• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Mesele Süresi Değil

11 Ekim 2025
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Mesele Süresi Değil

ALİ OSMAN AYDIN

Milli Eğitim bakanlığı zorunlu eğitimin süresi ile ilgili kamuoyundan “gelen talepler üzerine” değişikliğe gitme kararı almış. 2+2, 3+1 gibi modeller konuşuluyor şu ara. Hayır, zorunlu eğitim süresinin tamamını ifade etmiyor bu modeller. Bildiğiniz üzere 4+4+4 diye bir sistemle eğitim şu an 12 yıl boyunca herkes için zorunlu.  

Bakanlık mevcut sistemin son iki yılında mı sorun görmüş, değişikliğe gitme ihtiyacı hissetmiş anlamadım! Yani zorunlu eğitim 12 değil de 10 yıl olduğunda mevcut sistemin yol açtığı sorunları çözüyor muyuz?  

Bence asıl mesele eğitimin herkes için 12 yıl boyunca “zorunlu” olması.  

Zorunlu eğitimin mahzurlarını anlatırken geçmişte şunları söylemişiz: “Eğitim sisteminden yarar umanlar şu soruna yoğunlaşmalı bana kalırsa… Öğrenmek isteyen çocuklarla, öğrenmek istemeyen çocuklar bir araya getirildiklerinde, o sınıfta ders yapmak mümkün olabilir mi? Böylesi bir birliktelik iki öğrenci grubu için de faydalı olabilir mi? 


Bu okullarda yıllarca okumuş biri olarak ben, olmadığını düşünüyorum…


Bu bana şunu hatırlattı: Yunan mitolojisinin en ünlü haydutlarından biri Prokrustes’dir. Kurbanlarını zorla yatırdığı demirden bir yatağı vardır bu haydudun. Mitolojide bunun adı: Prokrustes yatağıdır. 

Rivayete göre, Prokrustes uzun boylu kurbanlarını yatağa yatırır ve taşan uzuvlarını kesermiş. Kısa boyluları yatırdığında da bacaklarını mengeneyle yatak boyunca uzatırmış. Böylece uzun ya da kısa tüm kurbanlarını eşitlermiş. 

 Prokrustes Yatağı, tek tipleştirmenin bir sembolü olarak kullanılır.

Okulları Prokrustes Yatağı olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Uzunları kısaltmaya, kısaları uzatmaya çalışmak gerçekçi değil. 



Islah kabul etmez tiplerle, terbiyeli öğrencileri 12 yıl boyunca aynı sıraya oturtan Prokrustes Yatağı gibi bir sistem, bütün ülke çocuklarını vasatta eşitlemek istiyordur bana göre.

Bir örnek vereyim.

Hiçbir şeye saygı duymayan, sınıfta neden bulunduğunu bile bilmeyen, ana babasının kurtulmak için başından attığı, nefret uyandıran davranışlar sergilemekten zevk alan bir öğrenciyle aynı sınıfta, aynı sırada oturmak zorunda olduğunuzu düşünün… Hem de haftanın beş günü ve günde altı saat…

Buna ne kadar tahammül edebilirsiniz? 


Gücünüz yeterse müdahale etmek istersiniz, değil mi? Olmadı, öğretmene şikâyet edersiniz ya da idareye gidersiniz… Ya onlar da baş edemezlerse bu terbiyesizlerle ki tek işleri bu değil… Bu tiplerin sınıfta kalmaları da mümkün değilse… Senelerinizi bu tip iflah olmazlarla aynı sınıflarda, aynı sıralarda nasıl geçirirsiniz? Ruh sağlığınızı nasıl korursunuz? Öğrenme arzunuz bu gayri ciddi, disiplinsiz tipler yanında kaybolmaz mı? 

O sınıfta bir şeyi sağlıklı bir şekilde dinlemeniz, dinlediyseniz anlamanız mümkün olabilir mi? Öğretmen olsanız, o sınıfta nasıl ders işleyeceksiniz?


Hem de karşınızdaki öğrenci, sudan sebeplerle sinirlenebilecek, cep telefonunu satıp size pusu kurabilecek ve gözünü kırpmadan tetiği çekebilecek türde biriyse… (Haber bültenleri böyle öğrencilerin işledikleri suçlarla dolu!)

Boğucu, delirtici, içinden çıkılmaz bir cehennem gibi değil mi?


Ama aklı başında, öğrenmek için yanıp tutuşan, terbiyeli, yetenekli, idealist ve zeki çocuklarımız ve de öğretmenlerimiz her gün bu cehennemi yaşıyorlar… 

Neymiş? 

Herkes okulda öğrenecek ve eğitilecekmiş…

Bu kesinlikle dikkatsiz bir kabul… Bu kabulün üzerine bir sistem inşa edilemez.

Çünkü herkes okulda eğitilemez… Bazı insanlar ancak başka şartlar altında eğitilebilirler. Bazılarıysa asla eğitilemezler. Evet, toplumda böyle tipler de vardır. (Bu başka bir bahis)  


Herkesi aynı yatağa yatırıp eşitlemeye çalışan bir eğitim sistemi; eğitilebilir, öğretilebilir çocukları, eğitilemezler pahasına harcıyor.” 

Okullar ıslah evi değil. Öğretmenler de gardiyan değil. Islah sorunu olanları memleketin temiz, aklı başında çocuklarıyla aynı sıraya oturtmayın. Şu mantıksız eşitlikçiliği bırakın artık. Bırakın ki çocuklar da öğretmenler de rahat etsinler ve herkes rahatça işini yapsın. 

Bakanlık sürenin son kısmına odaklanacağına “zorunlu eğitim” olgusunun bizzat kendisine odaklanmalı. Bunu tartışmaya açmalı. Bu modelin zararlı yanlarını bizden değil, öğretmenlerden ve öğrencilerden dinlemeli. 

Herkes için eğitim olacaksa o zaman süresi ciddi ölçüde kısalmalı. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Medine

1980ninilk 5 yılı Urfadayız.okul idaresi bu problemi şöyle çözmüştü: en tembel geri zekalı çocukları bir sınıfta toplayarak tam öbür sınıflarda eğitim kalaylaşmıştı ama o sınıf her öğretmen için işencehaneydi.güya ortaokuldan sonra bu çocuklar okumayacaklardı.böylemi oldu bilmiyorum. Bir de 90larda28 şubatta bana ceza olarak en yaramaz aksi sınıfı verdiler.onlarala çok güzel diyalog kurarak sınıfı çiçeklerle evden getirdiler süsledimk temizledik yuva gibi oldu çocuklar sınıfı benimsediler ve çalışıp lise 1lerin en iyisi oldular. ben okulda yokken müdür bey çocukların gözleri önünde sınıfı ayakkabısına kirletir onlara hakaretler etmiş ağlayarak anlattı yavrular o sınıfı benden alıp md.yardımcısına verdiler beni kötülemek için 28 şubatta.ben onları Allaha havale ettim ve emekliliğini istedim

Medine

Yani demem o ki: iş insan da bitiyor gerisi teknik konular.öğretmen ve öğrencilerimize başarılar diliyorum
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23