Acun Medya'nın Kalemi mi Kırıldı?
Acun medya RTÜK’ün bir milyonluk cezasıyla ikinci kez sarsıldı.
Bu kez neden 7 yaşındaki çocukları dans ettirmek değil ama…
“Ottoman Tiyatral Dans Grubunun” “Yetenek Sizsiniz” de sergiledikleri “7 Kocalı Hürmüz” oyununda yer alan “El Hubb” şarkısı…
Şarkıda geçen, haşa, “Allah Baba” ifadesini RTÜK affetmemiş.
Raporda ifade için “Kuranı Kerim’deki temel inanç esası olan Tevhid’e aykırı; küfür ve şirk olarak değerlendirilen bir durumdur” denilerek oy çokluğuyla cezaya karar verilmiş.
Eski Yeşilçam filmlerinde de zaman zaman kullanılan bu ifade oldum olası canımı sıkmış beni rahatsız etmiştir…
RTÜK bahsi geçen kararı hangi yasaya dayanarak aldı bilemiyorum ama bu yaklaşım önümüzdeki günlerde çok gürültü koparacağa benziyor.
Yani içeriklerin “tevhit, küfür ve şirk” bağlamında değerlendirilmesi yaklaşımını kastediyorum
Bazı çevrelerin RTÜK’ü inanç ve kanaatleri yargılamakla suçlayacağı açık.
“Ben sizin tevhit inancınızı paylaşmıyorum” diyenler çıkacaktır muhakkak.
“Ben kendi inancıma göre Allah’ı anamayacak mıyım?” diyenler de…
Bence RTÜK bu tip tartışmalı konular yerine daha net alanlarda denetimini sürdürmeli.
6112 sayılı Kanun orada dururken, adamlar haberlerdeki katil, hapçı, uyuşturucu satıcısı karakterlerin birebir aynısını ön plana çıkaran diziler çekiyorlar. Kadına şiddeti romantize ediyorlar. Çocukların bile anlayacağı imalarla veya doğrudan, müstehcenliği köpürtüyorlar…Genel ahlakı zehirleyecek, gençleri baştan çıkaracak işler yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar.
Bence RTÜK aynı kararlı tavrını bu noktalarda da sürdürmeli.
Ama başka bir şeyi de merak etmiyor değilim…
Yıllardır bu şarkı sözlerini aratmayacak içeriklerle veya cezaya müstahak sayısız rezaletle imparatorluk kurmuş olan, bahsi geçen kanal ve programa art arda kesilen yüksek cezalar ne anlama geliyor?
Önceden yapılmayan şimdi her defasında nasıl yapılabiliyor?
Bunu RTÜK’e atanan yeni başkanın cesur yaklaşımına mı yormalıyız?
Yoksa, yıllardır beşik gibi programlarında toplumu sallayan Acun medyanın, kalemi mi kırıldı?
OSMAN SINAV’DAN “KADINA ŞİDDET”
Osman Sınav yeni dizisinde kadına şiddeti anlatıyormuş.
Konsepti duyunca “tam da Osman Sınava göre bir konu” dedim.
Kendisi şiddeti her defasında bir başka bahane öne sürerek televizyona monte eden kişilerin başında geliyor da.
Hatırlayın “Deli Yürek”dizisini…
Sınav dizinin temasının “adalet talebi” olduğunu söylüyordu…
Şayet adalet arıyorsanız her türlü şiddet meşrudur algısını göklere çıkarıyordu dizi.
Ardından Kurtlar Vadisi de aynı şekilde bir önermeyle şiddet bayrağını daha da yükseğe taşıdı. İşi “kafa kesmek” seviyesine getirdi…Kurtlar Vadisi ekranda şiddeti legalleştirdi ve televizyonun en kanlı dizisi olarak antolojilere geçti.
Sınav’ın sonradan çektiği dizilerin bir kısmında şiddet, hep oldu.
“Ne var bunda canım, şiddet hayatın gerçeği” denebilir…
Mesele bu değil…
Mesele ekranda şiddeti estetize etmek ve bunu gayet kişisel bir temele dayandırmak… Mesele şiddeti özendirecek şekilde yaldızlayarak göstermek.
Zaten siz şiddeti ballandıra ballandıra gösterdiğiniz ve artık insanlar kendi adaletlerini sağlama peşine düştükleri için trafikte korna çalanlar bile öldürülür hale gelmedi mi?
Şiddeti yaşam biçimi haline getiren karakterlerin arkada bıraktıkları onca cesede rağmen şöyle adamakıllı bir ceza aldıklarını hiç gördünüz mü?
Şimdi de Sınav, “Sen Anlat Karadeniz” dizisiyle şiddeti bu kez “Kadın” üzerinden izleyicinin gözüne sokmaya çalışıyor.
Dizi de adam kadının parmaklarını göstere göstere kırıyor.
Neymiş “Kadına şiddet toplumsal bir gerçeğimiz” miş…
Yahu siz başka bir şey bilmez misiniz?
Şiddetin kötü, iğrenç, insanlık dışı, varlığın merhamet boyutuna zıt bir şey olduğunu anlatmak için illa insanların boğazını kesip, kadınların parmaklarını mı kırmanız gerekiyor.
İnsanlar bunları ekranda göremedikleri için mi şiddet uyguluyor sanıyorsunuz ?
Yoksa görüp zihinlerinde legalleştirdikleri için mi?
Siz bu sahneleri Kadına şiddeti vurgulamak için mi çekiyorsunuz?
Yoksa kadına şiddet sahneleri çok reyting getirdiği için mi?
SANAT, MEDYA VE ÜNLÜLER DÜNYASINDA OKUMA ORANLARINI NE ?
Bir ankete göre toplumun %75’i hiç kitap okumuyormuş.
Sunucu bu haberi müstehzi bir ifadeyle veriyor.
Bense şunu merak ediyorum.
Acaba ülkenin gündemine yön veren medya mensupları ne kadar okuyorlardır?
Veya milyonlarca takipçisi olan ünlülerde durum nasıldır?
Ve elbette siyasiler…
Cesur bir araştırmacı bir dahaki sefere anketi bu kesimlerde yapmalı bence…
Benim tahminim net…
Oransal olarak sanat, medya ve siyaset dünyasıyla vatandaş arasında belirgin bir fark olduğunu düşünmüyorum.