyle: “İbrahim İstanbul’dan döndüğünde / Eski sokakta, karşılaştı annesiyle / Sormuyor: Nasılsın anam? / Ama soruyor: Nerede benim Zilka’m?”

Bazı sevdalinkalarda ise İstanbul dolaylı olarak zikredilir. Nasıl ki biz İstanbul yerine ‘Payitaht’ diyorsak; Bosnalılar da Hünkâr şehri anlamına gelen ‘Carigrad’ (Tsarigrad) derler. Bu ifadenin yer aldığı en meşhur sevdalinka şu şekilde başlar: “Ey Taşlıhan, küçük Hünkâr şehri / İçindeki paşalar, vezirler / Hünkâr, vezire inci tanesinden seslenir: / Lalam benim, divanıma gel! / Vezir mercan tanesinden seslenir: / Parlayan tacım, sana gelemem.”

Osmanlı’nın Saraybosna’yı fethinden sonra, bu şehirde yaptırdığı ilk caminin ismi de aynıdır: Hünkâr Camii (Careva Dzamija).

Özetle: İstanbul, hem Türkler hem de Bosnalılar için azizdir. Hatta tüm Balkan ulusları için bu böyledir. Aslen Üsküplü olan Yahya Kemal’in, Aziz İstanbul isimli bir şiir kaleme alması bundandır. 

Ne var ki, Bosna Hersek’te kurban bayram namazı esnasında yaşananlar, bizi şaşkınlığa uğrattı. Aziz hatıraları, darmaduman etti. 

Olay şu: Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanı Hüseyin Kavazoviç, bayram hutbesinde şunları söyledi: “Bizler daima Carigrad’dan, Roma’dan, Viyana’dan ve Belgrad’dan heretik (sapkın) olarak görüldük. (Bu durum) devam edecek gibi görünüyor. Bununla birlikte, heretik (sapkın) olmak kâfir olmak demek değildir, kendi tercihini ve dünyaya farklı bir bakış açısına sahip olma hakkını korumak anlamına gelir. Bosnalıların heretiğini (sapkınlığını), Boşnakların seçimini, hiç kimse anlayamadı. Öyle kalmalı.”

Acaba yanlış mı duydum, anladım diye Diyanet’in web sitesine de baktım. Doğruydu. Hutbede bahsi geçen Carigrad, İstanbul değil de, Bizans Konstantinapol’ü olabilir miydi? Öyle olsa, neden “daima” ifadesi yer alıyordu? Ya da neden bir sonraki cümlede “(Bu durum) devam edecek gibi görünüyor” densin? Konstantinapol mü kaldı? İstanbul’a terfi edeli yüzyıllar oldu. 

Bir de şu var: Eğer kastedilen Batı medeniyeti ise “…heretik (sapkın) olmak kâfir olmak demek değildir” ifadesi de neyin nesi?

Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı üst düzey isimler, tepkiler üzerine, şöyle bir sözlü açıklama yaptı: Buradaki ‘Carigrad’ ifadesi Doğu Roma ve Bizans’ı kast etmektedir. Bosna uleması, fetih sonrasında, İstanbul için Carigrad demedi.”

“Beyan esastır” diyeceğiz ama sevdalinkalar yolumuzu kesiyor. Hünkâr (Careva) Camii elimizi kolumuzu bağlıyor. Yoksa Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bulunduğu caminin ismi de Hünkâr değil, Konstantinapol mü? 

Hepsini görmezden gelelim. Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinde, İstanbul için, onlarca kez ‘Carigrad’ ifadesi kullanılıyor. Bunlardan biri olan “Bosna Hersek Dinlerarası Konseyi Heyeti, İstanbul’u ziyaret etti” başlıklı haberde ise şu ifadeler yer alıyor: “Bu kurumların önde gelen liderlerinin çoğu, büyük Türk mücahidi (dini ve sosyal meselelerde uzman) Fetullah Gülen’in iş ve eylemlerinden esinlenmiştir.” 

Daha neler var ama bizim yerimiz yok. 

Bosna Hersek İslam Birliği’nden beklentimiz; yanlış ve maksadı aşan ifadeleri düzeltmesi ve bünyesindeki FETÖ’cü unsurları temizlemesidir. Aksi ne yol arkadaşlığına, ne de kardeşlik hukukuna sığar.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23