• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Yeni Bir Çağa Doğru!

17 Kasım 2023
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Filistin’deki soykırımın hilal-haç kavgası olduğunu düşünmüyorum. Bence bu, vicdansızlarla vicdanlılar, namussuzlarla namuslular, insanlarla barbarlar arasındaki, tarihten bu yana süregelen mücadelelerden biri. Zaten bu yüzden dünyanın vicdanlı insanları bu barbarlığa karşı örgütleniyorlar. Filistinlilere yapılan soykırımı içlerine sindirmeyeceklerini gösteriyorlar.

            İsrail uçaklarının attığı bombalar dünya toplumları üzerinde şok etkisi yaratarak, toplumların dünya gerçekliğini kavramasını sağladı. Kalabalıklar hareketlenmeye, düşünmeye, yürürlükte olan düzeni sorgulamaya başladılar.

Eylemcilik dünyanın her yerinde inanılmaz bir hızla artıyor. Harika fikirlerle, zekice uygulamalarla, gerilla reklamcılık yöntemleriyle insanlar Filistin soykırımını gündemde tutmaya, kitleleri uyandırmaya çalışıyorlar. Metrolarda, mağazalarda bir bakıyorsunuz umulmadık biri, yüksek sesle bağırmaya başlıyor! Bizde örneği pek görülmese bile, İngiltere’de lise öğrencileri dersi bırakıp yürüyüşler yapıyorlar. Yüzbinler, milyonlar meydanları dolduruyor.

Milyonluk sosyal medya hesabı olanlar, kameralarını açıp kalplerini acıtan Filistin gerçeğini takipçileriyle paylaşıyorlar. İnsanlık değerleri temelinde birleşen bu insanlar devlet düzeyinde imza atılan bu soykırımı sineye çekmeyeceklerini ilan ediyorlar dünyaya. Talepler net!  Çocukların katledildiği bir dünya istemiyorlar! Hastanelerin, okulların, ibadethanelerin bombalandığı bir dünyaya “hayır” diyorlar. Filistin’de ölen çocukla, Ukrayna’da ölen çocuk arasında bir fark olmadığını düşünüyorlar.

Dünya başka bir yere doğru gidiyor ve bu kez kontrol Siyonizm hizmetçisi iktidarlarda değil! Sivil toplum İsrail barbarlığı ve Batılı devletlerin soykırım teşviki karşısında şimdiye dek görülmedik bir biçimde kenetleniyor. Devletler hastane bombalayan İsrail’in yanında olabilir, fakat kitleler Filistin’in yanında hizalanıyorlar. Filistin, modern esaret altındaki insanlık için bir umuda, bir kaçış yoluna, bir çıkış biletine dönüşüyor. Filistin ile insanlığın özgürlüğü, kaderi iç içe geçiyor.

Sivil eylemler Siyonist “etki ajanlarının”, Siyonizm sempatizanlarının hayatını güçleştirmeye başlıyor. Kiminin, canlı yayınlarda yapılan katliamlar yüzlerine vuruluyor, kimi devlet yöneticileri sosyal alanlarda halkın öfke dolu tepkilerine muhatap oluyor.

Hangi etnik kökenden ya da dinden olursa olsun, aynı insani hassasiyetlere sahip olduğumuz vicdanlı insanlarla ittifaklar kurmalıyız. Meseleyi kendi sınırlarımız dahiline hapsetmeden bu ittifakları geliştirmeliyiz. Var olan ittifaklara da destek olmalıyız. Filistin’deki soykırım, bu zeminin büyütülmesi ve dünyanın geleceği için doğal bir alan sağlıyor. Eğer bu ittifaklar kurulabilir ve sürdürülebilirse, barbar otoritelerin hareket alanı daralacak. İnsanlığı çoğaltıp desteklemek ve barbarlığı durdurmak, durduramıyorsak bile onunla ilgili kamuoyu oluşturmak insani vazifemiz.  

            ****

Gözlerimizin önünde çocuklar öldürülürken medyanın, özellikle batı medyasının olayları nasıl yansıtıp çarpıttığını takip ediyor musunuz?

            Avrupalı bir sunucu çoğu çocuk 30 yakınını kaybetmiş Filistinli bir kadına “İsrail’in hava saldırılarının belirli hedefleri oluyor. Neden sizin eviniz hedef alınmış olabilir?” diye soruyor canlı yayında.

            Bu yapılanın adı alçaklıktır. Sunucu, saldırıların aslında hedef gözeterek yapıldığını, sivil ölüm olmuşsa bunun doğrudan İsrail’in suçu olamayacağını ima ederek izleyenleri yanıltmaya çalışıyor.

            İsrail’in hava saldırılarının belirli hedefleri olduğu doğru. Fakat bu hedeflerin içinde tüm sivil alanlar var. Şifa Hastanesinin bahçesini bombalayarak binlerce sivili öldürdüler, baskın yaptılar; kuvözdeki çocukları, yoğun bakım hastalarını dışarı attılar; camileri, okulları bile vurdular. İsrail, hastane bombalayan bir yapı olarak şimdiden tarihin utanç dolu sayfalarına adını yazdı. Yarattığı öfke İsrail’i ve onun destekçilerini gelecekte takip edecek. Onlara hayatı dar edecek. Yeniden sürüngenler gibi izbelerde sürdürdükleri hayatlarına geri dönecekler!

            Her şey apaçık gözlerimizin önünde olup biterken bile gözlerimizin önündeki gerçeği manipüle etmeye çalışan bu alçak ve kirli medya kuruluşları, basını parsellemiş bu satılık köpekler, gözlerimizin önünde açıkça olup bitmeyen şeylerle ilgili kim bilir hangi yalanları söylüyorlardır değil mi? Bunların hangi sözüne inanabiliriz ki?

            İyi-kötü, doğru-yanlış- dost-düşman konusundaki kalıplarımızın ne kadarı bu medyanın etkisinden uzak kalabilmiştir? Şunu unutmayalım! Medya, ABD ve İsrail gibi terör devletlerinin hayati bir organıdır. Onunla gerçekleri örtbas ederler. Öyle olduğu iddia edilse de bu medya özgür ve yansız olamaz. Çocuk katillerinin sözcülüğünü yapan uluslararası medyanın ve onların yerli uşaklarının hiçbir sözüne inanamayız. Doğruyu, ancak bir yalanı yutturacakları zaman söyleyeceklerini unutmamalıyız.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yinalbey

''666'' ton yardım gönderen küreselci hükümetimiz bu işin iyi polis rolünü oynuyor. C.başkanı İsrail'i netanyahudan kurtaracakmış. İsrail'i kurtarmak yine bize kaldı yani bravo. Gazze'yi de Allah kurtarsın deyip çıkalım işin içinden. Mescid-i Aksa yıkılırken kınamaya devam ederler artık. Ek olarak güzel uyuttu medya ülkeyi. Twitter olmasa gerçekleri göremeyecektik. Bu süreçte vicdanlı kafirler ve insanfız münafıklarla karşılaştık. Olan Gazze'ye oldu. Bir gece ansızın kınayabiliriz.

Okur

Her yerde güçlülerin yalakaları bulunmaktadır. Medya gerçekleri sadece gerçekleri halkın haber alma hakkını gözeterek vermesi gerekir ancak bizde olduğu gibi güçlülerin beslemeleri getçekleri gizlemeyi gazetecilik sanıyorlar. Bizde bırakın iktidarı eleştirenleri, bir cinayetin olup bitenlerinin arkasında olanları ifade eden gazetecileri, medyayı haberciliklerinden dolayı susturmak için ya hapse atılıyorlar ya da Rütük eliyle cezalar yağdırılıyor. Bir avuç kanal ve gazeteciye bile tahammülleri olmayanlar İsrail soy kırımını görmezden gelen dünya medyasını eleştirdikkerinde ki haklılar, ancak dönüp birde kendi mahallelerine bakması gerekmez mi? Eleştiriye tahammül edemeyenler Türkiyeye kötülük ediyor. Dış yatırım niçin gelmiyor sanılıyor. Kanallarda, gazetelerde nelerin konuşulması gerektiğini güçlüler belirlemeye kalkarsa Demokrasi zarar görür, görüyor. Reklamlar kendilerinin dalkavuklarına gidiyor. Okuru bir avuç olan gazete, izleyicisi olmayan Tv lere kamu reklamı veriliyor. Emekli bu maaşla geçinemiyor diye haber yapan kanala ceza yağdırmak zulüm değil mi? Dış medyanın soykırımı gör memelerini dillendirirken ,haklı olarak eleştirirken içerdeki; medyanın 0/090 nı kontrol edenlerin 0/0 10 a tahamül edemedikleri de yeri ve zamanı gelince eleştirilmelidir. Eleştirilmelidir ki inandırıcılığınızı yitirmemiş olasınız. Hakkaniyeti, nerde olursak olalım, hangi şartlarda bulunursak bulunalım yitirmemeliyiz. Gerçeklerin görülmemesini, konuşulmamasını isteyenler gizlemek istediklerini ne kadar saklayacaklarını sanıyorlar. Kendilerini kandırıyorlar. Çürümeyi saklamaya çalışanların, çürümenin dizlerinin dibine dahi sirayet etmeye başlaması durumunda gizlemenin gereksizligini anlayacaklardır ama çürümeyle mücadele zorlaşacaktır. Gerçekleri gizleme çabaları boşuna. Güneş balçıkla sıvanamaz.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23